Ayna farsça bir kelimedir. Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cama verilen isimdir. Geniş bir anlama sahiptir. Maddi ve manevi olacak hususlarda mecaz ve istiare olarak kullanıldığını biliyoruz. Mistik yapı olan tasavvuf alanında da kullanılmaktadır. Kalbin ayna olarak kullanılması oldukça önemlidir.
Hz. Ali tarafından rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber’in aynaya bakarken, “Allah’a hamdolsun! Allah’ım, yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlâkımı da güzelleştir!” veya Enes b. Mâlik’in rivayetine göre, “Yaratılışımı düzgün kılan, yüzümün biçimini güzelleştirip şereflendiren ve beni müslüman olarak yaratan Allah’a hamdolsun!” dediği hadis kitaplarında kayıtlıdır.
“Mümin müminin aynasıdır” meâlindeki hadis müslümanların birbirlerine ayna vazifesi gördüklerini ifade eder. Ebû Abdullah es-Subeyhî bu durumu anlatmak için, “Ârifin bir aynası var ki ona bakınca Hakk’ı görür” Mutasavvıflara göre Hz. Peygamber, “Beni gören Hakk’ı görmüştür” derken Hakk’ın kendisinde tecelli ettiğini, dolayısıyla kendisinin ilâhî tecelliyi yansıtan bir ayna olduğunu anlatmak istemiştir.
Süleyman Çelebi, “Zâtıma mir’ât edindim zâtını” derken Allah’ın zâtının Hz. Peygamber’in zâtında göründüğünü anlatır. Buna “âyîne-i zât” denir. En yüksek seviyedeki tecellî zâtın zât için tecelli etmesidir. “Mir’ât-ı vücûd” deyimi de bu mânada kullanılmıştır. Şeyh Galib, “Âyîne-i vahdet-i ilâhî / Mir’ât-ı vücûdudur kemâhî” derken bunu anlatmak istemiştir.
Niyâzî-i Mısrî’nin, “Halk içinde bir âyineyim herkes bakar bir an görür” mısraı ile önemlidir. Bektaşî, Alevî ve Hurûfîler’ce insanın yüzünde Ali veya Fazlullah isminin yazılı olduğu öne sürülmüştür. Onlara göre insan aynaya bakınca Ali’yi yani Allah’ı görür. “Tuttum âyine yüzüme / Ali göründü gözüme / Kıldım nazar özüme / Ali göründü gözüme” gibi nefeslerde bu inanç ayna misaliyle anlatılmıştır.
Polislerin eskiden Reno arabalarında sağ ayna olmazdı. (Halk ise aynasını arabasına kendi taktırırdı) Bu sebeple halk onlar için bazen “Aynasız” tabirini de kullanırdı.
Aynalar, Necip Fazıl Kısakürek
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İste yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karsıma,
Başımın tokmağı indi başıma.
Ayna, Orhan Murat Arıburnu
O, yalnız ayna satardı.
Ve birgün aynalı çarşıda öldü.
Talih bu ya
Tabutunu taşıyanlar AYNASIZLARDI…
Eskiden insanların cebinde aynası olurdu. Şimdi aynasız ev ve işyeri yoktur. Ayna maddi anlamda ziynet hükmindedir. Gözleri görmeyenler ayna kullanamaz fakat karşısında ki insanı bir anlamda ayna olarak kullanır ve ona güzelliğini söylettirirdi. Ayna dünya içindir. Ölüm sonrası; ne kefenlenirken, ne kabre giderken asla ayna lazım olmaz. Ayna bir boyutuyla kendine, diğer boyutuyla karşısındakine saygı göstermenin aracıdır.
Ayna için ışık ve göz, değerlendirmek içinse akıl ve idrak gerekir. Asıl olan ayna psikolojisi ve felsefesi üzerinde durmak gerekir. Onu da ehline bırakalım vesselam.