Aile, bir toplumun yapı taşıdır. Aynı toplumda yer alan aileler, birbirinden farklı özellikler taşıyabilir. Bu farklılıklar; etnik, kültürel, ekonomik etmenlerden doğar. Lakin, farklılık barındırmayan tek durum aile kavramının tanımıdır. Aile yetişkinlerine hayat gayesi olan ve çalışıp çabalama azmini veren yegâne unsur da çocuktur. Sosyal yapımız ve ekonomik düzeyimiz ne olursa olsun arzumuz, çocuklarımızın bugünü, yarını ve ulaşmalarını dilediğimiz başarıları üzerinedir.

       Okulların açılmasına az zaman kala, bir eğitimci olarak şartlarımızı bahane etmeden evimizde  kurabileceğimiz bir düzene değinmek isterim; bu düzene  güzel bir  aile modeli diyelim, dilerseniz.

       Biz eğitimciler, çocuk başarısında ideal aile yapısına vurgu yaparız hep. Bu vurgu, okullarımızda yürüttüğümüz eğitim –öğretim eksik ve sahipsiz kalmasın diyedir. Öyleyse yazının devamında bir  aileye  konuk olalım sözcükler  vasıtasıyla.  Yazımızın sonunda kendi yuvamıza bir ayna tutarak, düşlediğimiz aile modelinin neresinde olduğumuzun da kararını verelim.

       Çocuk okuldan eve gelir; kitap ve defterleri kadar kaygılarını, çelişkilerini, mutluluklarını da yük etmiştir çantasına. Kapıyı anne açar, sıcak yemek kokusuna tebessümünü de katmayı unutmamıştır. Ne bütün gün izlenen gündüz kuşağı programları ne de elden düşmeyen akıllı telefonun hayal satan, akıl çelen sanal dünyası zihnini bulandırmamıştır. Bu anne, evladı daha kapıdayken bile onun dert  ortağı, sırdaşıdır. Banyosunu yapar çocuk ve birkaç saatlik dinlenmeden sonra günün ders  tekrarları yapılır. Sıra ödevlere geldiğinde bu saatler annenin en keyifli anlarıdır. Türkçe kitabındaki okuma  parçaları beraber okunur, etkinliklerde  anne  de  işe  dahil olur; okunmayan yılların acısını çıkarır  böylelikle  anne ve  bilir ki öğrenmenin, gelişmenin yaşı yoktur. Yazılı kompozisyon ödevini yaparken anne Google’dan yardım alır,  kişisel fikirlerini çocuğa hediye eder ve beraberce bir yazı oluştururlar. Ertesi gün Türkçe öğretmeni, bu dayanışmayı beğeni ile karşılayacak; anneyi, çocuğa övecektir. Annesi övülen bir çocuğun ömürlük gururunu tarif etmek kolay değildir; parayla satın alınamayanların hanesindedir bu kazanç.

       Akşam olmuştur ve baba çalar kapıyı, bu defa kapıyı açan çocuktur. Emeğinin hakkını alın teri ile  kazanmış bir babaya  kapıyı açmak, çocuğun hayatında da  doğru bir  rol modele kapıyı  aralar. Akşam yemeği masası, günün sohbeti ile zenginleşir. Baba,  o gün tanık olduğu bir haksızlığı paylaşır ailesi ile ve çocuk etik değerleri, doğruyu, yanlışı saygı duyduğu bir kimlikten öğrenir. Dedesinin sözünü kullanır baba: “Düzen bozuk olabilir, siz kendinizi bozmayın.”  Tabi ki tutulan takımın âkıbeti, tabi ki ülke ve dünya olayları bu güzel akşama konu edilir. Çocuk, yanı başımızda süren bir savaştan, ölen yaşıtlarından habersiz bir çocuk değildir. Diyeceksiniz ki, mümkün mü böylesi bir katliamdan habersiz olmak? Üzülerek cevaplıyorum: Mümkün ve yıllarca denk geldiğim bir durum; ama ülkesinden ve dünyadan habersiz yaşayan nice öğrencimin günahı kendilerinin değildir.

      Kanepenin kucak kucağa rahatlığındayken baba, geçen dönemin sonunda Türkçe öğretmeninin yaptığı bir toplantıyı hatırlatır. O toplantıda öğretmen hanım, ilimizdeki İl Halk Kütüphanesi ve Faik Baysal Kütüphanesinden bahsetmiş, buraların imkanlarını anlatmıştır. Sohbetin bitiminde, hafta sonu bu kütüphanelerden birine giderek üye olmaya ve sınırsız kitabı ödünç alarak evde kitap günleri başlatmaya karar verilir. Aile, kitap okuma alışkanlığının genel okul başarısındaki katkısını, çokça duymuştur çocuğun öğretmenlerinden. Bu karara anne de çok sevinir; böylelikle hayatına anlamlı ve faydalı bir etkinlik daha dahil edecektir. Çocuk, ailesiyle nitelikli zaman geçirecek ve bu durum onun kişisel gelişimine doğrudan etki edecektir. Madem okullar başlamıştır, öyleyse akıllı telefon, bilgisayar vb. ile arkadaşlık da sınırlanmalıdır artık. Aile, bunu uygulamakta güçlük çekmeyecektir çünkü yıllar önce oturtulan düzen, çocuk henüz ergen olmadan bu problemi zaten çözmüştür.

      Geceye doğru, geciktirilmiş babaanne ziyareti, görüntülü telefon görüşmesi ile telâfi edilir ve  çocuk, okula götürsün diye yapılan komposto  meyve  suları için babasının kıymetlisi babaannesine  teşekkür eder. Çocuk öğrenir ki, aile demek saygı demektir, dayanışma demektir.

      Bu güzel aile; doğanın değerini, insan ruhuna şifa, bedenine sağlık, sofrasına bereket olduğunu bilir ve vakit buldukça günlerini köydeki dede evinde geçirir; bağ bahçe işleri, sevdikleriyle temiz havada uzun gece oturmaları yapar. Hayalini kurduğumuz bu aile düzeninde çocuk, birlik ve beraberliği yaşayarak öğrenir. Demeyiniz ki, herkesin bir köy bağlantısı mı var?  Memleketin İl Ormanı, Poyrazlar ve benzeri beldeleri ne güne duruyor ailece şifâlanmak ve günlük hayatın yükünden temizlenmek için?  Bizler çözüm odaklı olursak çocuklarımız da hayat pratiklerini korkmadan ve bizden öğrendikleri üzere uygularlar.

    Vakit, artık gecedir ve iyi dileklerle odalarına çekilir bu aile.  Emeğin ve dürüstlüğün hüküm süreceği zorlu bir güne hazırdır her biri. Anne, mutlaka evladından önce uyanacak, çocuğu kahvaltısız okula  yollamayacaktır. Dualar edilir; kalpler, yarına inanç ve umut devşirir.

     Aile yapımız hızla ve çözülerek değişiyor dostlar, şartlarımızı sebep göstererek bu akışa dâhil olmayalım.

     Sağlıklı, başarılı ve umudu yüksek bir eğitim-öğretim dönemi dileği ile…