Toplumlar zamanla değişir, dönüşür. Kimi zaman ileriye, kimi zaman geriye giderler.

Bugün dönüp baktığımızda, sokakta yürürken gördüğümüz yüzlerde yorgunluk, haberleri izlerken içimize çöken umutsuzluk ve sosyal medyada giderek artan kutuplaşma hepimize şu soruyu sorduruyor,

Bu toplum nasıl düzelir?

İlk adım, bireyde başlar.

Toplum bir bireyler toplamıdır ve her değişim önce insanın kendinde başlar.

Dürüstlük, empati, saygı, adalet gibi değerleri sadece başkalarından beklemekle yetinirsek hiçbir yere varamayız.

Herkes kendi evinin önünü süpürmeye başlasa, şehir tertemiz olur derler ya, işte mesele tam da budur.

Kendimize dönüp şu soruyu sormalıyız: “Ben iyi bir insan mıyım?”

Eğer cevabımız evetse, etrafımıza daha fazla ışık yayarız.

Değilse, önce içimizdeki karanlıkla yüzleşmemiz gerekir.

İkinci adım, ailede şekillenir.

Aile, bir çocuğun dünyayı tanıdığı ilk yerdir.

Sevgiyle büyütülen, dinlenen, özgürce soru sorabilen bir çocuk, geleceğin vicdanlı bireyidir.

Aileler, sadece maddi değil, manevi olarak da çocuklarını beslemelidir. Çünkü değerler evde öğrenilir, okulda pekişir, sokakta sınanır.

Üçüncü adım, eğitimdir. Eğitim sadece diploma almak değil, düşünmeyi, sorgulamayı, farklı fikirlere saygı duymayı öğrenmektir.

Bugün eğitim sistemimiz sadece sınavlara hazırlayan değil, hayata hazırlayan bir yapıya bürünmelidir.

Ezberden çok anlayarak, korkudan çok sevgiyle öğreten bir sistem kurulmalıdır.

Öğretmenler toplumun en kıymetli mihenk taşlarıdır. Onlara gereken değer verildiğinde, geleceğimiz daha sağlam olur.

Dördüncü adım, adalettir.

Bir toplumun vicdanı, adalet sisteminde saklıdır.

Hukuk herkese eşit uygulandığında, zenginle fakir aynı şekilde yargılandığında, insanların devlete olan güveni artar.

Adaletin olmadığı yerde düzen de uzun süre var olamaz.

Güven sarsıldıkça insanlar bireyselleşir, toplumsal bağlar kopar.

Son olarak, vicdanlı bir yönetime ihtiyaç duyarız.

Halkın derdini bilen, onlarla aynı sofraya oturabilen, hesap verebilir, şeffaf bir anlayış toplumun sarsılan inancını yeniden yeşertebilir.

Liderlik, sadece yönetmek değil; ilham vermek, umut aşılamak ve örnek olmaktır.

Toplumun düzelmesi mucize değildir. Bu bir süreçtir, emek ister.

Ancak her birimiz bu değişime inanır ve küçük adımlar atarsak, büyük dönüşümler mümkündür. Toplum, biziz. Ve biz değişirsek, her şey değişir.

Bir dostumun dediği gibi “ inan ve başar”

Bugün her şeyden çok inanmaya ve ümit var olmaya ihtiyacımız olduğu günlerden geçiyoruz.

Daha yaşanası  bir ülke için, barış için, kardeşlik için var olsun Türkiyem!..

Selam ve Dua İle…

Ne Zaman İnsan Oluruz?

“Irk ve din temelli söylemlerle sohbete başlamadığımızda.”