Şu karşıki dağda kar var duman yok
Benim sevdiceğim de din var, iman yok
Vardım baktım nazlı yârim evde yok.
Hak olsun batıl olsun insanın inandığı ve uğrunda yaşadığı her “Değer” bir dindir. Günümüz dünyası Peygambersiz ve kitapsız dinlere inanma temayülündedir. Kendileri fark etsin etmesin, insanı ilahlaştırmakta, ideolojisini ise kitaplaştırmaktadır. Hatta hak din İslam’a inandığını söylerken onun ilkelerinin iptali için propaganda yapan, mahkemelere müracaat eden nice siyasi ve ideolojik görüşlere sahip nadanlar vardır.
Mekke-i Mükerrem’e de ki insanlar şirk ile Medine-i Münevvere de ki bazı kişiler ise nifakla yaşamışlardır. Bu gün toplumumuzda her iki sınıfı bulmak mümkündür. Yalanlarına Allah’ın şahit olduğu münafıklar, kelime-i şehadeti söylerken gönülleri inkâr ve yalanlar ile doluydu. Şirk ve nifak bilinmeden imanı korumak mümkün değildir. Toplumumuzun en büyük problemi tevhid esasına uygun “Dosdoğru dini” öğrenmemeleridir.
Bir türkü de ifade edildiği gibi, ortada ne din var, iman yok. Din adını alan söylemler gerçek anlamda din olsaydı, Kafirun suresinin sonunda “sizin dininiz size, benim dinim banadır” denmezdi. Din ve iman iddiası ciddi bir söylem ve eylemdir. Maalesef şeriatsız bir din arayanların imansız olduğunu Kur’an ilan etmektedir. “Yok, yok rabbine kasem ederim ki onlar aralarında çıkan çapraşık işlerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden nefislerinden hiç bir darlık duymaksızın tam bir teslimiyyetle teslim olmadıkça iyman etmiş olmazar” (Nisa, 65)
Bu meseleyi daha iyi anlamak için şu ayeti de düşünmek gerekir; Mü’min, 26; Firavun: "Beni bırakın da Musa'yı öldüreyim, o, Rabbine yalvaradursun. Onun, sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde bozgun çıkaracağından korkuyorum" dedi.
İBADETTE VE TRAFİK DE DAVAMLILIK ÖNEMLİDİR.
“Allah katında amellerin en makbulü az da olsa devam üzere yapılanıdır.”
Trafik kurallarına uymak dinin bir emridir. "İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez." (Lokman, 18). “Hem kibirli kibirli yürüme! Zira ne kadar kibirlenirsen kibirlen, ne yeri yarabilirsin, ne de dağların boyuna erişebilirsin. Böylesi davranışların hepsi kötü olup, Rabbinin nazarında hoş görülmeyen şeylerdir.” (İsra,).
“Rahman'ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atarsa "Selâmetle!" derler.” (Furkan,)
MADDE 74 - Sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik İşareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara durarak ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar."
Yukarı da ki hukuk düzenlemesi ile yayalara geçiş hakkı düzenlenmiştir. İlk gün yağmurlu olmasına rağmen her taraf da trafik polisleri öğretici olarak sözlü ve yazılı uyarılar yaptılar. O günden bu güne ise bu kuralla ilgili uyarı sanki unutuldu. Ülkemizin en büyük problemi, sürdürülebilirliğin olmamasıdır. Eğitim devamlılık ister. Biz de ise cezalar devamlılık arz etmektedir. Trafik kuralları da ibadet olduğuna göre, önce öğretmek, sonra uyarmak, en sonunda da ceza ilkesi gelmelidir. Yolun imam ve önderi olan trafik görevlilerini eğitici olarak görmek, makbuzlu olarak görmekten daha sevimlidir.