Çocukluğumda ben babaanneme nene veya nine derdim. Babaanne ve anneanne demeye eskiden utanırdık. Sebebini bilmiyorum. İlkokula giderken mahallemizde bence yaşlı bir kadın bana “buyur” dedi.
Bende yaşlı olduğundan siz buyurunuz deyince “Erkekler daima büyüktür” dediğini hiç unutmam. Bu söz bizi büyütmek ve değer vermek anlamına mı gelir bilemiyorum. 76 yılında 19 yaşında İmam Hatip oldum, babaannem göreve başladığım köyde 71 yaşındayken bir aya yaklaşık olarak, gurbete alışmam için benimle beraberce kalmıştır. Yüz hanelik köyde bir gün yolda yürürken uzakta bir kadının durduğunu gördüm sonra anladım ki erkeklerin, özellikle imamın önünden geçilmezmiş. Bir zata eşinin vefatı dolayısıyla ziyarete ve taziyeye gittim. Orada ki bir yaşlı adam vefat eden kadının beyine eşinin çok değerli bir insan olduğunu anlattı.
Bir gün size geldim traktörünle işimi yapar mısın diyecektim ama sen evde yoktun. Eşin dedi ki o yoksa hanesi burada, orada kütüğün üstüne otur bekle dedi. Oğluna haber gönderdi ve gel komşunun işini yap sonra bizim tarlaya devam edersin dedi ve bana da istemediğim halde sofrayla yemek getirdi. Karnımda açtı hem doydum, hem de işim görüldü Allah rahmet eylesin eşine dedi. Benim nenem 1905-1990 yılları arasında yaşadı. Halkın tabiriyle tarihiyle yaşayışıyla tam bir Osmanlı kadınıydı. Babaanne dedim, babam vefat etti mirasından İslam şeriatına göre sana da pay düşüyor. Yavrum siz benim oğlumun çocuklarısınız onu size hediye ediyorum diyerek o hisseyi istemedi ve almadı. Bir gün onun yanına gittim, ayrılırken nene bir şey istemiyor musun dedim. Hayır deyince yanında ki kadın isteseydin dedi. Babaannem onlar sorunca ben memnun oldum, hayır deyince de onlar memnun olsun dedi gülümseyerek. Başka bir babaanne yemek yemeği bıraktı ve şeyhim ye derse yerim dedi. Netice şeyhin yanına götürdüler ben de onlarla gittim ve merak ettim şeyh ne diyecek. Şeyh peygamberler yemek yerler bizde yeriz deyince yaşlı ve hasta kadın bana böyle söylemediler dedi ve az bir şey yedi. Allah rahmet eylesin. Şeyh efendi şu ayeti okumuştu.
“Biz senden evvel hiçbir peygamber göndermedik muhakkak onlar da yemek yerlerdi, çarşılarda yürürlerdi. Sizin bir kısmınızı diğer bir kısım için bir ibtilâ yaptık, sabredecek misiniz (diye). Rabbin (her şey'i) hakkıyla görendir.” Furkan suresi, 77. Bayan öğrencilere konuşma yapmam gereken bir cemiyette şöyle dedim. Sizler öyle bir anneanne olun ki torunlarınız Hz Muhammed ümmetine müjde olsun. Şöyle ki Kuranı Kerimde İsa peygamberin hayatı anlatılırken ayetlerde şöyle anlatılır. Ali İmran suresi 35. Bir zamanlar İmrân’ın karısı şöyle demişti: “Rabbim! Karnımdakini kayıtsız şartsız sana adadım, benden kabul buyur; kuşkusuz sensin her şeyi işiten, her şeyi bilen.” 36. Onu doğurunca dedi ki: “Rabbim! Onu kız doğurdum. -Oysa Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilmektedir- erkek de kız gibi değildir. Ben onun adını Meryem koydum, işte ben onu ve soyunu kovulmuş şeytana karşı senin korumana bırakıyorum.” İmran’ın hanımının duasıyla Meryem doğmuştur ve Meryem’den de İsa as doğmuştur. Sonuç olarak İsa peygamberin anneanne duasıyla korumaya alındığını öğreniyoruz.
“Ben onun adını Meryem koydum, işte ben onu ve soyunu kovulmuş şeytana karşı senin korumana bırakıyorum” Ülkemizin siyasetçilerinden biri de çocukluk hatırasında babaannesinin duasını şöyle anlatır. “Oğlun ola kızın ola. Oğlunla Ordu, kızınla oba olasın. Koç koç oğlanların ardına düşe, dünyalar ayaklarına gele, herkes sana akıl danışa” diye dua ederdi.
Peygamber efendimiz 571 senesinde Mekke'de dünyaya gelmiştir. Annesinin adı Amine, babasının adı ise Abdullah'tır. Dedesinin adı Abdulmuttalip, babaannesinin adı Fatıma bint-i Ömer el-Mahzumiyye, anneannesinin adı ise Berre'dir.
“Ya rabbanâ! mağrifet buyur bana ve anama babama ve bütün mü'minlere, hisab başa dikileceği gün” ayet