Yanlış bir batında dünyaya gelmişiz vesselam.
Düşünsenize her ne yapmaya niyetlenseniz hemen birileri çıkıp “icat çıkarma”
Deyip var olan azmi, şevki bir anda tarumar etmiş, bir anda keyiflimizin kaçıverdiği olaylar sayısızdır.
Hal böyle olunca bizim kuşak, pek de başarılar ve icatlarıyla övünemez haldedir.
Bunun kabahatlisi biz değiliz, belki de bizi yetiştirenlerde değildir.
Emin olduğum mesele;
Maarif sistemimizin, bizleri icat çıkarmaya yönlendirecek şekilde olmayışı, o dönem ülke siyasetinin, teknolojik gelişmelere ve sanayii teşvik etmesinden ziyade Amerikan Marşal yardımlarıyla dışa bağımlı olmamız, ülkemizin sanayii yönünden gelişmesinin önündeki en büyük engeldi.
Her türlü sanayi ihtiyaçlarında dışa bağımlı hale getirilen ülke, bu duruma alıştırılmış ebeveynler, belki de işin kolaycılığına kaçmış olmak herkesin işine gelir hal alması.
Bizim kuşağın hiçbir şey icat edememesine sebep olmuştur.
Düşünsenize, ne ARGE desteği, ne teşvik, nede özendirici bir söylem.
Klişeleşmiş tek söylem ’’icat çıkarma’’..!
Pekâlâ, çıkarmıyoruz, rahat edin. İcat çıkarmadık da ne oldu?
Anıtkabir’in bayrak direğinin ipini bile üretemeyen bir ülke durumuna geldik.
Sanırım bu düzeni kuranlar, ortaya çıkan eserden mutlu olmuşlardır.
Merhum Menderes’in azmi, sonrasındaki hükümetlerin gayretleriyle ufak ufak başlayan sanayi girişimlerimiz,
Merhum Turgut Özal’ın ihracat hamlesiyle, üzerine ehemmiyet gösterilmesi gereken durum olarak karşımıza çıktı.
Ecnebi paralarının ülkeye girişiyle dış ticareti keşfeden Türk sanayicisi bu alana yatırım yapmaya, yeni fabrikalar kurmaya, fabrika kuran fabrikalar kurmaya başladılar.
Türk sanayisinin geçiş yaptığı yeni konsept, hiç de alışık olmadığımız bir disiplini bizlere öğretmeye başladı.
Bu disiplinin oluşmasında merhum Erbakan hocanın emekleri yadsınmaz, kendisini rahmet ve özlemle yâd ediyorum.
Merhum hoca, ağır sanayi hamlesi dedikçe kendisiyle dalga geçme cihetinde olanların bu gün yüzünün morarmasını da biliyoruz.
Merhum hoca Türk sanayisinin gelişmesine, üretmesine ömrünü adadı.
Her ne kadar, siyasetle ömrünü bitirdiyse de, bu gün ki; Türk sanayisinin başarısında unutulmaz desteği aşikârdır.
Merhum Erbakan hocanın öğrencisi,
Saygı değer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk sanayisini şahlandırması, dışa bağımlılığımızın yüzde seksenler oranına gerilemesine vesile oldu.
Diğer öğrencisi; merhum Özdemir Bayraktar Dünya hava araçlarında Türk kavramına geçişin başarılı mimarı oldu.
Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen tüm ürünlerin tasarımlarını çizen Özdemir Bayraktar, Bayraktar TB2 ve Bayraktar AKINCI TİHA’ya karakterini veren özgün tasarımların da sahibidir.
Hayatı boyunca sahip olduğu mühendislik yeteneğini her zaman güncel teknolojilerle harmanladı.
Özdemir Bayraktar, Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen Bayraktar TB2 SİHA’ların Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtulmasına sunduğu katkı nedeniyle 2021’de Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından Karabağ Nişanı’na layık görüldü.
Bu ne demek oluyor?
Fırsat ve imkan verildiğinde bir Türk’ün neler başarabileceğinin, Dünya havacılık sanayiinde neleri değiştirebileceğinin bariz ispatı oluyor.
Ülke gençlerine yeterince güvenmeliyiz..!
Çünkü, güvenip inandığımızda en bariz sonuç Baykar olarak karşımıza çıkmakta.
Ne kadar gururlansak azdır.
Mevcut hükümet, özellikle 2011 yılından sonra icat çıkarmak isteyen tüm girişimcilerin önünü açtı, yetmedi her türlü devlet desteğini emirlerine amade kıldı.
Bu gün, sanayide dışa bağımlılığımızın ciddi oranda kalkmasının müsebbibi eminim ki bu iktidar ve Sayın Cumhurbaşkanımızdır.
Sanayinin önünde kalan en ciddi engel,
Ara eleman yetiştirmenin önünün açılmasıdır.
Bu da, maarif sistemimizdeki gereksizliğin ortadan kalkmasıyla mümkün olacaktır.
Bahse konu gereksizliğe gelince;
Eski sistem, ortaokuldan sonra mecbur tutulan lise öğreniminin kaldırılmasıdır.
Artık biliyoruz ki;
Lise öğrenimini bitirmiş bir çocuğa ustalık, kalifiye eleman yetiştirilmesi çok zor, öğretilemiyor.
Bu olumsuz durum,
Sanayimizde kalifiye eleman açığına sebep olmaktadır.
Ülke gençlerinin hepsi, lise, üniversite mezunu olacak diye bir mecburiyet yoktur. Almanların sistemini uygulasak, yani ilkokuldan itibaren çocuğun hangi alanda becerisi varsa o alana yönlendirerek, hem çocuğun geleceğini sağlıklı inşa etmiş, hem de ülke sanayisinin sekteye uğramasının önünü açmış oluruz.
Özetle, gençlerimize her zamankinden daha çok inanmalı ve güvenmeliyiz.
İcat çıkaran abilerinin rol modelliğinde, gençlerimize her alanda destek olmalıyız.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye 100 yılı derken sanırım bizim geçlerimizi ve gelecek olan uzak görüşü işaret etti.
Her Türk gencinin bu ulvi söyleme borcu var..!
Her gencimize bu hükümetinde ihtiyacı var..!
Sonuçta, her ikisine bu ülkenin ihtiyacı var..!
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
’’Gençlerimizi Dünya’nın harikası yetiştirdiğimizde.’’