Yol Hikâyeleri - Yol Portreleri’6
Konuşturan: Şair Kadir Korkut, Anlatan: Yazar Fahri Tuna
Kırcaali, birkaç cümle ile nedir senin için Fahri Abi? Arda boyunca kurulmuş bir şehir. Günde beş vakit Selimiye’nin minarelerini gören, ezanlarını uzaktan duyan ve özleyen şehir. Köylerinin %97’si hâlâ Türk olan şehir. Tüm Balkanlar’da adı tek Türkçe olan şehir. Kültürüyle, sokaklarıyla, evleriyle, sevinç ve hüzünleriyle Türkiye’yle birlikte yaşayan şehir.
Kırcaali’yi kısaca tanımak istesek? Bizim Bolu, Bilecik büyüklüğünde ve coğrafyasında bir şehir düşünün Balkanlar’da. Edirne’ye 120 km - iki saat mesafede bir şehir. İlin 150 bin civarında nüfusu var. Merkez nüfusu 50 bin. Altı ilçesi – altı belediyesi var: Cebel, Eğridere, Karagözler, Kızılağaç, Koşukavak, Mestanlı. (Bu isimleri, 1934 yılında ülkedeki bütün isimleri değiştirdikleri gibi, Bulgarcaya çevirmişler.) Dağlık bir arazi. Bilecik’in coğrafyasında demem boşuna değil. Ortasından boydan boya Arda Nehri geçiyor ve ırmak her şehri güzelleştirdiği gibi, Kırcaali’yi de güzelleştiriyor.
Kırcaali’nin Balkanlar’da önemi nedir? Bütün Rumeli’de tahminen yüzden fazla şehir vardır. Zira sadece Bulgaristan’da yirmi sekiz vilayet var. Bu yüz küsur şehrin arasında, bugün, adı Türkçe olan tek şehir Kırcaali’dir. Zira şehri 1393’te Osmanlı akıncısı - komutanı Kırcaali Gazi kurmuş. Merkezi gibi altı ilçesinin adları da aslında Türkçedir. Kırcaali’nden on beş köy adı paylaşayım, konu daha iyi anlaşılır: Tuzluk, Işıklar, Azaplar, İshaklar, Salihler, Horozlar, Yahyalı, Karalar, İdrisli, Çakırlar, Kabakçılar, Göklemezler, Kayacık, Hasımlar, Ördekler. Bu arada bütün Balkanlar’da, il belediye başkanı ile altı ilçe belediye başkanının halen Türk olduğu tek ildir. Kırcaali, Türk’tür, Türkçedir, demem boşuna değil.
Kırcaali senin dünyana nasıl girdi abi? İlk tanıdığın Kırcaalili? Bilirsin bizim Adapazarı’nın en az yüzde 10’u Balkan kökenli Türklerden meydana gelir. Tıpkı senin ailen gibi, Kadirciğim. Çocukluğumdan bu yana Gırcalı Macırı (Kırcaali Muhaciri) deyimini duyardım. 1987-88 yıllarında Yenigün Gazetesi’nde haftalık söyleşiler yapıyordum. Balkan Göçmenleri Derneği (Bal-Göç) Başkanı Besin Boncuk Abiyle tam sayfa bir röportaj yapmıştım. Bulgaristan’da Jivkov’un faşist baskılarını (komünist lider. Komünizm bence en büyük faşizmdir, bu örnekten de anlaşılacağı gibi), sünnet olmayı yasakladığını, isimleri değiştirdiğini anlatıyordu. Kendisi de Kırcaali’denmiş. En çok da orada yaşanan dramı anlatıyordu. Zaten bir iki yıl içinde meşhur 89 Göçü gerçekleşti. (Besim Abiyi çok severim. Zarif samimi gösterişsiz adamdır. Zaman zaman görüşürüz.) Kırcaali böylece bizzat bir Kırcaalili tarafından gündemime girmiş oldu.
Senin Edirne Valisi Balkan Kültür sanat danışmanlığın var. O sürede Kırcaali’yle ilişkin nasıldı? Birlikte çalıştığımız ve Güneydoğu adına güzel işler yapığımız, on sekiz aylık GAP Kültür Birliği Danışmanlığımdan sonra, Edirne Valiliğine atanan Hasan Duruer dostum, 2012 Eylül ayında, yirmi iki ay sürecek, Balkan kültür sanat danışmanı olarak görevlendirdi beni. Hasan Bey ile birlikte bu sürede yine ülkemiz adına çok güzel hizmetlere imza atmak nasip oldu bana. Otuz yedi kez Balkanlar’a çıkmışım bu süreçte, düşünün. Bazen her sabah başka bir ülkede uyanıyordum. En çok Bulgaristan’a ağırlık verdik. Çok Türk ve çok ihtiyaç vardı çünkü. En başta da Kırcaali’ye. Her ay bir kere mutlaka Kırcaali’ye uğruyordum. Komşu kapısı yapmıştım. Zaman zaman Hasan Vali de katılıyordu. Çok sayıda kitap, dergi, etkinlik, tiyatro, imza günleri, kutlamalar… hatta halk oyunları kıyafeti desteği de verdik. (Az bile yaptık. Keşke daha çok yapabilseydik.) Hatta Hasan Vali, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun söz verdiği ama ihmal edilen Madan (Maden) Camii’nin 900 metrekare halılarını bile döşetmişti o günlerde, olayı duyar duymaz. Ve eklemişti, ‘Türk devleti söz verdi mi yerine getirir, gecikme için özür dileriz.’
Düzenlediğin Kırcaali Şiir Akşamı desem? 2012 Ekim ayı ortalarında bir gün Hasan Vali beni aradı. Kırcaali’den bir heyet geliyor, akşama hep beraber bir Meriç kıyısındaki öğretmenevinde bir yemek yiyelim mi? dedi. Memnuniyetle, dedim. Dört beş kişilik bir heyetti gelen. Yemekte ufak tefek bazı isteklerini ilettiler. Biri benim alanımla ilgiliydi. Kırcaali Kültür Derneği Başkanı Müzekki Ahmed, düzenlemeyi düşündüğü şiir akşamı için bizden Edirneli iki şair istiyordu. Restoranın bir köşesine geçtik. On beş yirmi dakika. On iki yıldır Sapanca Şiir Akşamlarında düzenleme kurulu üyesi olduğum için, konuyu iyi biliyordum. Müzekki Bey, iki şair kolay, gel seninle o tarihte Balkan Türk Şairleri Buluşması düzenleyelim, dedim. Yirmi beş gün vardı. Sekiz Balkan ülkesinden, ikişerden on altı şairi, 12 Kasım 2012 tarihinde Kırcaali’de buluşturduk. Salonu, balkonuyla, beş yüz kişilik sahne dopdolu, şahane bir akşamdı. Kırcaalili şairlerin yanı sıra Kosova’dan Canan Özer, Moldova’dan Güllü Karanfil, Yunanistan’dan Şefaat Ahmet, Makedonya’dan Sezen Seyfullah, Edirne’den şimdi Trakya Üniversitesi Rektörü, şair Mustafa Hatipler dostum da katılmıştı. Vali Hasan Duruer, Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Azis, Filibe Başkonsolosumuz şair Şener Cebeci de oradaydı. Şehir Tiyatrosu sahnesindeki o program, dediklerine göre, o tarihe kadar Kırcaali’deki en görkemli program olmuş. Gecenin sürprizi ise, yetiştirdiğim etkinlik kitabının, yirmi beş günde basılıp şiir akşamı başlarken dağıtılmasıydı. Benim enerjim ve tecrübem kadar, Hasan Vali’nin dirayeti ve kültür sanata değer vermesinin sonucuydu bu hediye.
Kırcaali sizin için kimler demek? Dernek Başkanı Müzekki Ahmed, şair-hikâyeci Şefika Refik, şairler Habibe Ahmedova, Kadriye Cesur, İsmet İsmail, ressam Kamber Kamber ağabeyim, Mestanlı İlahiyat Lisesi Müdürü Ahmed Bozov demek öncelikle. Başka da dostlarım var tabii ki.
Kırcaali portrelerine, sizin tabirinizle Malkoçoğlu Müzekki Ahmed ile başlayalım mı abi? Memnuniyetle. Kırcaali’de ilkini (sonra ikincisini Moldova Gagauz Yeri’nde, üçüncüsünü Kosova Prizren’de) düzenlediğimiz I. Balkan Türk Şairleri Buluşması çalışması sırasında bir şey dikkatimi çekti. Sessiz sedasız, her şeyi çok güzel organize eden bir gösterişsiz kahraman. Hemen her Türk gibi ortaca boylu, beyaz tenli, siyah saçlı, ela gözlü, kara kaşlı yiğit bir delikanlıdır Müzekki Ahmed. Müzekki, Arapçada zeki olan kişi, demek. Bizim Müzekki de öyle. Ülkedeki tek Türkçe gazete olan Kırcaali Haber’i de çıkarıyor senelerdir. Müthiş yetenekli bir organizatör. Çok severim. Çağdaş Malkoçoğlu’muz o bizim. Yok problem, der, çözer her şeyi.
Şefika Refik senin için neyi ifade ediyor Fahri abi? Haza şair. Haza hikâyeci. Haza kardeşim. Gara gaşlı gara gözlü orta boylu bir Türk kızı. Çok şair var Kırcaalili. Çoğu da iyi şairler. Bana sorarsanız, genç kuşağın en iyisi Şefika. Hikâyeleri de güçlü. Samimi. Derin. İçine içine çekiyor insanı. Neşeli, güler yüzlü, vefalı kızdır Şefika kardeşim. Asıl mesleği öğretmen. Oğluşunu büyütüyor şu sıralar. Bahtı açık olsun yeğenimizin. Nice şiir ve hikâye kitaplarına Şefika kardeşim, diyorum. Ayde kam. (Haydi bakalım, demek.)
Sırasıyla Kırcaali’deki üç şairi, Habibe Ahmedova, Kadriye Cesur ve İsmet İsmail’i sormak istiyorum sana ağabey? Bulgaristan Türklerinin en çok şair yetiştirdikleri şehir, Kırcaali. Şu anda en azından yaşayan on - on beş şairi vardır Kırcaali’nin. Sofya’da, Filibe’de, Varna’da, İstanbul’da, Bursa’da yaşayan Kırcaali kökenli şairler de var. Kırcaalili şairlerin içinde Rodopların çığlığı Habibe Ahmedova’nın, şair - çevirmen kardeşim, şimdilerde Filibe merkezli Nöbettepe Dergisini çıkartan Kadriye Cesur’un, ilçesi Karagözler’in sesini Türkçenin yaşandığı her yere duyuran İsmet İsmail’in yeri ayrıdır. Üçünü de beğenerek okuyor, takip ediyorum.
Kamber Kamber demek ne demek senin için? Ressam. Haza ressam. Güzel kalpli ressam. Üslubu tarzı olan ressam. Kamber Abinin resimlerini yüz metreden tanırım. Öylesine belirgin. Zaten siz de onu beş yüz kişi arasında görseniz, ressam bu, diye hemencecik tanırsınız. Öylesine tarz, özgün giyinir. Sakallıdır da. Ki Balkanlarda değil sakallı, bıyıklı Türk bile bulamazsınız normalde. Bu arada Edirne’deki bir resim sempozyumunda, Ortodoks Hristiyan bir Sırp ressamı, bir Cuma namazında Selimiye Camii’ne götürmüş, gerek akustik gerek musiki ve gerek mimari açıdan onda hayranlık uyandırmayı başarmış biridir.
Ahmed Bozov ve Mestanlı, abi? Bugün 28 vilayetli Bulgaristan’da Türkçe eğitim veren, - o da haftada sadece altı saat, - üç lise var, üçünün de türü aynı, İlahiyat Lisesi. Bizim İmam Hatip liseleri benzeri. Kuzeyde Rusçuk ve Şumnu İlahiyat Liseleri. Güneyde Kırcaali İlahiyat Lisesi. Bu üç lisenin de müdürleri Bulgaristan Türkü, müdür baş yardımcıları Türkiye’den gönderilen öğretmenler. Türkiye’nin desteğiyle eğitim veriyor bu okullar. Toplamda 100 kadar öğrencinin eğitim gördüğü Kırcaali Mestanlı İlahiyat Lisesi’nin müdürü Ahmed Bozov kardeşim. Uzun boylu, beyaz tenli, pehlivan edalı, altın kalpli bir Pomak delikanlısıdır bizim Ahmed. Başarılı da bir yöneticidir. Çok etkinlik düzenledik beraber. Selam olsun Ahmed kardeşime ve ailesine. Ve öğrencilerine.
Kırcaali’de başka dostların da vardır senin, tahminim abi?
Olmaz mı? Hangi birini sayayım: Eski Kırcaali Müftüsü Beyhan Mehmed’i çok severim. Yine Kırcaalili şair dostlarım Sabri Alagöz’ü, Durhan Ali’yi, Bayram Kuşku’yu çok severim. Şair Resmiye Mümin kardeşim kendini dine, tasavvufa adadı. Yirmili yaşların temsilcisi şair Aysun Ramadan da iyi şiirler yazıyor. Hepsinin yolları açık olsun.
Son olarak; Kırcaali Yedi Kızlar Camii’ni sormak istiyorum sana Fahri Abi? Kırcaali Kızılağaç ilçesi Nalbantlar Köyü’ndeki ahşap cami. Kırcaali’den güneye Rodoplar’a, Gümülcine’ye doğru gidilirken solda. Naim Süleymanoğlu’nun doğup büyüdüğü köyle de komşu. 1428 yılında, nişanlılarını askere gönderen, ancak savaşta şehit düşüp geriye gelmeyince, ortada kalakalan yedi kızın, çeyizlerini satarak yaptırttığı söylenir. Meşe ağacından yapılmadır. Sakarya Büyükesence Orhan Camii’ne ve Kaynarca Şeyhmuslihiddin Camii’ne çok benzemektedir. Ahşabın sıcaklığı, kokusu ve uhreviliği sizi alıp başka dünyalara götürür. Çok güzel bir camidir.
Kırcaali denilince aklımızda nasıl bir cümle kalmalı. Kırcaali’yi beş kelime ile nasıl hatırlamalıyız? Kırcaali Gazi. Arda Nehri. Bütün belediye başkanları Türk. Türkçe yazan çok sayıda şair. Yedikızlar Camii. Son sözüm: Bir cümleyle, Kırcaali Türk’tür, Türkçedir, Türkiye’yledir. Böyle biline.
Kırcaali şehrinin Haskovo’dan (Hasköy’den, kuzeyden) girişi. (Fotoğraf: Fahri Tuna)
Arda Nehri’nin güzelleştirdiği Kırcaali şehri.
Kırcaali’de düzenlenen I. Balkan Türk Şairleri Buluşması. 12 Kasım 2012. (Fahri Tuna Arşivi)
Balkan Türküsü Genel Yayın Yönetmeni Fahri Tuna, Kırcaalili şair dostlarıyla. 2013. (Fahri Tuna Arşivi)