Bir hadiste: “Ben sizlere ancak bir muallim olarak gönderildim.” demektedir.
Hz. Peygamber (sas) muallimlik yönünü şöyle ifade etmektedir: “Allah beni zorlaştırıcı ve başkalarının hatalarını arzu eden değil, bir muallim ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi.”
Muâviye b. Hakem’in (ra) şu sözleridir: “Allah Resûlü’nün yolunda canım feda olsun, ben ondan önce de ondan sonra da ondan daha güzel bir muallim görmedim.”
Sahâbenin genç simalarından olan Ebû Rifâa, kendisinin Medine’ye ilk geldiği anlarını bize şöyle anlatıyor: “Mescide girdiğim zaman Resûlullah (sas) minberde insanlara bir şeyler anlatıyordu. O’nun (sas) konuşmasını bitirmesini beklemeden: “Dini hakkında hiçbir şey bilmeyen garip bir adam geldi, dinini sorup öğrenmek istiyor.” dedim. Benim bu talebimi duyar duymaz, Resûlullah (sas) minberden indi, yanıma geldi, O’na ayakları demirden olan bir sandalye getirildi, o sandalyeye oturarak bana İslam hakkında bazı şeyler anlattı. Bana anlattıkları bitince, tekrar minberine çıktı ve kaldığı yerden konuşmasına devam etti.”
Peygamberimizin tüm hayatı, diğer insanlar ve özellikle Müslümanlar için bir eğitimdir. “Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız siz de öylece kılın” cümlesi diğer bir anlamıyla da beni nasıl yaşıyor görürseniz öyle yaşayın diye de bize ders vermektedir. Çünkü O’nu hayatı, namazı celp ettiği güzellikleri gösterirken, namazın uzaklaştırdığı kötülüklerden de sakındırmaktadır.
Muallim ordusu derken, çekirge orduları
Çıkarsa ortaya, artık hesap edin zararı!
‘Muallimim’ diyen olmak gerektir imanlı,
Edepli, sonra liyakâtli, sonra vicdanlı.
Bu dördü olmadan olmaz: Vazife, çünkü büyük...
Bu beyitte iman ve İslam kavramlarının hakikatine büyük bir işaret vardır. Daha sonra ise üç husus sayılmıştır. Edep, liyakat ve vicdan meselesidir. Edep her ne kadar kitaptan okunsa veya okutulsa da kolayca kazanılacak bir erdem değildir. Maalesef edeb sözcükleri duvarları ve sayfaları süslemektedir. Asıl olan ise hayatı süslemesi değil midir? Sanırım edebi konuşmadan yaşayan insandan öğrenmek daha tesirlidir.
Kanaatimce öğretmenlik adalet, kolaylık, merhamet ilkeleriyle beraber yürütülmelidir. Bir diğer husus ise öğretmenlerin ders ilke ve usullerini birbirleriyle paylaşarak eğitimde zenginleşmiş bir cihete taşınmalıdır. Ders anlatım usulleri, öğrenciye davranış modelleri ve soru, cevap hususuyla beraber birçok ilke dikkatle masaya yatırılmalıdır. Eğitimde özgür düşünce ve model olmakla beraber tecrübe ve hesap verebilme ilkesi de değerlidir. Başta öğrencileri ve idareyi yoran bir eğitimcinin öncelikle eğitilmeye ihtiyacı vardır.
Sonuç öğrenemesek de öğretemesek de insanlık değerlerini yok edip sıfırlayacak seviyeye işi getirmeyelim. Dersten ve hocadan nefretle değil, sevgiyle söz etmeliyiz.