Kudüs bizim için olmazsa olmazımızdır.  Dünya tarihin manevi merkezlerinin bereketli topraklarındandır. Bugünün savaşı yeni değildir. Haçlı seferler başta olmak üzere uzun yıllar muharref din sahipleri, niyet ve hazırlıklarını daima yapmaktadırlar. Kudüs’ün ilk fethi Hz Ömer zamanında gerçekleşiyor. Daha sonra ise haçlılar bir asra yakın Kudüs’ü işgal ediyorlar. Bu işgali fethe sonlandıran ise Selahattin Eyyubi’dir. Bu sonuçların maddi ve manevi yönleri vardır. Başarı tek taraflı değildir.

Endülüs’te Gazzâlî’nin halefi ve İbnü’l-Arabî’nin öncüsü olarak kabul edebileceğimiz İbn Berrecân (v. 536/1141), tasavvuf tarihinin önemli halkalarından biridir.

İbn Berrecân’ın Kudüs’le ilgili bir keşfine göz atalım. Sultan Selâhaddîn-i Eyyûbî (v. 589/1193) Kudüs’ü fethetmeden önce 579 h. senesinde Haleb’i fethetmiş ve etrafındaki bazı ilim adamları, bu fethin Kudüs’ün fethi için bir müjde olduğunu söylemişlerdir. Kadı Muhyiddin b. Zekiyyüddin (v. 598/1202)  bu tarihte Sultan Selâhaddîn Haleb-i fethedince şu beyiti okumuştur: “Senin Şehbâ Kalesini Safer ayında fethin, Kudüs’ün Recep ayında fethedileceğinin müjdecisidir!”

Kadı Muhyiddin’e “bunu nereden biliyorsun?” diye sorulunca da “ben bunu İbn Berrecân’ın Rum suresinin ilk ayetlerine yaptığı tefsirden aldım” demiştir. Sultan Selâhaddin, Haleb’i fethettikten sonra buranın kadılığına Kudüs’ün fetih müjdesini veren Kadı Muhyiddin’i getirmiştir. İbn Berrecan tefsirinde Kadir suresiyle beraber bu meseleyi üstü örtülü olarak açıklamıştır. Kendine göre bir hesap yaparak fetihten yaklaşık 61 yıl önce Kudüs’ün fethedileceğini ifade ederek bir keşfini açıklamıştır. İbn Berrecân Rûm suresinin tefsirinin başında bazı kıraat farklılıklarına değindikten sonra şunları söylemektedir: “Allah'ın, takdirin deverânında (dönüşümünde) ortaya koyduğu hikmeti, bu dönüşümlerde hükmün sonunu başına getirmektir. Bütün bunlar Allah Tealâ'nın meşietiyledir.”

İbn Berrecân “Rumlar yakın bir yerde (Şam bölgesinde) mağlup oldular. Ama bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içerisinde galip gelecekler. Çünkü işleri karara bağlama yetkisi, başında da sonunda da Allah'a aittir. O gün, mü’minler de Allah'ın verdiği zafer sayesinde sevinecekler. Allah dilediğini muzaffer kılar. Zira O Aziz’dir, Rahim’dir.” ayetlerine dayanarak mü’minler için ilk zafer hariç iki mağlubiyet, iki de galibiyet söz konusu olduğunu söylemektedir. Burada kast ettiği fetih ve mağlubiyetlerin Kudüs ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

İbn Berrecân Rûm suresinin ilk ayetlerine yaptığı yorumları savunup bu ayetlerin Rûmların İranlıları veya İranlıların Rûmları yenmesi ile alakalı olmadığını, ilgili ayetlerin tamamıyla müslümanlarla alakalı olduğunu ifade etmektedir. Dolayısıyla bu surede iki kâfir topluluğun değil, biri mü’min (yani Allah ve Resulüne inanan) diğeri kâfir olan iki topluluğun karşılaşması olarak değerlendirilmelidir.

İbn Berrecan, sahâbeden bir grubun gay’nı ref’, lam’ı da hafd haliyle; Hz. Ali ve İbn Ömer gibi bazılarının da gayın ve lam’ı fetha ile okuduğunu bildirir. Ayrıca İbn Ömer’in lâm’ı sükunlu okuduğu da rivayet edilmektedir. Bu durumda gayn’ı ref’ haliyle okuyanlar ifadesindeki ya’yı fethalı; gayn’ı fethalı okuyanlar ise, ya’yı ref’ haliyle okurlar. Bu farklı okumalar bir hikmete bağlıdır. Yani ayetlerden şu anlaşılır: Rumlar yenildiler, sonra yenecekler ve bu yenmelerinden sonra yenilecekler. Yani onlar yenildikleri zaman yenecekler, sonra yine yenilecekler demektir. Bu suretle Allah Teâla, takdir dairelerinin hükmünden haber vermektedir. Neticede onların iki galibiyetleri var, bizim sahabe devrinde olan galibiyetimizden başka iki galibiyetimiz vardır.

Sonuç olarak, İbn Berrecân’ın Kudüs’ün 61 sene önce fethedileceğine dair söylediği sözleri her ne kadar çok muğlak ifadelerle de olsa bir keşif olarak değerlendirilebilir. Fakat bu keşif İbnü’l-Arabî’nin dediği gibi perdelidir, örtülüdür.

Umudumuz odur ki Kudüs yeniden bize dönecektir. Yeter ki keşfi açık âlimlere ve kılıcı kuvvetli liderlere sahip olalım. Belki umduğumuzdan da daha yakındır.

Bakınız doktora tezi - İbn Berrecân ve tasavvuf anlayışı/ Mehmet Yıldız