Caminin çay ocağından çıkan bir beyefendi, güler yüzle selam verdi ve hocam nasılsınız dedi. Hoşbeşten sonra ayaküstü sohbet ederken işçi emeklisi olduğunu söyledi. Şimdi ahiret için çalışma zamanı dedi ve bir hayır derneğinde çalıştığını söyledi. Maaşının şimdilik yeterli olduğunu söyledi ve maaşının 40 bin lira olduğunu söyleyerek diğer emeklilerin daha zor ve karmaşık durumda olduğunu söyledi. Benden de çok fazla bir maaş aldığını fark ettim.  O anda aklıma şu hadisi şerif geldi. “Her hak sahibine hakkını veriniz ve hak sahibinin konuşma hakkı vardır.”

Ülkemizin siyaset ve yöneticileri maaşlar arasında bir denge oluşturamadılar veya oluşturmadılar. Maaş dengesi yerine maaş rekabeti devam etmektedir. Unutmasınlar maaş konusu adalete daha uygundur. Tabi karnı tokların halkın ve emeklinin halini anlayacak durumu yoktur. Şimdilik benim gelecekten de bir ümidim yoktur. Karnı tok olanlara musallada verilecek bir helallik yoktur sanırım. Performans adına ve tıb sahasında ki soygunlar da dili ve gücü yetmez bebelerin öldürülmesi ve yoğun bakımların sömürü aracı olması bize cinayet olarak yeter.

Sahi ülkemizde bankamatik memurlar hiç çalışmadan maaş alıyorlar. Özellikle idari görevde olanlar vazifeden alınınca iş yapmadan maaşlarını almaya devam ediyorlar Bu haksızlık ve toplum adına zulümdür. Dekan ve rektör görevden ayrılınca öğretim görevliliğine devam ettiğine göre her meslek sahibi asli vazifesine dönüp çalışmaya devam etmelidir. Rabbimiz  buyuru ki, “O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul.” İnşirah, 7

ALLAH’IN HAKKINDAN VERMEK

Bir iş adamı telefonla aradı ve firmasında çalışan işçiye zekât verilir mi ayrıca da alacağını ödeyemeyene o para zekata sayılır mı dedi. “İşveren çalışanının maaşını zekâtından verebilir mi? İşveren, işçisinin maaş, ikramiye, prim ve sigorta gibi hak ettiği alacaklarını zekâtına mahsuben veremez. Ücret yükümlülüğü ile zekât yükümlülüğü birbirinden farklı iki yükümlülük olduğundan biri diğerinin yerine ödenemez. Ancak işveren zekât alabilecek durumda olan işçisine ücretinin yanı sıra zekât da verebilir.” Bu bilgiyi aktardım ancak tüm işçileri fakir olmayabilir veya zamanla dedikodu çıkabilir, ödeme yasal gösterilemeyebilir vs dedikten sonra o zat dedi ki hocam ben şüpheli işten kaçınmak istiyorum. Allah’ın hakkını –zekatı- borca saymak da bana doğru gelmiyor dedi. Vereceksen kendi cebinden ver, Allah’ın hakkından değil dedi.

Kısacası çok cömert ve imrenilecek insanlarımız var, onları tebrik ediyorum. “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak hayra sarf edenler için rableri nezdinde ecirleri vardır; onlar için ne korku olacak ne de üzüleceklerdir.” Bakara, 274

ÇÖP DÖKME ADABI

Şehirlerin çöp meselesi yönetimleri dahi zorlayan bir konudur. Köylerin avantaj ve dezavantajları var. Halk olarak bize de düşen vazifeler vardır. Şehirli olmak zor ve sorumluluk ister. Maalesef bazı meskenlerin olduğu yerde çöp dökme kültürü çok zayıf. Gelişi güzel çöpleri yerlere atanlar, dökenler ve başkasının mülkünün önüne bırakanlar hatta balkonundan, arabasından atanları görüyoruz.

"İman yetmiş küsur bölümdür; en üstte 'Allah'tan başka ilâh yoktur' sözünü kabul etmek ve en altta 'İnsanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek / kaldırmak.' bulunmaktadır, haya da imanın bir parçasıdır." Hadisi şerifi bize bu konuda sorumluluk yüklüyor ve bu konuyu imanla irtibatlandırıyor. Özellikle cami çevrelerinin çöpten yana çok temiz olması gerekir. Camiye yakın esnaf ve evler dahi bu konuda özen göstermeleri gerekir. Yanılıyor muyum?

EV ALIRKEN ACABA MAHALLE CAMİSİNİN, İMAMININ ÖZELLİKLERİNE BAKAN VAR MI?

Ev zorunlu bir ihtiyaç, gerek kiralarken ve gerekse satın alırken herkes çeşitli özellikleri barındıran ve imkânı ölçüsünde de iyi bir meskene sahip olmak ister. Özellikle düşündüğüm bir şey var. Acaba bu evin mahallesinin camisi, imamı ve caminin manevi ve ilmi atmosferi nedir diye araştıran var mıdır? Muhakkak az da olsa vardır.

Bir soruda cami imamına, hocam sizin mahalleden bir mesken edinmek istiyorum cami imamı olarak bize ve ailemize ne gibi hizmetler sunuyorsunuz. Bu mahalleyi tercih ettirecek bir programınız var mı? Son olarak da müftü beyler hizmetlerin devamı amacıyla görevinden ayrılan imamın yerine tayin edeceği imamda özellik arıyor mu? Sanmıyorum, benim bildiğim bir camide programı olan imamdan sonra kısa zaman içinde altı görevli geldi ve tüm hizmetler durdu.

Çocukları okula verirken okul ve öğretmen seçen bizler neden mesken temin ederken cami ve imamımızı seçmeyelim. Ali b. Ebî Tâlib -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir: "Mescide komşu olan kimsenin, mescitten başka bir yerde namazı yoktur (mescitten başka bir yerde kılarsa, namazı kabul olunmaz).