Ey kâtil. İnsanın telafisi mümkün olmayan varlığı canıdır. Bu sebeple Allah’a ortak koşma günahından sonra ikinci sırada öldürme günahı zikr edilmiştir. Bu can öyle değerli ki değil, başkasının canını kendininkini dahi heder etmen yasaklanmıştır. Nasıl olurda tanıdıklarının canına kast edersin.
Ey kâtil. İnsanı ölümsüz mü sanırsın, sen öldürmezsen o ölmeyecek değil ki. Belki de öldürdüğün insanlarla aynı mezarlıkta yatacaksın. Aslında insanı veya kendini öldürenleri ibret için ayrı bir mezarlığa defnetmek gerekir. Zira Resulullah kendisini öldüren bir adamın cenazesini kılmadı ve başkalarının kılmasını istedi. Bir katil için cemaatten nasıl helallik istenecek düşündün mü?
Ey kâtil. Ailene miras bıraktığın o sıfatı beğendin mi? Onun babası kimdir ve nerde dendiğinde verilecek cevap seni memnun ve aileni mesrur edecek mi? Mahkeme ve hapishane önünde ailen ve sevdiklerin o çileyi hak ediyorlar mı? Ailenin korku ve yalnızlıkta bırakman doğru mu? Geriye eli ermez, gücü yetmez, gözü yaşlı, darlıkta olan aileni kimlere emanet ediyorsun?
Ey kâtil. Hangi bir sebep öldürmeyi mubah görür. Aslında onu öldürürken kendindeki insanlık değerini öldürdüğünü ve katiller koğuşunda öldürenlerle yaşayacağını düşündün mü? Kendisinden af beklediğin devlet adamlarının yerine sen affedip, vaz geçseydin olmaz mıydı? Affetmesen bile onun kanını eline bulaştırmasaydın güzel olmaz mıydı?
Ey kâtil. Seni kim kandırdı? Neye boyun eğdin? Şimdi ne kazandın? Alnım açık oldu desen de yüreğin rahat mı? Temizledim onu derken ne kadar kirlendiğini düşündün mü? Bir öfkenin bin âha sebep olduğunu duymadın mı? Vurgunun pişmanlığı telefi edilir mi sandın?
Ey kâtil. Öldürdüğün insanların yakınları, ailesi, çocuğu ve eşini hiç mi düşünmedin? Onlar üzüntü, öfke ve kayıplarıyla nasıl teselli olsunlar? Onları gözüne bakacak yüzün, yüreklerini soğutacak sözün var mı? Geriye iki hasım aile bırakmanın onuru olur mu? Söyle bana öldürmek seni yüceltti mi? Ailenin şerefini artırdı mı?
Ey kâtil. Halkı üzdün, kötü örnek oldun, sağlıkçıyı, adli tıbbı, polisi ve mahkemeyle beraber şahitlere yaşattığın sıkıntılı günler, değerli bir armağan mıdır onlara? Akıttığın kan onlarca insanın kötü rüyası oldu, bu seni aydınlığa çıkarttı mı?
Ey kâtil. Sen nasıl bir ailede ve toplumda yaşadın? Hiç mi eğitimli, akıllı, edepli ve hakkı, sabrı tavsiye eden merhametli insanlara rastlamadın? Hayatta akıl danışacağın, candan bir ahiret dostun olmadı mı? Sana kötülük yolunu gösteren ve kolaylaştıranları dost mu sandın?
Ey kâtil. Sen hiç helal lokma yemedin mi? Elin, aklın ve kalbin sana düşman olmuş farkında değil misin? Hikmetli bir söz işitmedin mi? Hiç seccadeye başını koyup noksanlık sende değil Allah’ım bendedir demedin mi?
Ey kâtil. Öldürmekle kazandın mı? Unutma ki sende öleceksin. Ölmek insan ve canlı olmanın kaderidir. Ölürken duyacağın acı ve ıstırabın, öldürdüğün insana yaşattığının kat kat fazlası olacak bilmiyor musun?
Ey kâtil. Aldığın o insanın canı değil, biliyor musun? Aldığın Allah’ın verdiği ve Onun izni olmadan sonlandırdığın aziz bir emanettir, ne çabuk unuttun. Allah sana sorduğunda Ona vereceğin cevabı hazırladın mı? O günden korkun ve endişen var mı? Ümidin olsaydı öldürür müydün? Sen kendini unutmuşsun ey katil.
Şehrimizde, ülkemizde dünyamız da nice insanlar öldürülüyorlar. Bu üzüntüyü bize yaşatmaya hakkın var mı et kâtil?