Şikâyet etmekten, söz etmekten yorulduk. Sorunun sahipleri maalesef oralı değil daha doğrusu sorunun bir sahibi var mı onu da bilemiyorum.

Elektrik kesintileri, günün her saati karşılaştığımız manzara. İçinde bulunduğumuz ay itibariyle olmaz, kesilmez diyorsun ne mümkün!

Ne güne başlanılacak olan saatler ne de iftar vakti, zaman dilimi fark etmeksizin yaşanılan elektrik kesintileri. Sorumlu kim belli değil.

Kamunun tüm varlıklarını o övündükleri bir ifade var ya “Babalar gibi satarız” sattılar, elde avuçta ne varsa satıldı. Elektrik kurumları başta olmak üzere tüm kamuya ait varlıkları teker teker satıldılar.

Özelleştirme ile övündükleri dönemlerdi, Cumhuriyet’in ne kadar birikimi varsa sattılar.

Hal böyle olunca da yaşanılan sorununda sahibi olmuyor. Elektrik kesintilerinin geldiği yerde tamda böyle bir durum.

Özelleştirme ile elde edilen kurumlar kar etmek maksadı ile yönetilmekte, yeni yatırım altyapı düzenlemesi demek gider kapısı demek. Karlılığı düşürecek hiçbir yatırım yapılmamakta anlaşılan.

Bu durumda sonuçta kaçınılmaz oluyor, kesintiler yeni yerleşim bölgeleri, yoğunluğun yaşandığı bölgelerle sınırlı değil.

Şehrin her bölgesinde, her ilçesinde ve her mahallesinde kesinti yaşanmakta.

Meselenin ilginç tarafı ise günün her saatinde yaşanılan olumsuzluklara kimsenin sesinin çıkmamış olması, iftar saati elektrik kesintisi olabilir mi diye feryadın kopmamış olması.

Aklıma gelen ise; CHP iktidarı olmuş olsa ve elektrik kesintileri yaşansa, iftar saatine denk gelmiş olsa neler denmezdi…

AKP iktidarı ile edilen alışkanlıklar, devasa reklam panoları ve yüksek volümde tekrara düşen reklam kampanyaları, ezber yapılır tarzda. Günlerce süren kampanyalar, küçük bir yatırım için harcanan tanıtım bütçesi.

Temel atma törenleri, yıllar öncesinden başlanılan tanıtım kampanyaları. Bu anlamda son derece başarılılar, hakları yenmez.

Eski Türkiye diye başlanılan geçmişi karalama kampanyaları hep bir ağızdan yükselen ses.

“Nerden nereye” diye atılan naralar kulağı tırmalar türden.  

70’li yılların Türkiye’sine yapılan vurgu, oysaki söyledikleri ile bugün yaşanılanlar arasında dağlar kadar fark var. Geçmişin eksikliği ile kıyaslanmayacak bir sorumsuzluk var ortada.

21’nci yüzyılın gerçekliğine ret eden görüntü.

Hiç değilse içinde bulunduğumuz ay itibariyle yaşanmasa bu türden eksiklikler, yemek saati olacak şey mi, “kadıyı kadıya şikâyet etmek” gibi bir durum.

Söz ettikleri dönemlerde yaşanılıyor olsa bu türden aksaklıklar, yurttaşın itiraz etme şikâyet etme hakkı olurdu, bugün böylesi haklara da sahip değiliz. Dahası şikâyete ait alan yok.

Arıza servisleri, çağrı merkezlerine düşülen not bütün yapabildiğimiz bundan ibaret.

Sözüm ona yazarak hatırlatmada bulunma çabası birde yapabildiğimiz, tekrara düşmekten öte bir katkısı henüz olmadı, Nasreddin hoca misali ya tutarsa diye tekrarlıyoruz.

Belki bu kez sesimiz duyulur da hiç değilse kesintilere ara verilir, Ramazan ayı sorunsuz çıkarılır. Sonrası ise bildiğinizi yapmaya devam edersiniz, sözün sahibi ve muhatabı var mı onu da bilmiyorum.

İktidar erkleri üstlenmeyeceğine göre, elektrik şirketi yetkilileri ihtimal ki ilgilenebilirler.

Bütün beklenti ve istek kısa süreli, yeter ki bu ay sorun yaşamayalım. Bayramda yaşanılacak elektrik kesintisini sorun yapmayacağız, en azından kendi payıma söyleyebilir ve bu kadar fedakârlığı yapabilirim…

Elektriksiz yaşamaya alıştık, sonuçta !!!