Kalem ve yazının keşfiyle birlikte insanlar ses ve fikirlerini uzaklara ve çağlara taşıyabilmişlerdir. Konuşmak, yazmak, okumak insan için şükür gerektiren büyük nimetlerdendir. Şükrün zıddı ise nankörlüktür. Bu sebepledir ki teknoloji imkânları vesilesiyle haberleşme en kolay ve yaygın bir hale ulaşmıştır. Günümüz dünyasında hiç kimse haber bağnazlığından ve yalan ve iftirasından müstağni değildir. En güçlü devlet başkanlarının dahi şikâyet ettiği husus yalan ve yanlış haberler ve yorumlardır.

İslam’ı literatürde yalancılık, nifak hastalığının baş göstergesidir. Haberin yalan ve yanlış olması mümkün olduğu kadar, haber yorumlarının da çarpıtıcı ve provokatif olması da mümkündür. İnsanlar haberin içeriğiyle ilgili doğru, faydalı ve yapıcı yorum yapma yerine bilgisizce, iftira ve küfürler içeren yazılarla gündemi meşgul etmektedirler. Toplumun kalitesi haber ve yorum ahlakıyla kendine göstermektedir.

Sadece şu ayeti kerime söz, yazı ve dahi yorum ahlakının sorumluluğunu anlatmaya yetmez mi? “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 36)

Haber ajans ve kanallarının şu ayetin uyarısına kulak vermeleri gerekir: “Müminler arasında ahlâksızlığın yaygınlaşmasını isteyenlere dünyada ve âhirette can yakıcı bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Nur, 19)

Yalan ve iftira haberlere ilahi cezanın gelmemesini Kur’anı Kerim şöyle açıklıyor: “Eğer dünyada ve âhirette Allah’ın lütfu ve rahmeti hep sizinle olmasaydı içine daldığınız günah yüzünden size büyük bir azap gelecekti. (Nur, 14)

Ahirete inanmayanlara şu uyarı yapılmaktadır: “Oysa sizi gözetleyen muhafızlar, değerli yazıcılar var. Onlar yaptığınız her şeyi biliyorlar. (İnfitar, 10-12)

BEŞ VAKİT KILMAYANA, CUMA NAMAZI AĞIR GELİR Mİ?

Namaz ağır ve büyük bir ibadettir. “Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz bunlar, Allah’a huşû ile boyun eğenlerden başkasına ağır gelir. Onlar kesinlikle rablerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini bilen kimselerdir.” (Bakara, 45-46)

Dikkatimi çeken husus beş vakit namazı devamlı kılmayan insanların Cuma namazlarında hutbelerin, namaz kıraatinin vs uzunluğundan bahsetmektedir. Hâlbuki Cuma bir anlamıyla duaların kabul olduğu, dünyevileşmenin anlamsızlığını öğreten bir ibadettir. Namazı en kısa ve hızlı eda edilen bir yerde kılarak tam bir huşu ve huzur bulmak mümkün görünmemektedir. Bir futbol maçına yaklaşık iki saat ayıran insan Cuma namazına huzurlu “bir devre” sürecek vakti maalesef çok görmektedir.

Cuma namazı sadece çok yönlü bir hazırlık gerektiren bir ibadettir. Bu sebeple namazın vakarı, huşusu, ikamesi ve hepsinden önemlisi ise namaz kılanlarla bir bayram sevinci yaşayacak vakti ayırmada cimri olmayalım.

Din sadece haftada iki rekât Cuma namazı emretmemiştir. Allah cümlemizin namazını kabul buyuracak şekilde kılmayı nasip eylesin.