Resûlullah -sallellahu aleyhi ve sellem-; “Ben senin kızgınlığını ve râzılığını hakikaten anlarım!” buyurdu. Hz. Âişe dedi ki, ben; “Bunu nasıl anlarsın, yâ Resûlallah?” dedim. Şöyle buyurdu: “Doğrusu sen razı olduğunda ‘Muhammed’in Rabbine andolsun ki, evet’ dersin. Kızgın olduğunda ‘İbrahim’in Rabbine andolsun ki, hayır’ dersin.” Hz. Âişe dedi ki; ben de; “Evet! Ama ben sadece ismini terk ederim!”
“Hz. Peygamber: ‘Mü’minin örneği yaprakları düşmeyen ve dağılmayan yeşil bir ağaç gibidir’ buyurdu. Orada bulunan topluluk: ‘O şu ağaçtır, o bu ağaçtır’ diyerek bazı ağaçların isimlerini saydılar. Ben de onun hurma ağacı olduğunu söylemek istedim. Ancak genç bir delikanlı olarak utandığım için söyleyemedim. Hz. Peygamber: “O, hurma ağacıdır” buyurdu.
Ebû Hureyre şöyle dedi: Ben Resûlullah’ı şöyle buyururken işittim: “Günahını açıklayanlar dışında ümmetimin hepsi kurtulmuştur. Şüphesiz bu utanmazlıklardan biri de kişinin geceleyin bir iş yapması, sonra, Allah kendisini gizlemiş olarak sabaha ulaştığında “Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım!” demesidir. Bu (yüzsüz), gecesini, Rabb’i kendisini gizlemiş olduğu bir halde geçirmişti. Ama Allah’ın kendisine örttüğü perdeyi açarak sabaha çıkıyor!”
Safvân b. Muhriz’den rivayet edilir ki, bir adam İbn Ömer’e; “Resûlullâh’ın “necvâ” hakkında nasıl buyurduğunu işittin?” diye sordu. O da şöyle dedi: (Resûlullah şöyle buyurmuştu): “Biriniz Rabb’ine yaklaşır, nihayet Rabb’i kanadını onun üzerine kor ve ona; ‘Sen şu şu işi yaptın mı?’ der. Kul da; “Evet!” der. Rabb’i ona tekrar; ‘Sen şu şu işi yaptın mı?’ der. O da; “Evet!” der. Böylece Allah ona yaptıklarını onaylatır. Sonra şöyle buyurur: “Ben dünyada senin üzerini örttüm. Bu gün de (dünyada yaptıklarını) sana bağışlıyorum!”
Ömer ibnu’l-Hattâb -Allah ondan razı olsun!-, Resûlullah’ın huzuruna girmek için izin istedi. Bu esnada yanında Kureyşli bazı kadınlar vardı, kadınlar ona bazı şeyler soruyor ve ondan çok talepte bulunuyorlardı. Bunu da sesleri Hz. Peygamber’in sesinden yüksek bir şekilde yapıyorlardı. Ömer izin isteyince bu kadınlar hemen perdenin arkasına koşuştular. Hz. Peygamber -, Ömer’in içeri girmesine izin verdi. Ömer, Hz. Peygamber gülüyorken içeri girdi. Bunun üzerine Ömer; “Allah seni hep sevinçli kılsın, ya Resûlallah! Anam babam sana kurban olsun, (bu gülüşünüzün hikmeti nedir?).” Şöyle buyurdu: “Yanımdaki şu kadınlara hayret ettim, senin sesini işitince hemen perde(nin arkasına) koşuştular!” O zaman Ömer; “Sen heybet duymalarına daha müstahaksın!” dedi. Ardından kadınlara doğru dönüp şöyle seslendi: “Nefislerinin düşmanları! Resûlullah’tan - heybet duymadığınız halde benden mi heybet duyuyorsunuz?” Bunun üzerine kadınlar; “Doğrusu sen Resûlullah’tan kaba ve katısın!” dediler. Rasûlullah Ömer’e; “İstediğini söyle, Hattâboğlu! Canım elinde olan zata yemin olsun ki, sen bir vadiye girmişken şeytan sana rastlasa mutlaka senin vadinden başka bir vadiye girer!” buyurdu.