Bir validen ne beklenir? Ben, en başta beş temel beklenti içindeyimdir daima: Eğitim (beraberinde kültür sanat), gençliğe yakınlık, şehre yoğun hizmet (kendinden önceki hizmetleri üçe dörde katlama), adalet ve dürüstlük ve ulaşılabilirlik (insana-halka yakınlık). Benim ilk beş şartım, beklentim, ölçeğim budur. Peki Fahri Tuna, şu anda görevdeki valiler arasında bu ölçeklerin beşinden de pekiyi alabilecek birini tanıyor musun sen? Sorunuzu duyar gibiyim. Cevap veriyorum: Evet, tanıyorum. Van Valisi Ozan Balcı.
Kitaplı vali. Kitapçı vali. Kitap dostu vali. Kitap aşığı vali. Tokat’ta bir milyon, Van’da dört milyon kitabı gençlerle buluşturan vali. Gittiği her ilçeyi, her ili, kütüphaneler ile donatan vali. Ulusal kitap dostu ödülü sahibi vali. Bugün seksen bir ilin valisini bir araya toplasanız, kitap ve vali kavramıyla baksanız, ilk akla gelen isim Ozan Balcı’dır.
Bir farkla üstelik: Sadece okutan değil, okuyan vali. Son yirmi yılda, Taraklı, Samsun, Urfa, Van… Onunla onlarca kez oturmuş, sohbet etmiş biri olarak söylüyorum: Onlarca vali tanıdım bugüne değin. Yüzlerce sohbet imkânı buldum. Bu kadar çok kitap okutan iki valiye şahit oldum; Hasan Duruer ve Ozan Balcı. Görevdeki valiler arasında da tek isim, Ozan Bey.
İltifat olsun diye değil bu sözler, vallahi. Rönesanstan dine, edebiyattan düşünceye, siyasetten tarihe, ekonomiden resme… her konuda ortalama bir yazardan daha fazla bir bilgi, ilgi ve birikime sahiptir Ozan Bey. Şahidim. Şahidiz. Onu tanıyan herkes bilir bunu. Geçen akşam Ahmed Güner Sayar’ın son kitabı ‘Mehmet Akif Ersoy, Çekiç ile Örs Arasında’yı okurken şu dikkatimi çekti, gibi cümleleri sık sık duyarsınız kahve içerken onunla. Akşam 23.00’ten önce pek evine gidemeyen, olağanüstü enerjik ve çalışkan bu insan, ne zaman okumaya fırsat bulur; hayretlerdeyim. Ve takdirlerde.
Bir vali bir şehirde görev yaparsa, kaç yeni proje uygulayabilir, dersiniz. On, yirmi, taş çatlasın otuz, olmaz ya, kırk proje değil mi? Sıkı durun, Ozan Balcı Vali, Van’da tamı tamına 514 (yazıyla beş yüz on dört) proje geliştirmiş, onları sadece alt alta yazmakla kalmamış, tek tek, bir bir (Van İran’a komşu ya, Farsçasını da söyleyeyim), yeke yek uygulamış bir validir. Hepsi birbirinden özgün, birbirinden orginal, birbirinden faydalı. Size temin ederim ki öyle. (Babaannem rahmetlinin Türkçesiyle yazayım, Müslümansanız inanın.)
514’ten birine örnek olsun diye anlatayım: Akademi-Van mesela. Şiir, öykü, roman, deneme, portre, resim, karikatür, sinema; tam sekiz ayrı atölyede, 200 liseli genç yeteneği ve Yüzüncü Yıl üniversitesinin ilgili-yetenekli 200 öğrencisini; yani 400 genci, tam on altı kez, ikişer buçuk saat, sekiz Şair Yazar Ressam Karikatürist ve Yönetmenle bir araya getirdi. Onlara ufuk ve vizyon kattı. O gençler artık dünyaya daha farklı bakmaya başladılar. Yol yordam öğrenciler, yeteneklerini geliştirdiler. Ortak bir kitap da yayımladı Ozan Vali onların eserlerinden. (Bütün bu detayları nereden mi biliyorum; Proje müellifliğini bana yaptırdı da ondan. Ozan Vali, nerede bir projeci beyin - kalem görse, mutlaka iletişime geçer, oturur, sonuç alır.)
Her başarılı yöneticinin adeta atasözüne dönüşen sözleri, prensipleri vardır. (Şimdilerde ona motto diyorlar.) Ozan Balcı’nın mottoları şunlardır: “Aklına kalbine yatmayan bir işi asla yapma. Kırmadan dökmeden hayır diyebil. Açığa çıktığında seni rahatsız edecek bir işi asla yapma. Başarı yalan söylememeyi gerektirir. İşinin başında sahibi gerek. Kuş bakışı bakmak güzeldir, kuş gibi bakmamak kaydıyla. Matematik hayata tutundurur.”
Gençlikle içiçedir, evet. Yirmi dört saat telefonu açıktır gençlere. Her ulaşana da çözüm arar, onların dertlerine projeler / çözümler geliştirir. Not: Burada harikulade bir ölçüsü vardır: Bireysel sorun ve çözümlerle uğraşmaz. (Derdi ağaçlarla uğraşmak değil ormanı büyütmek ve geliştirmektir.) Bireysel sorunlardan il düzeyinde projeler geliştirir. Ve uygular. Mutlaka uygular. Bürokrasi onun olduğu yerde sekiz saat değil, on sekiz saat çalışır. Araba ortalama kırk kilometre hızla değil yüz kırk kilometre hızla yol alır. Almalıdır. Alacaktır. Aldırtacaktır. Takipçiliği müthiştir. Hiçbir detayı da unutmaz.
Bakınız, Akademi-Van (Liseler) Portre Atölyesinde gençlere yazdırdığım Ozan Balcı portre çalışmasından birkaç tespit. Karakter olarak Ozan Balcı: Çalışkan (Seval İçgüleç), gerçekçi (Yıldız Öztemel), iyimser (Hürrem Duran), sempatik (Zeynep Numanoğlu), merhametli (Zehra Benöz), atom karınca (Cennet Nur Taş), koca gönüllü (Bahar Akdoğan), doğrudan tahsille yanlışın taksiri (bir işi en iyi şekilde icra etmeye çalışan) bir iş insanı (Muhammed Emre Varhan), hedefine ulaşan (Hacera Güncü), şakacı (Zehra Duran), mutluluk küpü (Ayşe Nur Akkuş), yardımsever (Zilan Giyci), anlayışlı (Nazlıcan Aykut), işinin ehli (Zeynep Tatlı), azimli (Vahide Esin), eğitim düşkünü (Yaren Taşkıran), tavizsiz (Huzeyfe Yıldız). Ozan Balcı’nın, vali olarak en belirgin mesleki özelliği: Tuttuğunu koparan (Seval İçgüleç), emektar - çok çalışan (Nazlıcan Aykut), yoğun çaba (Ayşe Nur Akkuş), azim (Zeynep Numanoğlu), kitap dostu (Bahar Akdoğan), eğitim eğitim eğitim (Zilan Giyci), gençlik gençlik gençlik (Havva Nur Yiğit), daima halkın içinde (Cennet Nur Taş), her ödüle layık vali (Hacera Güncü), doğa ve insanların dostu (Şevval Esen). Bu kadardır. Böyledir. Buncadır. Gençler torpil geçmez, üstelik acımasızdır. Notları da kıttır. Buna rağmen böyle söylüyorlar, onun hakkında. Sadece biz büyüklerin değil, gençlerin penceresinden de böyle görünüyor, Ozan Valimiz.
Engel tanımaz, Ozan Balcı. Mutlaka çözüm yolları bulur. Kaynak da. İletişimi çok güçlüdür. Ekip çalış(tır)masını iyi bilir. İnsan onore etmeyi de. Bir örnek: İl milli eğitim müdürü kendisine ‘beş acil anaokulu ihtiyacı’ bildirmiştir. üç gün sonra, il milli eğitim müdürüne, hazırlan müdür bey, yarın sabah Ankara’ya gidiyoruz. 14.00’e milli eğitim bakanından randevu aldım, der. İlin iki milletvekilini de yanına alarak ertesi gün denilen saatte milli eğitim bakanının huzurundadır Vali Bey ve heyeti. Çay kahve muhabbet. Talepler iletilir. Kaç ana okulu onayıyla mı döner Ozan Vali, Van’a? Tam tamına yüz beş ana okulu. Bunun gibi onlarca, yüzlerce güzel örnek / anı / ziyaret vardır, onun hayatında.
Halkın içindedir daima. Bir gün Dolayı’nın Çayhanesinde, bir başka gün Fistancılar Çarşısında. Ertesi gün filan caddede, sonraki günlerde filan sokakta, ilçede, köyde. Daima halkla, halkta, halkça.
“Mütevazı, çözüm odaklı, kurallara takılmadan ama çiğnemeden de pratik çözümler bularak icraat yapan ender yöneticilerden biridir.” (Taraklı Belediyesi Eski Başkanı Tacettin Özkaraman), "Kitaba ve okumaya yatırım yapmanın nelere kadir olduğunu, zamanla neleri değiştirdiğini bilen ender bürokratlardan biridir Vali Ozan Balcı. Soyadı gibi, gerçekten bal satan duruşunu gördüm.” (Vanlı Şair Müştehir Karakaya), “Bu ülkenin Recep Yazıcıoğlu’ları tükenmez.” (Yönetmen İsmail Güneş), “Çok çalışan, çok çalıştıran, gayretli, azimli, ufku geniş ve samimi bir devlet adamı.” (Yazar Mehmet Şeker).”
Bu efsane valinin neşvünema (hayat) bulduğu toprağa (geçmişine) dönelim biraz da. Ardahan’da doğar Ozan kardeşimiz. Ortaokulu bitirdiğinde bir çaycıda çalışmaya başlar: Baktım, önümde iki yol var, her hemşerim gibi: Ya çoban olacaktım ya da çaycı. Benim kurtuluşum okumaktadır, dedim, der liseye kaydolur. Önce liseyi, sonra Ankara Hukuk Fakültesi’ni ardından da Kaymakamlık Kursunu birincilikle bitirir. Gittiği her ilçenin çehresini değiştirir. Çalışkan ve sabırlıdır; master ve doktorasını da tamamlar. Taraklı Kaymakamı iken dönemin Sakarya Vali Yardımcısı Orhan Alimoğlu’nun dokunduğu genç kaymakamlardandır: Kitap okumak. O gün bugün, iyi kitap okur. Okur ve okutur.
Fahri Bey; görev süremiz sınırlı, aldığımız nefesler de. Milletimize ne kadar çok hizmet edebilirsek, kazancımız o. Yeter ki insanımız mutlu olsun. Biraz nefes alsın. Gayretim bunun içindir, sözü de onundur.
Evet; adı Ozan Balcı. Vali. Eski Tokat, şimdilerde Van Valisi.
Onun görev yaptığı her yerin insanı, çaycısından iş insanına, sokaktaki vatandaştan dağdaki çobana, öğretmeninden öğrencisine, gencinden yaşlısına, Ozan Balcı adı geçtiğinden cevabı hep aynıdır: Atom karınca. Haza vali. Tam vali işte.
Tam da budur Ozan Balcı. Şahidiz. Onu tanıyan herkes altına imza atar bu sözün.
Biz de attık.