1. Keklikler? Dedem, torunlarını kekliğim diye sevdiği için Toka t/ Pazar / Erkilet’teki lakabımız.
2. Kekliğin Ahmet? Babama kekliğin Ahmet derler. Kekliklerin yaşayan en büyüğü.
3. Fatma Ana? Annem. İçimi en güzel onaranım. Okumaya onunla başladım. Yani hayata atılmaya. Babam fabrikanın kütüphanesinden kitaplar getirirdi. Ben de anneme okurdum. Radyo tiyatrosu gibi. Ahmet Günbay Yıldız, Kemalettin Tuğcu, Hekimoğlu İsmail, Raif Cilasun kitaplarını annemin sayesinde daha ilkokuldayken okumuş oldum. Yazdığım şiirleri ilk ona okurdum. 2018’de göçünü topladı, gitti. Hepimiz şimdi çok yarım. Annem de babamla aynı köyden. Elli yıl evli kaldılar. Babam şimdi annemden kalan hatıralardan kurduğu dünyasında yaşamaya devam ediyor.
4. Adapazarı? Benim şehrim. Adalıyım diyorum her zaman. Gururla ve özlemle. Dedem babama Adapazarı Şeker Fabrikası’nda iş buluyor. 70’li yılların başında oraya taşınıyoruz. Başka bir yere gitseydik bu kadar mutlu olur muydum, bilmiyorum ama ben bu şehirde çok mutlu oldum.
5. Şeker Mahallesi Turna Sokak? Çocukluğumun geçtiği yer. Tüm anılarımın bu sokağa aittir. İlk misketimi oynadığım, ilk uçurtmamı göğe saldığım mahalle. Turna Sokak’ın sonu çıkmazdı. Bizim sayardık her köşesini. Tâ ki çıkmaz sokağın sonuna ulaşana dek.
6. Şehit Abdullah Ömür İlkokulu? Evimize en yakın olduğu ve mahalledeki çocuklar oraya gittiği için kaydolduğum okul.
7. Mefharet Şişman? Üçüncü sınıfa kadar çok öğretmen değiştirdik. Hatta bir ara takip edemez olmuştuk. Ayda bir öğretmen değiştiği bile oluyordu. İlk öğretmenim Fahrettin Sakallıoğlu idi. 1. sınıfın sonunda emekli, sonra da bizim mahalleye muhtar oldu. 3. sınıftayken Mefharet Şişman öğretmenimiz oldu. O da kısa sürede gider sandık, gitmedi. İyi ki gitmemiş. Güzel şiir okuduğum için şiirleri ve okuma parçalarını hep bana okuturdu. Şiirlerle ve kitaplarla beni ilk tanıştıran kişidir öğretmenim.
8. Adapazarı İmam Hatip Ortaokulu? O zamanların fen lisesi ayarındaki okul. Çark Caddesi’nin sonundaydı. İlkokulda Sakaryaspor maçlarına gittikçe görüp de burada okumalıyım dediğim yer. Tam karşısında Vali Konağı. Öğrenciler sınavla alınıyordu. Binlerce öğrenciyle yarışıp girmiştim okula.
9. Rüştü Çilhoroz? İmam Hatibin en karizmatik, babacan, güreşte şampiyon ve bana kol kanat geren Tokatlı müdür yardımcısı. Herkesin çekinerek giderdi hocanın yanına. Ben babamın arkadaşı ve hemşerimiz diyerek selamımı çekinmeden verirdim. Nasıl gidiyor Tokatlı? derdi o da. Beni de bir ara güreş takımına aldı. Çok zayıftım. Bir iki elenseden sonra, Sen kitap okumaya devam et, diyerek beni kütüphane sorumlusu yapmıştı.
10. İhvan Kitabevi? Numan Yazıcı hocanın kitabevi. Okul ihtiyaçlarını aldığımız yer. İlk defa bir kitapçıyla tanıştığım mekân. İçerde Numan Hoca varsa hazır ol vaziyetinde girerdik içeri.
11.Fatih Endüstri Meslek Lisesi? Adapazarı sanayi şehri olduğu için meslek lisesine gitmek bir çocuk için kurtuluş olarak görülüyordu. Bu sebepten kendimi bu okulda bulmuştum. Hayatımda iyi ki dediğim şeylerden biridir bu okulda okumak. Dostum dediğim iki İbrahim’le bu okul sayesinde tanıştık. Şeker Mahalle’den Dağdibi’ne gitmek, oradan çarşıya kadar yürümek Adapazarı’nı hücrelerimde hissederek yaşamamı sağladı.
12. İsmail Yavuz? Lisedeki müdür yardımcım. Bize idarecilik değil ağabeylik yapmıştı. Ayağımızı kaymaktan kurtaran kişidir. Üzerimizde çok emeği vardı. Okulu aksatmıyorduk ama staja çok da gitmedik. Devamsızlık yapmak ayrı bir mutluluk veriyordu demek ki bize. Okuldan atılacaktık, müdür Kemal Bey’in elinden bizi İsmail Hoca kurtarmıştı.
13. İbrahim Özoğlu, İbrahim Güngöz? Lise yıllarımın dopdolu geçmesini sağlayan iki dostum. Kitaplar, Müslüm Gürses, okuldan kaçmak, sanayinin kokusunu içimize çekmek ve daha fazlası. Hiç kopmayan 35 yıllık bir dostluk. Dost kelimesinin benim için tanımı.
14. Sabri Ugan? Olay Gazetesi genç muhabirler arıyordu. İbrahim Özoğlu ile başvurduk. Yıl 1990. Zenith marka bir makinemiz vardı. Sabri Ugan gazetenin spor müdürü idi. Boynumuza taktık makinemizi, gazeteye şahit olduğumuz haberleri ve özellikle amatör maç haberleri yaptık.
15. Necati Mert? Dönem ödevi için Refik Halid Karay’ın bir romanı lâzımdı. 80’li yılların ortaları. Her yeri aradım, sonunda Gelişim Kitabevi’nde buldum. Burası Necati Mert’inmiş. Bunu yıllar sonra öğrendim. Aldığım kitabı ona da özetledim. Bana bir Sait Faik kitabı hediye etmişti. Bu bana hediye edilen ilk kitaptı. Yıllar sonra tanıştık Mert’le. Daha da pekişti muhabbetimiz.
16. Çark Caddesi? Çocukluk ve gençlik yıllarımda şehrin en canlı yüzüydü. Bugün de öyle ama depreme kadar şehrin kalbiydi. Bu caddede saatlerce turlamak bizim için büyük bir keyifti. Kundakçıoğlu Pasajı’nda kasetçilik yaptık bir süre. Cadde bizim tam anlamıyla mekânımız olmuştu.
17. Tozlu Kütüphanesi? Ödev yapmak, kaynak bulmak için Şeker Mahallesi’nden Tozlu’ya gelirdik. Yüzlerce ansiklopedi arasında döner dururduk. Kütüphaneye gitmek bizim için çarşıya çıkmaktı.
18. Orhan Cami? Buluşma ve Cuma namazı kılma mekânımız. Şeker Mahallesi ver Dağdibi minibüslerinin kalkış yeri buraydı. Caminin avlusunda saatlerce vakit geçirdiğimiz olurdu.
19. 54? Tüm telefon numaralarımın son iki hanesi. Daha da önemlisi beni çocukluğuma ve gençliğime bağlayan kutsal sayılar.
20. Sakaryaspor? Çocukluğumda maçlarını hiç kaçırmadığım, o yıllarda ilk 11’ini bir çırpıda saydığım efsane takım. Bugün de tuttuğum üç takımdan biri.
21. Islama köfte/ kabak tatlısı? Sakarya dendiğinde damağıma gelip konan unutulmaz iki tat.
22. Sait Faik? Aynı şehri paylaşıyor olmaktan mutluluk duyduğum ve öykü yazmaya başlamamı sağlayan bir isim. Necati Mert bana Son Kuşlar kitabını verince bir solukta okumuştum. Şiir ve denemelerimin yanına öyküyü de Sait Faik sayesinde koydum.
23. Osman Suroğlu? İlk defa tanıştığım bir dünya şampiyonu. Her çizgisi mesaj ve gizem dolu büyük usta.
24. Yılmaz Güney? Bu Yılmaz Güney Başka, diyerek yazdığım, her Cuma Yeni Camii’nin bahçesindeki çay ocağında hasbıhal etmekten büyük keyif aldığım şairimdi. Rahmet ve özlemle.
25. Sivas? Sakarya’dan sonra beni yeni bir ırmakla tanıştıran, üniversite yıllarımın şehri. İlk şiirim, ilk dergim. Dört yılımın geçtiği Sivas, benim bir parçam oldu.
26. Sitemkâr Şiir? Bir dergide yayınlanan ilk şiirim. 1995- Konya Çerağ dergisi.
27. Martı? Sivas’tan edebiyat dünyasına saldığımız ve içinde umudumuz, heyecanımız, gençliğimiz olan ilk dergim.
28. Polemik ve Yitik Düşler? İçimdeki dergi aşkının devamı olarak çıkardığım iki dergim. Polemik, Tokat’taki ilk yıllarımın bana bir armağanı. Yitik Düşler’i Martı ekibi ile çıkarmıştık.
29. Yeşilırmak ve Tokat? Öğretmenliğe başlamam ile döndüğümüz şehrim Tokat. Şiirime ilham olan Yeşilırmak. Ana-baba ocağım.
30. Tenhalayın Kalbimi? Değerli şair dostum M. Ali Köseoğlu’nun teşviki ve editörlüğü ile 2006’da çıkan ilk şiirim kitabım. İlk heyecan, ilk umut.
31. Çocuklar Çocukluğunu Bilsin? İçimdeki çocuk seslerini demet yaptığım ilk çocuk şiirleri kitabım.
32. Deneme Çekimi? İlk deneme kitabım. Şiirle beraber denemeler de yazıyordum. Kendimi şiir kadar yakın hissettiğim bir türdür deneme.
33. Şairin Aynası ve Tyb Ödülü? Şiirlerimin arka planını yazdığım ve TYB 2018 ödülü ile taçlanan deneme kitabım.
34. Yüzümün Haritası? 2023’te çıkan 15. kitabım. Yüzümdeki sevinçlerin ve hüzünlerin bir dökümü olan kitap.
35. “Dergi baba” sıfatınız? Dergileri kendine yoldaş bilmenin, dergi okumak ve dergilerde yazıyor olmanın tezahürü olan ve beni son derece mutlu eden sıfat.
36. Gazete yazarlığı? Milli Gazete’de, Tokat Gazetesi’nde, yine M. Ali Köseoğlu’nun teşviki ile Konya gazetelerinde devam eden, Milat ile nihayete eren bir serüven. Keyif alarak yazdım gazetelerde. Şimdi dergiler daha yoğun bir şekilde hayatımda yer tuttuğu için gazetelerde yazmaya ara verdim. Tekrar başlar mıyım yazmaya, nasip…
37. Edebiyat öğretmenliği / Türkçe öğretmenliği / Yazarlık? Edebiyat öğretmeni olarak göreve başladım. 2006’da Türkçe öğretmenliğine geçtim. Bu meslek, yazarlığımı besliyor. Yazarlığım da mesleğime güç katıyor. Çünkü elinizde o kadar canlı kaynak var ki.
38. Ali Bal? Dost. Uzun yıllara sığınan bir yol arkadaşlığı. Şiir, edebiyat, programlar, projeler, uzun yollar. Adımızın birlikte anılması beni her zaman mutlu ediyor.
39. Berkay ve Rümeysa? İki nadide çiçeğim. Rümeysa ile kız babası olmanın mutluluğunu sonuna kadar yaşarken Berkay ile şiirler, programlar, gezdiğimiz şehirler ve bitmek bilmez sevdamız Galatasaray.
40. Günümüz Adapazarı / Fahri Tuna? Deprem çok şeyi değiştirdi. Şehrin yeri bile değişti. Yeni şehirler doğdu Adapazarı’nın içinden ama beni bu şehre bağlayan çocukluğum, gençliğim ve iki kız kardeşim var. Bir ayağım hep bu şehirde olacak. Bir de elbette Fahri Tuna. Bu şehri her defasında ilk kez geziyormuşuz gibi bana coşkuyla anlatan, edebiyat, dostluk, ağabey duygularını sonuna kadar hissettiren Galatasaraylı olmasından da büyük bir mutluluk duyduğum ağabeyim.