Satılık Bebek Patikleri. Hiç Giyilmedi.
Ernest HEMİNGWAY
Öğle yemeğine eşlik eden bir dost meclisinde alelacele peçeteye yazılan beş sözcük…
Dünyanın en kısa hikayesini yazabilmek iddiasıyla bir araya getirilmiş, Türkçe karşılığı ile de sadece iki cümle.
Okudukları ana dair, Hemingway’in dostları için duygusal bir afallama yaşadıkları rivayet edilir. Ünlü edebiyatçının ispata teşvik edilen üstün zekası karşısında, küçük bir peçete ile sınırlandırılmış olan idrakleri, belki benim gibi onları da sözcüklerin ardına düşürmüştür.
Okuyan her kişi, farklı öykü haritası oluşturabilir bu iki cümleden hareketle. Örtülü bir anlam taşımasa da önce ruhumuzda, azar azar belleğimizde bizleri çok ayrı yerlere taşıyabilir. Kimimiz, biriktirmekten yorulduğumuz derin bir özlemle yüzleşirken kimimiz, bir türlü uzaklaşamadığımız köhne bir yükün ağırlığını hissedebilir.
Bazı sözcükler kendileri ile vurur, etkiler bizi; bazıları ise gölgeleri ile. Sanırım sözcüklerin gölgeleri, kendilerinden daha kuvvetli. Ne tuhaf!
Sözcükler ve gölgeleri…
Durgun suya atılan taş, dalgalanmaların sebebidir ve sudaki devinim kadim bir hafızanın da akışına dairdir. Kimseler bilmese de su bilir. İç dünyamıza ne çok benzer suyun bu hali. İnsan için hafıza, ruhun kimliğinden başka nedir?
O sözler ki göze ya da kulağa değer değmez görevlerini yerine getiren birer emektar gibi uysallıkla ama bin parça, alfabeye geri dönerler sanki. Artlarında bir mana denizi, bir umman bırakarak. Bize etki eden hal, bu ummanın kendisidir. Özgür nefesler eşliğinde ya özgürce yüzeriz bu ummanda ya da diplerin karanlığına batarız. Üstelik yüzey de mavi de çekmez olur bizi bir müddet. Belki vurgun endişesi?
Sözcükler ve gölgeleri…
Mümkündür anne olmak, kız çocuğu düşünde.
Mümkündür babasız bir çocuğun üşüyen ayaklarında hasret…
Mümkündür hayallerin, ayağımıza değil fakat gönlümüze bağ olan kırgınlığında düğümlenip kalmak.
Bu hikâyenin ardından başkaca sözcükleri de çağırmak ve yazarına armağan etmek mümkündür.
Satılık bebek patikleri. Hiç giyilmedi.