Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Adım Fahri Tuna. Biyografi ve portre yazarıyım. 1959 Sakarya doğumluyum. İTÜ SMF Endüstri mühendisliği bölümü mezunuyum. Kamuda, Kültür Müdürü (sekiz yıl), Kültür İşleri Dairesi Başkanı (beş yıl), Vali kültür sanat danışmanlığı (yaklaşık dört yıl), Irmak (132, aylık), Abbara (4 sayı, aylık), Balkan Türküsü (8 sayı, üç aylık) dergilerinin genel yayın yönetmenliği görevlerini üstlendim. Yayımlanmış on bir biyografi, beş portre kitabım bulunmakta. Kırk yıldır yazıyorum. Bugüne kadar 100’ü aşkın şehir, 300’ü aşkın insan portresi yazmış bulunmaktayım. On yedi yıldır, Edirne’den Van’a, İstanbul’dan Akhisar’a, Kocaeli’nden Bolu’ya… on iki şehirde seksen dört ayrı atölyede yazarlık dersleri verdim. Vermeye de devam etmekteyim.
Bir noktalama işareti olsaydınız hangisi olurdunuz?
Noktalı virgül. Kesinlikle noktalı virgül. Bir gün bir dergi daha çıkartırsam yahut bir internet sitem olursa, adı Noktalı Virgül olsun istiyorum. Hem devamlılığı / istikrarı verdiği hem de benim mizacımı tam yansıttığı için. Ben olsam olsam, noktalı virgül olurum.
Bir portre yazarında olması gereken en önemli özellik nedir?
Geniş bir edebi kültür. İyi bir gözlem. Özgün ve şiirsel bir anlatım. Edebi sanatları ustaca kullanış.
İlk portrenizi ne zaman ve kim için yazdınız?
Yayımlanan ilk portrem 1996 yılında, Ülke dergisinde, Cemil Meriç; Türk Düşüncesinin Everest’i’dir. Ama daha önce yazıp da çok sonra yayımlanan portre çalışmam ise M. Selahaddin Şimşek; Tek Kişilik Çoğunluk’tur.
Sizin portre yazılarınızı diğer yazılardan ayıran en önemli özellik nedir?
Bir yazar olarak kendi yazılarım üzerinde konuşmam yakışık almaz. Eleştirmenler, benim portrelerimde, sekiz ayrı özellik bulduklarını yazdılar: Samimi bir üslubu var. Yaşayan Türkçe ile yazıyor. Şiirselliği güçlü ve kısa cümleleri var. Edebî sanatları ustaca kullanıyor. İronik bir dile sahip. İki nokta üst üste ve noktalı virgülü zengin kullanıyor. Üçlemeleri ses kafiyeleri oluşturuyor. Başlıkları çok özgün.
En çok etkilendiğiniz portre yazarı kimdir, bu yazar sizi nasıl etkilemiştir?
Beni portre yazmaya, merhum ustam - özdeyiş yazarı M. Selahaddin Şimşek yöneltti. ‘Sende portre - biyografi yazarlığı yeteneği var’ diyerek. 30 yaşında yoktum daha. Ve Yusuf Ziya Ortaç’ın ‘Bir Varmış Bir Yokmuş - Portreler’ kitabını okuttu. Özetle, ben portreyi seçmedim, portre beni seçti. Üzerinden 35 yıldan fazla süre geçmiş… Ve tabii ki Cemal Süreya’nın ’99 Yüz’ kitabını çok severim. Bugün itibarıyla Türkiye’de on kadar portre yazarıyız. Bana sorarsanız, yaşayan en iyimiz Mehmet Aycı. Bazı çevreler beni de ilk beşte sayıyorlar. Netice itibarıyla, etkilendiğim yazarlar demeyeyim de, beğendiğim portre yazarları, - sırasıyla - Cemal Süreya, Mehmet Aycı ve Yusuf Ziya Ortaç’tır.
Kendi portrenizi yazacak olsanız ilk cümleniz ne olurdu?
Atom karınca (Demircan Dilek). Enerji küpü (Sadık Yalsızuçanlar). Enerjik Muhabbet(Abdullah Harmancı). Otuzdan fazla yazar da bir nevi benim portremi yazdılar. Mademki istediniz, ironik de bir cümle kurayım: Leylek kollu yazar. Notalı virgül kalem.
06.11.2023