ELİ ÖPÜLESİ İHL ÖĞRETMENLERİ
17 ARALIK 1956:ADAPAZARI İMAM-HATİP LİSESİ AÇILIYOR
“Sakarya Vilayeti İmam – Hatip Lisesi Koruma ve Yaptırma Derneği”nin gayretleri ve halkın arzusuyla, İmam-Hatip Lisesi, Adapazarı Belediyesi’ne ait Hal binasının (bugünkü Katlı Pazaryeri) güneyine bakan üst kısmında, Fen İşleri Müdürlüğü ile Evlendirme Memurluğu olarak kullanılan yerde, 17 Aralık 1956 tarihinde öğretime açılmıştır. Çark Caddesindeki bugünkü binanın arsası, Adapazarı T.Z.D.K. Fabrikası tarafından bağışlanmış, 1958 yılında temel atılmış, 1961-62 öğretim yılından bu yana bu binada eğitim faaliyetleri sürdürülmüştür.
1961-66 arası “Adapazarı Lisesi” de bu binada eğitim görürken, okul bahçesine dernek tarafından 5 katlı yurt binası inşa edilerek yatılı öğrenci de kabul etmiştir. 1991 – 1992 Öğretim yılında bünyesinde Anadolu İmam – Hatip Lisesi de açılmış, “bayan öğrenciler” için dernek tarafından Şehir Stadyumu arkasında “ek bina” inşa edilmiş ve 1994 – 1995 Öğretim yılında hizmete girmiştir. 1980’lerde “Erkek, Kız, Anadolu” olmak üzere üç kategoride yıllık 6.000’i aşkın öğrenciye eğitim hizmeti veren okuldan, 65 yılda 7.533’ü normal imam hatipten, 2061’de Anadolu imam hatipten olmak üzere, toplamda yaklaşık 10.000 öğrenci mezun olmuş, bir o kadarı daq başlayıp bitirememiştir. Mezun öğrenciler arasında yüzlerce bilim adamı, milletvekili ve bürokrat, Türkiye Şampiyonu sporcular, iş adamları yetişmiştir. Bunların arasından ilk akla gelen bir kaç isim şunlardır: Nezir Aydın (milletvekili), Prof.Dr. Ali Erbaş (Diyanet İşleri Başkanı), Erol Aslan Cebeci (milletvekili), Abdurrahim Kuzu (Türkiye şampiyonu, Dünya 2. güreşçi), Mehmet Keleş (Türkiye şampiyonu güreşçi), Ali Altınsoy (Türkiye şampiyonu güreşçi), Rüştü Çilhoroz (Türkiye şampiyonu). Unutmadan; okulun imam yetiştirdiği de olmuştur.
ÖLÜMSÜZ TÜRK MİZAHI: ÖĞRETMEN LAKAPLARI
İtiraf edelim öğretmenlere lakap takmak Türk Milli Eğitiminin – belki de – tek değişmeyen olgusudur ve bu gelenek bugün de devam etmektedir. Eğitimde en iyi tartan kantar, şüphesiz öğrencinin kantarıdır; bir bakıma “amme vicdanını” temsil eden, bir yanıyla da “çağdaş hiciv” sanatını icra eden öğrenciler, taktığı lakaplarla da direkt karşı çıkamadıkları öğretmenlerinden, bir bakıma intikam da almaktadırlar.
1970’lerde “lakabı olmayan hoca” yok denecek kadar azdı; işin ilginci bunların çoğu da “haklı ve hak edilmiş” lakaplardı. Adapazarı Eğitim Tarihine bir belge bırakmak düşüncesiyle – ölenlere rahmet, yaşayanlara sağlıklı ve uzun ömürler dileyerek - “Eli Öpülesi Öğretmenlerimi”in meşhur lâkaplarını burada zikretmek istiyorum: Müdür Şener Şentürk’ün lâkabını duymadım, hep “müdür” olarak telaffuz edilirdi. Sapancalı Başmuavin Yüksel Yılmazer’in lakabı, Türk sinemasının o dönem popüler karakter oyuncularından birisine nazire “Danyal Topatan”dı.
ÖĞRENCİLERİN KORKULU RÜYASI: KARABULUT
Bizim Başmuavin dayakçı Mustafa Karabulut’a sadece “Karabulut” denilirdi. Bu sadece soyadından değil, hiç gülmeyen, yağmur bulutları gibi daima karanlık duran yüzünden ötürü verilmiş bir sıfattı. Mustafa Bey, sabah ezanıyla beraber “haydi aslanlarım, haydi kaplanlarım” nidalarıyla yurda dalıp 400 öğrenciyi “namaza kaldırır”, biraz geççe kalan “kıdemli öğrenciler”in popolarına sopayla girişirdi. Geçenlerde Mustafa Topkara’nın da “isim vermeden yazdığı” gibi, Karabulut’un gölgesi kahvehanelerden, sinemalardan ve sigara içenlere karşı “tuvaletlerden” hiç eksik olmaz, yakaladığını oracıkta pataklar; öğrenciler arasında “kasırga gibi” gibi dolaşırdı. “Korkunç adalet hastası” hocamız, Kur’an dersimize de gelir, “ders ziliyle sınıfa girdiği andan itibaren okulun en neşeli ve şakacı hoca”sına dönüşüverir, okunan bir ayetin mealine bir dalar, öyle nutuklar atardı ki, ders bitmesin isterdik.
“ÇATLAG SADETTİN”
Okulun en popüler – en sevilen öğretmeni Kur’an-Arapçacı Hâfız Sadettin Kolbasar’dı demek mümkündür. 1.55-60 boyuna rağmen “dev ve güçlü, bir o kadar da tatlı” bir sese sahip Sadettin Hocamız, Kur’an dersinde örnek olsun diye bir ayeti okuduğunda o koridordaki bütün odalardan rahatlıkla dinleyebilir; gür sesinin etkisiyle duvarlar titrerdi. Neden bilinmez, okulun en ağır başlı hocası Sadettin Kolbasar’ın lakabı “çatlag”tı. Bunun iki sebebi olabilirdi belki: 1. Güçlü sesiyle duvarları çatlattığından, 2. ‘Küllü hâfizun çatlakun ve patlakun’ (Bütün hafızlar çatlak patlaktır) sözünü sık sık gündeme getirmesinden. Allah bilir doğrusunu. Sadettin Kolbasar Hocamız o zamanlar “Bahar Yayınları”nın bizim okul temsilcisi gibi çalışır, bizlere hep kitap satardı. Belki üç beş kuruş para da kazanırdı ama evlerimizde kitaplık kurulmasında mutlaka olumlu katkıları olagelmiştir.
“KOF KEMAL”
Okulumuzun Edebiyat hocası Kemal Özdemir’di. “Gürcü” kökenli / şiveli Artvinli Kemal Hoca’nın en meşhur cümlesi “..k yeme oğlum malumat ver”di. Ortanın biraz üzerinde boylu, uzunca yüzlü, açık tenli, seyrelmiş saçlı bir Kafkas delikanlısıydı o zamanlar. Çok ağır ağır yürür ve ağır ağır konuşurdu (Mesut Yılmaz daha o zamanlar piyasaya çıkmadığından o akımın da öncüsüydü). Kemal Özdemir’in lakâbı “kof”tu. Doğrusu hep merak edersim; kof “içi boş demek” ya, Kemal Hoca boş birisi de değildi. Sonraları İsmail Abdullah büyüğümüzden öğrendim: Biz geldiğimizde yürürlükten kaldırılan Farsça dersini yıllarca veren Kemal Hoca, sınıfta sık sık “kof-ti” fiilini çektirdiğinden lakâbı “kof” kalmış... “Kof Kemal” hocamızın hepimize edebiyat zevki ve bilgisi aşıladığını da belirtelim. Yahya Kemal sevgisi mesela.
“TAVİL NUMAN”
2009 yılı 3 Haziran günü ötelere uğurladığımız – Allah mekânını cennet eylesin - Arapçacı Numan Yazıcı Hocamıza “tavil” lakabını ise Almanca - Arapça hocamız İhsan Uzungüngör hocamız takmıştı. 1.90 boyunda, incecik, sırım gibi bir delikanlıyken, bize “Arapça’ya” gelen Ağrılı Numan Yazıcı, aynı zamanda çok disiplinli ve notu kıt bir hocaydı. Numan Bey aynı zamanda okulun “en iyi örgütçü”, hepimizin “bilinçlenmesi”nde büyük payı olan hocamızdı; o dönem Havuzlu Çarşı’daki “İhvan (Kardeşler) Kitabevi”nin de sahibiydi. Necip Fazıl’ı, Cemil Meriç’i, Sezai Karakoç’u bizlerle tanıştırıp sevdiren hep Numan Hocadır.
“BOYUNBÜKEN ALİ”
Biz “parasız yatılı” öğrencilere Matematikçi Ali Gezici bakar; her derdimizle o ilgilenirdi; “dengeli bir disiplin” hastası olan ve hiç kimseye “en ufak iltimas geçmeyen” mizacıyla (meşhur Bekçi Murteza’nın adeta aramızdaki temsilcisiydi) dikkat çeken Balkan Muhaciri Ali Gezici’nin - öğünmek gibi olmasın - en iyi öğrencilerinden birisi de bendim; halen mühendis olmam da bunun bir başka göstergesi sanırım; hakkını da kolay kolay ödeyemem. Ali Hocamız yürürken veya ders anlatırken - neden bilinmez - sık sık boynunu büktüğü için öğrenciler arasında lakabı “Boyunbüken Ali”ydi. Bir de atletti, bizlere “var mısınız koşuya” diye meydan okurdu sık sık. O uzun mesafe koşucusuydu, bense 100 metreciydim; “100 metre çoluk çocuk işi maratona var mısın?” diye takılır bana hâlâ. Çok da hırslıydı Ali Hoca. Sanırım 65 yıllık okul tarihinin “en iyi matematikçisi” odur.
“ARSLANIM HALİL”
Ortaokul kısmına “fen bilgisi”ne giden Halil Çelik’in lakabı, önüne gelen hemen her öğrenciye “Arslanım” dediği için “Arslanım Halil”di. Ufak tefek boylu, yuvarlak yüzlü tombulca biriydi. İyi de bir “sosyalist” olduğu söylenirdi o zamanlar, fizikçi Fahrettin Kurt’la gezer dolaşırdı sık sık. Zannederim Balkan muhaciriydi. Sevimli bir tipti. Biz liseliler için o “alt kademe - ortaokul” öğretmeni olduğu için “zararsız ve tehlikesiz” görünür, pek ciddiye alınmazdı. O da zaten “etliye sütlüye” karışmaz, ortalıkta pek görünmezdi. Sonraları Ozanlar Lisesi’ne tayin oldu. İyi bir kültür-sanat izleyicisidir.
“EVLAT SEZAİ”
Kimyacımız Sezai Altun’du. Hemen her cümleye “evlat” diye başlamasından dolayı lakabı “Evlat Sezai”ydi.
Zannederim ki Pamukova’lıydı. Orta boylu, esmer, avurtları göçmüş - zayıf, uzunca bıyıksız yüzlü biriydi. Sık sık elinde sigarayla görünürdü. Doğrusunu söylemek icap ederse, “kimya”yı sevdirebildiği de söylenemezdi. Notu da kıttı üstelik; en büyük başarı “Evlat Sezai”den çakmamaktı, geçmişseniz problem yoktu. Yıllar sonra kendisiyle Edirne’de karşılaştık. Eşi ile beraber, tıp profesörü olan iki oğlundan olan torunlarına bakıyordu Elini öptüm. Halis muhlis bir insan olmuş. Eski günleri yad ettik.
“KEL HAYATİ – KIL VASIF”
Tarihe ilk sene - rahmetli- Hayati Eşme gelmişti. “İyi bir tarihçi” olan Hendekli Hayati Hoca, korkunç bir “saç” düşmanıydı; saçı biraz uzun birini gördü mü, “sözlüden sıfırı” yapıştırır, makası eline alıp öğrencinin başının tam ortasından “tren yolu açar”dı. Bazen saçı uzunca olanları “dersten çıkarıp berbere gönderir dönüşte de kontrol” ederdi. Kendisinin ise hiç saçı yoktu. Öğrenciler belki de onun “saç fobi”sinden intikam almak için olsa gerek ona “Kel Hayati” lâkabını takmışlardı. İkinci sene tarihe Vasıf Bey diye biri geldi; ani tepkileri olan, agresif bir yapıya sahip Vasıf Bey, ödev yapmayan veya derse çalışmamış birini, hele kopya çeken bir öğrenciyi yakaladığı zaman, hilafsız beş dakika döverdi. Benden bir sıra arkada oturan Hüseyin Düzcan ve Eyüp Şirin’le “sözlü kavgaları hatta dövüşleri” unutulur gibi değildir; her şeyden alınıp öğrencileri dövdüğü için “Kıl Vasıf” unvanını almıştı.
“SAATÇİ, KUŞBEYİNLİ, EŞEKOĞLUM, BUZDOLABI”
Kur’an derslerinin neredeyse tümünü öğrenci saatlerini tamir ederek geçirip harçlığını çıkaran Kemal Arif Veli’ye “Saatçi”, muhtemelen notu düşük öğrencilere hitabından dolayı Fizikçi Fahrettin Kurt’a “Kuşbeyinli”, müthiş ve sınırsız öğrenci döven Beden Eğitimci Recep Ali Küçük’e ağzından hiç düşürmediği kendi hitabıyla “Eşekoğlum”, yüzü hiç gülmeyen ve hep aynı donuk ifadeyle dolaşan Meslekçi Ahmet Yaşar İpek’e “Buzdolabı” denilirdi. Mezuniyetimin üzerinden 42 yıl geçtikten sonra Karasu Yenimahalle’de Recep Hoca’yla muhabbet ettik. Şen şakrak biriymiş aslında. (Bu arada ben ondan hiç dayak yememiştim.) ‘Hocam, lakanız Eşeğoğlum’du. Biliyor muydunuz?’ diye sordum. ‘Hayır’ dedi. ‘O zamanlar (1974-76) çok fena öğrenci döverdiniz. Artık pişman mısınız?’ diye sordum, ‘Hayır, haklıydım, şimdi olsa gene döverim’ diye cevapladı.
“PEHLİVAN, ESMER AY, KABADAYI, SARIKIZ”
Çok güzel Kur’an okuyan, güreşte Türkiye Şampiyonu olan Meslekçi Rüştü Çilhoroz’a “Pehlivan”, esmerce olmasından dolayı Meslekçi Zekeriya Kurt’a - o günlerin popüler şarkıcısından dolayı - “Esmeray”, filmlerdeki kabadayı tiplemesini hatırlatan salına salına yürüyüşü nedeniyle Meslekçi İsmail Püsküllü’ye “Kabadayı”, çok sevdiğimiz Biyoloji Hocamız Gülsen Sarıöz’ün lâkabı ise, soyadı ve saçlarının rengi nedeniyle “Sarıkız”dı. 6. Sınıfta Edebiyat dersimize gelen Göynüklü Mehmet Bozoğlu’na, ağzından hiç düşürmediği “olanak-olasılık-kanıt-yanıt” türü uydurukçalar nedeniyle “Olasılık Mehmet”, dersimize gelmese de lâkabı çok meşhur Kimyacı Bülent Gencer’e de “Parmaksız” denilirdi. Okulun çok sevilen öğretmenlerinden Meslekçi Sefer Özpilavcı’ya ise soyadından nazire “Pilavseven”, Meslekçi Şükrü Şükür’e ise onun meşhur tekerlemesinden ötürü “Kuş dala konmuş, konarsa konsun, bize ne” dediğinden “Kuş dala konmuş” veya soyadına kafiye “Şakır Şukur” denilirdi.
ELİ ÖPÜLESİ ÖĞRETMENLERİMİZ
Adapazarı İmam-Hatip Lisesi, 25.9.2020 tarihi itibarıyla, 65. Öğretim yılına başlamış bulunmaktadır. 40 bini aşkın mezunu olan okulda, her bir öğrencinin öğretmenleriyle ilgili yüzlerce anısı bulunmaktadır. Biz bu yazıda okulumuza büyük emeği geçmiş, bizleri yetiştirip topluma sunarken büyük emek vermiş öğretmenlerimizi, bir de mizahî yönden analım istedik. Onlar da Türk öğrenci mizahının “şaşmaz-torpil geçmez” kantarından nasiplerini almış oldular. Hoşgörülerine sığınarak, zaten binlerce öğrencinin bildiği ve bir araya geldiğinde tekrarladığı lâkaplar umarız onları üzmemiştir.
Hayati Eşme, Sadettin Kolbasar, Mustafa Karabulut, Numan Yazıcı gibi Rahmet-i Rahmana kavuşmuş öğretmenlerimize Allah’tan gani gani rahmet diliyor, hayatta olanların saygıyla ellerinden öpüyoruz.
Zira onlar “eli öpülesi” öğretmenlerimizdir.
ADAPAZARI İMAM-HATİP LİSESİ (1970’LER)
ÖĞRETMEN LÂKAPLARI
Öğretmenin adı soyadı: Görevi-branşı : Lâkabı :
1. Şener Şentürk Müdür - Matematikçi Müdür
2. Yüksel Yılmazer Başmuavin - Meslekçi Danyal Topatan
3. Mustafa Karabulut Başmuavin - Meslekçi Karabulut
4. Sadettin Kolbasar Müdür Yrd.- Meslekçi Çatlak
5. Tacettin Uzun Müdür Yrd. –Meslekçi Profesör
6. Ali Gezici Müdür Yrd. – Matematikçi Boyunbüken
7. Numan Yazıcı Müdür Yrd. –Meslekçi Tavil (uzun anlamında)
8. Kemal Arif Veli Meslekçi Saatçi
9. Kemal Özdemir Edebiyatçı Kof
10. Hayati Eşme Tarihçi Kel
11. Vasıf Gökpınar Tarihçi Kıl
12. Mehmet Bozoğlu Edebiyatçı Olasılık
13. Gülşen Sarıöz Biyolojici Sarıkız
14. Fahrettin Kurt Fizikçi Kuşbeyinli
15. Sezai Altun Kimyacı Evlat
16. Rüştü Çilhoroz Meslekçi Pehlivan
17. İsmail Püsküllü Meslekçi Kabadayı
18. Ahmet Yaşar İpek Meslekçi Buzdolabı
19. Şükrü Şükür Meslekçi Kuş dala konmuş-Şakır Şukur
20. Resul Arslan Tarihçi Koca Resul
21. Zekeriya Kurt Meslekçi Esmeray
22. Halil Çelik Fenci Arslanım
23. Recep Ali Küçük Beden Eğitimci Eşekoğlum
24. Sefer Özpilavcı Meslekçi Pilavseven
25. Burhanettin Altıntaş Meslekçi Samsuncu
26. Betül Önüçak Fransızcacı Sinir
FOTO 1: Adapazarı İmam-Hatip Öğretmenleri – 1970’ler.
Ön sıra soldan: Yaşar Şeftali, Şener Şentürk (Müdür), Milli Güvenlik Öğretmeni, Halil Çelik, Tacettin Uzun, Mehmet Bey,
Ali Gezici, Sezai Altun, Şemsettin Trabzon. Orta sıra soldan: Ahmet Fidan, Şükrü Şükür, Kemal Arif Veli, Hüseyin Avni Çelik, Sadettin Kolbasar, Kemal Özdemir, Ali Bilge Bayhan, Arka sıra soldan: Yüksel Yılmazağaç, Recep Ali Küçük, Fahrettin Kurt, Resul Arslan, Emrullah Dal, Hayati Eşme, Bülent Gencer. (Adapazarı İmam-Hatip Lisesi Arşivi)
Yusuf Bahri ULUSOY Şener ŞENTÜRK Yüksel YILMAZER Mustafa KARABULUT
Kurucu Müdür (1956-61) Okul Müdürü (1962-92) Başmuavin (1961-74) Başmuavin (1966-89)
“Kara Yusuf” “Müdür” “Danyal Topatan” “Karabulut”
Sadettin KOLBASAR Resul ARSLAN Fahrettin KURT Sezai ALTUN
Müdür Yrd. (1959-85) Tarihçi (1967-75) Fizikçi (1961-79) Kimyacı (1966-76)
“Çatlak” “Koca Resul” “Kuşbeyinli” “Evlat”
Hayati EŞME Kemal ÖZDEMİR Recep Ali KÜÇÜK Ali GEZİCİ
Tarihçi (1970-81) Edebiyatçı (1966-84) Beden Eğitimci (1971-75) Matematikçi (1970-80)
“Kel” “Kof” “Eşekoğlum” “Boyunbüken”
Halil ÇELİK Gülşen SARIÖZ Burhanettin ALTINTAŞ Numan YAZICI
Fenci (1970-75) Biyolojici (1971-97) Meslekçi (1968-76) Meslekçi (1974-94)
“Arslanım” “Sarıkız” “Samsuncu” “Tavil (Uzun)”
Sefer ÖZPİLAVCI Zekeriya KURT Mehmet BOZOĞLU Rüştü ÇİLHOROZ
Meslekçi (1973-96) Meslekçi (1967-91) Edebiyatçı (1972-77) Meslekçi (1974-97)
“Pilavseven” “Esmeray” “Olasılık” “Pehlivan”
Adapazarı İmam Hatip Lisesi’nin Son Üç Müdürü
Ziya Cevherli
Kadir Gezer
Mustafa Bulut