Ne acı ki kendi toplumumuzdan korkar hale geldik.
Gittikçe yozlaşan, saygı ve sevginin kalmadığı, tahammülsüzlüğün had safhada olduğu bir toplumda, kendimizi nasıl güvende hissedebiliriz?
Ahlaki olarak tekeri patlamış bir kamyon edasıyla yokuş aşağı giden büyük bir insan yığınıyla karşı karşıyayız.
İnsanların bakışlarında anlamsız bir meydan okuma var...
Şefkat ve merhametten yoksun bu bakışlar, muhataplarının yüzüne bir tokat gibi çarpıyor.
Zıt kutuplar gibi insanlar birbirlerinden gittikçe uzaklaşıyor...
Her an patlamaya hazır bir bomba gibi gergin ve yıkıcı silüetlerle beraber yaşamak zorundayız...
Selamlaşmanın fazileti unutulmuş...
Büyüğe saygı ve hürmet lügatımızdan çoktan çıkmış artık...
Özür dilemek, helallik istemek sanki büyük bir acizlikmiş gibi dillerden tamamen uzakta...
Cebinde silahı olan sanki şehir eşkıyası...
Çocuk yaşlardan itibaren sigara, alkol ve uyuşturucu alışkanlıkları almış başını gidiyor...
Ağızlarda hakaret ve küfür adeta yuva yapmış.
Kadın erkek rolünde taştan sert, erkek ise yeni gelin narinliğinde dolaşıyor ortalıkta...
Estetik, zarafet, şıklık çıplaklığa kurban edilmiş.
Yalan ve gıybet olmazsa olmazımız...
Ne sabrımız kaldı, ne tevekkülümüz...
Başımıza gelen her musibette, ruhsal krizler geçirip katliamlar yapar hale geldik.
Ekonomik olarak zordayız çok doğru, lakin ahlak olarak daha da zor durumdayız.
Bir ülkede, ekonomi kötü olursa o ülkede ahlak da yozlaşır tezinin, hayata geçmiş halini yaşıyoruz.
İnsanlar sıkıntıda, kiralar yüksek, geçim sıkıntısı had safhada...
Doğal olarak toplumun asabiyet kat sayısı da o oranda yüksek...
Ama hani bizi biz yapan değerler...
Yardımlaşma, tevekkül etme, israfa karşı olma, mütevazilik, diğerkâmlık, gösterişten uzaklık vs.
Ruh aynasına baktığımızda, kendimizi bile tanıyamıyoruz artık...
Bırakın eş dost akrabayla çocuklarımızla dahi sağlıklı bir iletişim kuramıyoruz.
Bedenen yanımızda olsalar da zihnen ve ruhen bizden çok uzaktalar...
İnternet zehirli bir sarmaşık gibi körpe zihinleri işgal etmiş durumda...
Kendi gençlerimizden çekinir hale geldik.
En acı veren şeyse bugünün dünden daha kötü olması...
Büyük bir ahlaki çöküşün pençesinde, bilinmez bir ufka doğru akıp gidiyoruz.
Ne diyelim, Allah sonumuzu hayır eylesin...