Bizde her seçim öncesi “Hasat dönemi” olarak algılanır…
Sandık, siyasetçi için de, yurttaş için de fırsattır…
Henüz demokrasisi gelişmemiş toplumların sandıktan beklentisi bu yöndedir maalesef...
Onun içindir ki son günlerde gazete sayfaları, televizyon ekranları ve billboardlar yeni proje haberleri ile dolar taşar...
İlimizi ziyarete gelen bakanlar olsun, milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımız olsun, her seçim öncesi yeni yeni vaatlerde bulunurlar…
Kuşkusuz bahse konu tüm bu vaatlerin ve yatırımların gerçekleşmesi sandıktan “evet” çıkmasına endekslidir…
İktidarın taahhütlerinin seyrini belirleyecek olan sandık sonuçlarıdır…
Son genel seçimlerde verilen sözlerin gerçekleşme oranı ile meşgul olunmadığı için yeni taahhütlerin de alanı geniş olur…
Hafızamızı zorlayıp iktidar temsilcilerinin ilk 100 gün, ilk 300 gün diye devam eden ve hayata geçirilmesi planlanan projelerinin ne kadarı gerçekleşti, bir bakalım…
Geriye dönüp bu sorunun cevabı bulunduğunda, gelecekte neyin gerçekleşeceği sorusunun yanıtı da bulunmuş olacaktır…
Son günlerde kamuoyunu önem sırasına göre en fazla meşgul eden konuların başında Adapazarı treni ve ikinci üniversite, takiben de bin yataklı devlet hastanesi geliyor…
Adapazarı treni Gar’a kadar gelecekti, ilk açıklama bu yöndeydi…
Ama gel gör ki son açıklama trenin adresinin Mithatpaşa olduğunu söylüyor…
Dolayısıyla büyük beklenti oluşan Adapazarı treni hususu yine hüsran ile sonuçlanıyor…
Aynı durum ikinci üniversite meselesi için de geçerli…
Zira bu hususta da tatmin edici bir gelişme yok…
Bin yataklı devlet hastanesi sözü ise bizzat dönemin Başbakanı tarafından Demokrasi Meydanı’nda (Kent meydanı) verildi…
Bu sözün en büyük destekçisi ve takipçisi de iktidar milletvekili Ayhan Sefer Üstün idi…
Hatırlayanlarınız vardır, bir de bu projeye ilişkin beylik bir ifade kullanılıyordu: “Başbakan’ın sözü yerde kalmaz”
Sonuç hepimizin malumu…
Bırakın yeni projeleri, bin yataklı hastaneyi falan; projesi yıllar önce başlayan kadın doğum hastane inşaatı bile sağlıklı işlemiyor!
Seçim öncesi iktidar temsilcilerinin hayalci proje ve taahhütlerini bir kenara bırakıp gerçekçi taleplerde bulunmak mümkün mü peki?
Yani sorum çok basit: Sonuç alabilirmiyiz?
“Bulunduğunuz mahalde şu kadar süre ile su yada elektrik kesintisi uygulanacaktır” türden mesajların sonu gelir mi örneğin?
Siz öncelikle içinde bulunduğumuz teknolojik gelişimin zirve yapmış olduğu bu çağda elektrik ve su sorunumuzu halledin, fazlasını istemiyoruz!
Sözün özü; bizleri ne olur oyalamayın…
Bu şehirde hak ettiğimiz gibi yaşamak istiyoruz…
Biz bu şehri seviyoruz ve gidecek başka yerimiz yok…
Bari bir “hasat dönemi”nde de biz ürün alalım!