İŞ AHLAKI

Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Yaptığınız işi güzel yapın; Allah işini güzel yapanları sever.” Bakara, 2/195.

Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Allah Teâlâ, birinizin yaptığı işi en iyi şekilde yapmasından memnun kalır.”

İş, bir maksatla yapılan faâliyet, çalışma, amele denir. Geçinmek için para karşılığı yapılan çalışmaya da iş denir. Çok geniş anlamı olan bu kelimeyi her türlü amel, vazife ve mesleki uygulamalar için kullanabiliriz. İş ahlakı kavramı ise içine hukuku, ihsanı, adaleti ve helali barındıran bir anlayışı temin etmelidir. Günümüzde memur, işçi, beyaz yakalı vs gibi farklılar olsa da patronluk, işveren olma hatta amir ve memur her ne varsa hepsi iş ahlakının içine girmektedir.

Şeddâd b. Evs diyor ki, “Ben iki şeyi Resûlullah"tan belledim. O şöyle buyurdu: “Allah her işi güzel yapmayı istemiştir”

Cami görevlilerin yapıp ettiklerinden başlayarak, öğretmen ve akademisyenlik görevine kadar tüm memurluk ve hizmet alanlarının maddi ve manevi sorumlulukları vardır. Öncelikle iş güvencesi, tarifi, sorumluluğu gibi hususlar sadece ahlaki olarak ele alınamaz aynı zamanda hukuki ve iş disiplinini de içine alır. Bilenler bilir ki bir hafızlık ve İslami ilimler için Kuran Kursu inşa etmekteyiz. Sakarya İlim Ve Kültür Vakfı başkanı olarak inşaatın sorumluluğunu yönetim ve bir ekip ile sürdürmekteyiz. İnşaatın yapımı, özellikle deprem vesilesiyle muhkem bir plan dönemi ve inşa dönemi olmak üzere birçok kontrolü iç içe barındırmaktadır.

Bir hadiste Hz. Peygamber; “Kul, işinde kusur ettiğinde (dikkatle davranmayıp, gerekli itinayı göstermediğinde) Allah onu üzüntü ve elemle cezalandırır” buyurmaktadır.

Dinimiz, başkalarına yaptırılacak işin de en güzel şekilde yaptırılmasını ve her işin ehline verilmesini emretmiştir. Sevgili Peygamberimiz; “İş, ehil olmayana verildiği zaman kıyameti bekleyiniz” buyurarak, işlerin verimli ve sağlam yapılmasının, onun ehline verilmesiyle ancak mümkün olacağını, aksi takdirde bozulmanın ortaya çıkacağını ifade etmiştir.

Arsa temininden başlayan yolculuk birçok plan ve harita yolculuğuyla bir mimarla tanışmayı gerektiriyor. Mimar ve mühendislerin kendi aralarındaki görev taksimi ve sorumluluklarıyla devam eden sefer, yer bilimcilerin raporuyla inşaatın şekli ve zemini tanımlanmaktadır. Zemin etüdüyle başlayan laboratuvar tanışıklığı temelin üç metreye yaklaşan kazısıyla zemine taş serilmesi ve üzerine beton dökülmesiyle beraber zemine koruyucu serilerek tekrar beton dökülmesi ardından zemine demir döşenmesi ve kalıpların çakılmasıyla beraber yeniden beton dökülerek kalıpların sökülmesi, tahliye borularının döşenmesi, temele dolgu yapılması, temelin dışına suyu çekecek sistemin kurulması, temelin etrafına koruyucu sarılması ve temel üstü blokaj betonunun dökülmesiyle temel inşaatı kendini ortaya koymaktadır. Bu esnada malzemelerin taşınması ve malzemelerin taşınması için birçok şoför görev almaktadır. Beton ve demir pazarlığı, kalfa ihalesi, inşaatın her durumunda kontrollerin getirilip rapor tutturulması ve demir ve betonların laboratuvara teslimi, betonların sulanması. Binaya elektrik ve su bağlanması, kanalizasyon döşenmesi, geçici tuvalet inşası, ustalara kapalı bir oda inşası, İnşaatın çevresine koruyucu tel çekilmesi.

Velhasıl bir inşaatın yapım hikayesi, yazılı belgesi ciltleri içine alacak kadar fihristi barındırmaktadır. Burada iki şey önem arz etmektedir. Önce insan sonra ise malzemedir. Malzeme çeşidi ve temini de insana dayanmaktadır. Bir bina kendiliğinden olmayacağına göre, Sadi Nursi’nin ifadesiyle “ Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?”

Hepimizin bildiği bir hikâyeyi nakletmek isterim.

Akşam eve geldiğinde çocuğu ile ilgilenmek istemeyen baba, gazeteden kestiği Dünya haritasını parçalara ayırarak, oyalanması için çocuğuna uzatır ve parçaları birleştirerek haritayı ortaya koymasını ister. Haritayı alan çocuk birkaç dakika sonra sevinçle gelir,

-Baba bak, der. Haritayı yaptım. Adam şaşırır: -Ne çabuk yaptın yavrum? Nasıl? Çocuğun gözlerinin içi güler: -Çok kolay oldu babacığım! Baktım ki haritanın arkasında her tarafı parçalanmış bir insan resmi var. İnsanı düzeltince Dünya düzeldi. Baba sarsılır. Çocuğunun farkına varmadan söylediklerinden büyük ders almıştır. Düşünceli ve kararlı bir şekilde şu sözleri söyler: -Evet yavrum! İnsanı düzelt, Dünya düzelsin, dünya düzelsin! der.

İnşaatın birçok safhası ve çalışanı var, bu sebeple insan unsuru çok öne çıkmaktadır. Bu esnada ise üç şey öne çıkmaktadır. İletişim, liyakat ve para ödemesidir. Bu üç husus ne kadar makul ve başarılı yönetilirse inşaat veya diğer işler o nispette başarılı ve bereketli olur.

Toptan suçlama ve tezkiye yapmak yanlıştır. Sorumluluklar paylaşıldıkça kolaylık yaşanır. Bir inşaatta insan ve malzeme olmak üzere sayamayacağımız kadar şükre sebep nimetler vardır. “Allah, size evlerinizi huzur ve dinlenme yeri yaptı.” Nahl, 80 ayetinde sükûnetin maddi sebebi binalardır, manevi sebebi ise   “Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır.” Rum, 21 de ifade edilen ise aile ve insan topluluğudur. 

Rabbimizin kitabının ilk eğitiminin adımları olan Kuran kursumuz ise toplumun sükûneti için elzemdir. Hayırseverlerin katkı ve ilgisiyle kısa zamanda tamamlamak istediğimiz binamızın kaba inşaatı bitmiştir. 2000 metre kare olan inşaatımız üç kat ve çatı olarak devam etmektedir. İnşa ettiğimiz Kuran Kursumuza bağış yapmak isteyenlere dua eder, dua bekleriz. Adapazarı Yorgalar Mezarlığının doğu cephesinde bulunmaktadır.

Sakarya İlim ve Kültür Vakfı- Kuveyt Türk İBAN 3600 2050 0009 4573 0500 0001