SÖYLEŞİ: RUKİYE TÜREMEN

Vicdan öyle bir şeydir ki her insanın yaradılışında vardır. Ama bazıları sahip oldukları vicdanı göremez veya o vicdanının sesine sağırdırlar. Vicdanları yüksek sesle bağırsa bile duymazlar ya da duymak istemezler.

Gelin birlikte vicdanımıza dönelim bakalım bize ne fısıldıyor.

Evet sevgili okurlarım bu sefer makale ile değil, beni çok etkileyen bir kitabın yazarı ile röportaj gerçekleştirdim. O röportajla sizlerleyim.

Değerli okurlarım, bir kitap okudum o kitabı unutamıyorum unutmayacağım da çünkü o kitaptaki karakterlerin yaşadıklarını ben de yaşayabilirim. Yaşarken yollarımızda dikenler oluyor özellikle de bazı insanlar o dikeni bile isteye bizlere batırıyor. Gerek sözleriyle gerekse davranışlarıyla. Biz sağlığından yoksun bireylere ya susmak kalıyor ya fa bazı insanların ucu dikenli dilleriyle mücadele etmek zorunda kalıyoruz.

Röportaj konuğum “Mor Cennet Kanatsız Kuşlar” isimli kitabın yazarı, değerli engelli yazar arkadaşım, Ercan Mehmet Aksüt.

Rukiye Türeyen: Merhabalar Ercan Bey, öncelikle hoş geldiniz. Biz okurlarınıza kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Ercan Mehmet Aksüt: Tabii ki. Ben Ercan Mehmet AKSÜT. 1990 Trabzon doğumluyum. Beş kardeşin ikincisiyim. Geçirdiğim havale sonucu (serebral palsi) beyin felci geçirdim. 1998 yılında Trabzon’dan babamın işi nedeniyle Rize’ye taşındık. Şu an da Rize’de yaşıyorum. On yaşında koltuk değnekleriyle yürümeye başladım. Eğitim hayatım olmadığından evde tek başıma okuma yazmayı öğrendim. Okuma yazmayı öğrendikten sonra kendimi kitap okumaya verdim. 2020 yılında çeşitli antoloji projelerinde yer aldım. 2021 yılında, üç öykülü psikolojik gerilim türünde olan “Umutsuz Ruhlar Mezarlığı” adlı kitabımı çıkardım. İkinci kurgu türündeki romanım olan “Sandıktaki Sır” 2023 yılında, ardından 2024 yılında “Mor Cennet Kanatsız Kuşlar” isimli romanım yayımlandı. 2024 yılında “Yeni Yazar Dergisi” öykü yarışmasında ikinci oldum. 2024 yılında Mavi Kuş Medya’nın düzenlediği ödüllerde yılın en iyi roman çıkışı ödülüne layık görüldüm. Bu sıralarda çeşitli kitap fuarlarına katılım gösterdim.

Rukiye Türeyen: Şunu belirtmek isterim, kitabınız beni çok etkiledi. Nereden aklınıza geldi böylesine etkileyici bir kitabı kaleme almak? Tabii etkilenmek için kitabı anlayarak okumak lazım.

Ercan Mehmet Aksüt: “Mor Cennet Kanatsız Kuşlar” için konuşmam gerekirse evet, bu bir kurgu olarak görünse de içerisinde gerçekler barındırıyor. Bir dakikalık haber bültenlerinde “bakımevinde şiddet” olarak verilip geçiştirilen haberlerin anatomisini ben, 200 sayfaya sığdırmaya çalıştım. Ve yüzde ellisini anlattığımı düşünüyorum. ‘Kitabı anlayarak okumak lazım’ demişsiniz bu çok yerinde bir yorum çünkü ortada bir dert var, olanlar var, bu konuda devletimizin yaptırımı caydırıcı olmalı ve sıkı denetimden geçmeli. Her kolunu sallayan bakımevi, huzurevi veya kreş açamamalı. Bu kurumların işverenlerinden tutun da çalışanlarına kadar psikolojik testlerden geçirilmeli…

Rukiye Türeyen: Kitaptaki karakterlerin başına gelenler sizin başınıza gelseydi ne hissederdiniz?

Ercan Mehmet Aksüt: Yazarken her klavyeye dokunduğumda sorduğunuz soruyu düşündüm. “en olsaydım ne yapardım?” Ben haksızlığa tahammül etmeyen bir insanım. Karadeniz damarım attı mı hiçbir şey gözümde görünmez diye düşünüyorum. Biri de bir, bini de bir diyerek isyan çıkarabilirdim. Emre’yle Yavuz’un yaptığının daha fazlasını sonuna kadar yapardım...

Rukiye Türeyen: Herkesin annesi değerlidir, fakat biz engelli bireylerin anneleri daha da değerlidir. Çünkü bizlere bakıyorlar veya bakmayıp terk ediyorlar. Her sağlığından yoksun birey annesiz kaldığında kötü muameleye mi maruz kalmakta? Siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Ercan Mehmet Aksüt: Bazen annemiz veya aile bireylerimiz yanımızda olduğunda başkaları tarafından kötü muameleye maruz kalıyoruz. Bu biraz engel durumundan kaynaklanıyor. Kendine yetenler toplum tarafından yer sahibi oluyorken, kendine yetemeyenler ise onlara bakanların vicdanına kalıyor. İşin içine maddiyat da giriyor. Örneğin anne baba vefat ettikten sonra kardeşler engelli kardeşlerini paylaşamıyorlar. Bunun sebebi de devletimizin sunduğu imkanlardan faydalanmaktan geçiyor ve değer görmüyorlar. Bakımını üstlenenler sadece maddiyat için tahammül ediyorlar. Bu da engelli bireyler değersizleştiriyor. Devletimiz ‘sen engelli bireyine bak sana şu kadar da ücret’ derken aslında pranga altına alıyorlar. Bu da şunu gösteriyor Rukiye hanım, engelli bireylere her yer ‘Mor Cennet Bakımevi’ oluyor…

Rukiye Türeyen: Bakım evleri hakkında neler düşünüyorsunuz?

Ercan Mehmet Aksüt: Daha önce de söylediğim gibi sıkı denetimden geçmeli, hatta kamera sistemiyle gözetim altında olmalı.

Rukiye Türeyen: Kitap içeriği ile ilgili pek tüyo vermek istemiyorum fakat şunu sormadan da edemeyeceğim. Evlenmek üzere olan bir aile bireyi, sizi, gelin veya damat tarafının istemediğini söylese neler düşünür, neler yapardınız?

Ercan Mehmet Aksüt: Öyle bir sorunla karşılaşmadım ama öyle bir durum olsaydı kendi başımın çaresine bakardım. O biraz kişiden kişiye değişir. İstemeyen olabilir buna da saygı göstermek gerek. Mutluluklara gölge olmak yanlış. Şunu da gözlemledim, ailede engelli birey olunca aile ve akrabalar bu konu da hassas oluyorlar, bunu çok yaşadım…

Rukiye Türeyen: Son olarak okurlarımıza neler söylemek isterdiniz?

Ercan Mehmet Aksüt: Öncelikle size çok teşekkür ederim. Çok röportaj verdim fakat bu röportaj kadar lezzetli olmamıştı. Çünkü siz kitabı okumuşsunuz ve olaya vakıfsınız. Yani ne soracağınızı çok iyi biliyorsunuz. Son olarak bu kitap aslında ne kadar engelli hikayesi barındırsa da aslında topluma ayna tutuyor. Ben yazarım ve farklı konularda eserler üretmeye devam edeceğim. İnsanlar bu kitabı okusunlar ve tabulaşmış düşüncelerinin farkına varsınlar. Tekrar teşekkür ediyorum…

Röportaj Rukiye TÜREYEN