Memleket... Bir kelimeden fazlası. Toprağın, kokunun, sesin, rüzgârın, çocukluğunun, geçmişinin adı.
“Memleketim, memleketim...” diye başlayınca bir cümleye, insanın içinde bir şeyler kıpırdar.
Ne kadar uzak olursa olsun, ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, bir çağrıdır bu kelime.
Seni sen yapan yere, seni büyüten topraklara.
Benim memleketim, sabahları horoz sesleriyle uyanılan, akşamları komşu balkonundan gelen çay davetiyle iç ısıtan, sokaklarında çocuk seslerinin yankılandığı bir yerdir.
Belki büyük şehirlerin ihtişamı yoktur, belki yüksek binalar süslemez ufkunu...
Ama samimiyet vardır, sadelik vardır. Ve en önemlisi; Aidiyet vardır.
Memleket dediğin yer, doğduğun yerden ibaret değildir belki.
Ama içinde kök saldığın, gölgesinde serinlediğin bir çınar gibidir.
Hayatın hızla aktığı, şehirlerin birbirine benzediği bu çağda, memleket; yavaşlamayı, durmayı ve hatırlamayı öğretir.
Nereden geldiğini, kim olduğunu, neye değer verdiğini...
Ve ne zaman yüreğimiz daralsa, bir dert içimize çöreklense, gözlerimiz hep o tanıdık sokakları, o bildik yüzleri arar.
Çünkü biliriz ki memleket, yalnızca bir coğrafya değil; bir duygudur, bir hafızadır, bir özlemdir.
“Memleketim” derken insan, yalnızca bir şehri, bir kasabayı, bir köyü değil; annesini, babasını, ilk öğretmenini, ilkokul bahçesini, bayram sabahlarını, mezarlıkta dua edilen atalarını da anar.
O yüzden bu kelime, basit bir aidiyet değil, derin bir bağdır.
Bugün dünyanın dört bir yanına dağılmış milyonlarca insanın dilinde aynı kelime; “Memleketim.”
Belki dönemez, belki gidemez...
Ama yüreğinde her zaman bir yer ayırır ona.
Çünkü bilir; İnsan, ancak memleketini unuttuğunda tamamen kaybolur.
O yüzden diyorum ki, memleketin kıymetini bilen, kendini bilen insandır. Ve memleketine sahip çıkan, geçmişine ve geleceğine sahip çıkar.
Memleketim… Gönlümün baş köşesindesin.
Hep özlediğim, özlem duyduğum çocukluğumdur.
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
“ Yaşadığımız Yeri Memleket Yaptığımızda”