Dini yaşamak için uygun ortam ve sistem çok önemlidir. Ülkemizin sistemi kendi içinde barındırdığı çıkmazlar ve çatışmalar sebebiyle din eğitimi ve yaşantısı açısından her zaman uygun ortamı sağlayamamıştır. Kurucu irade ve halk arasında güvensizlik kaçınılmaz bir hal almıştır. Sistemde yapıcı değişim sağlanamadığı için ihtilal yasaları değişememiştir.
Cami kürsülerinden her söylenen ayet ve hadislere dayanan söylemin hayatta karşılığının tam olarak yansıması mümkün olmamaktadır. İnsanların yaşantısı aldıkları eğitim, yargılandıkları hukuk, ürettikleri gelirlerin İslam esaslarına uygunluğu daima tartışma konusu olmaktadır.
İslam’ın haram ve günah dediği birçok şey kolaylıkla yaşanmaktadır. Buda kürsünün gücünü zayıflatmaktadır. Mesela içkiyi ele alalım. Üretimi, satışı ve kullanımı kolayca yapılmaktadır. Cami cemaatinin içki içme oranı varsa da oldukça düşüktür. Diğer günahlarda böyledir. Bizim görevimiz faizli muamelelere zaruret sebebiyle cevaz vermek olmamalıdır. Faizsiz bir ekonomi yaşantısının tesisi olmalıdır.
Burada gözden kaçırmamamız gereken diğer bir hususta ülke idaresinin laik olması, din ve uygulamalar arasına bir set çekmektedir. Laiklik, Müslümana İslam talimatına göre yaşamasına engel olmaktadır.
Ülkemizin birçok tartışma ve çatışma konusunun sistem dolayısıyla olduğunu görmeden çözüm bulmamız zordur. Hataların iki kaynağı vardır. Biri sistem, diğeri ise bireylerin eğitimi ve ahlakıdır.
Günümüzde din görevlilerinden ne beklendiği çok açık değildir. Her ne kadar diyanetin görevi halkın itikat, ibadet ve ahlakı dense de cami dışında halkla buluşma imkânı olmayan bir yapının bunu gerçekleştirmesi mümkün değildir. Her cami görevlisi mahalle okulunda din dersine veya sahip olduğu diplomasına göre derse girerek gençlik ile tanışması gerekmektedir. Azınlık okullarında papazların ders verdiği çoğumuzun malumudur.
Aynı cemaate aynı kişinin yıllarca aynı şeyleri söylemesi başarı değildir. Ülkemiz de ki eğitimde sadece din derslerinin değil, tüm derslerin maneviyat eksenli işlenmesi gerekir. Seçmeli bir ders ile İslam öğrenilemez. Öğrenciler üniversite girişte sorumlu olmadığını seçmediği gibi önemde vermemektedirler.
Ülkemizde ki cami ve görevli oranıyla din hizmeti orantılı değildir. Din eğitimi dendi mi akla gelenler: Camiler, Kur’an Kursu, İmam Hatip okulları, Seçmeli dersler, İlahiyat fakülteleridir. Ya diğer öğrenciler ne olacak? Büyük çoğunluk diğer okullardadır.
Ülkemizin ileri gitmesi ve dünyada örnek bir sistem ve uygulamayla örnek olması için almamız gereken çok yol vardır. Öyle bir din eğitimi ve anlayışına sahip olmalıyız ki yeryüzünde “fitne” kalmayıncaya kadar görevli olduğumuzu unutmamalıyız. İşte problem de burada, kendisi veya sistemi fitne olan yerde mücadelenin zor olduğunu unutmamalıdır.
Ramazanın bize hediyesi önce Kur’an’dır. Kur’an’ın da bizden beklediği cihat şuuruyla, Allah yolunda başarı için çalışmaktır vesselam.