Başarıyı İnşa Eden İki Temel Taş

Lütfen ön yargılarımızı, kabullenilmiş çaresizliklerimizi bir kenara bırakalım,

Ve soralım, Bize ne ara bu kadar ayrışan ve bölünen olduk böyle..!

Bir gurup, bir okul, bir cemaat mensubu olmak bizi bir birimizden üstün kılar mı?

Hele devlet işlerinde?

Elbette as olan, bu kapitaliz sistemde liyakatın üstünlüğü olmalıyken,

Reelde işler nasıl yürüyor?

Bizde ise, cemaat birlikteliği, hemşericilik, aynı okul mezunu olmak, makama atanmada temel etken halini aldı.

Toplumları ileriye taşıyan, kurumları güçlendiren ve bireyleri başarıya ulaştıran iki temel ilke vardır;

liyakat ve sadakat. 

Ancak bu iki kavram bazen birbirine rakipmiş gibi gösterilir. 

Oysa gerçekte, doğru dengede bir araya geldiklerinde güçlü bir sistemin temelini oluştururlar.

Liyakat; Hak Edenin Hakkını Alması

Liyakat, bir kişinin yetenekleri, bilgisi ve tecrübesi doğrultusunda bir konuma gelmesini ifade eder. 

Adaletin ve verimliliğin temel taşıdır. Liyakat sisteminin hâkim olduğu bir yerde insanlar, hak ettikleri yerlere gelir ve toplum da bundan fayda sağlar. 

Bir doktorun bilgisiz, bir mühendisin deneyimsiz, bir liderin yeteneksiz olduğu bir düzenin sürdürülebilir olması beklenemez.

Liyakat; eğitim, deneyim ve çalışkanlığın ödüllendirildiği bir sistemin adıdır. 

Bu sistemde kişiler, bireysel çıkarları veya ilişkileriyle değil, yetkinlikleriyle yükselirler. 

Bir toplumda liyakat yoksa, gelişim yerini duraksamaya, güven yerini kayırmacılığa, motivasyon yerini yılgınlığa bırakır.

Sadakat; Bağlılık ve Güvenin Teminatı

Sadakat ise kişinin çalıştığı kuruma, inandığı değerlere veya liderine olan bağlılığıdır. 

Fakat sadakat, körü körüne biat anlamına gelmez; esasen bir dava, bir kurum veya bir ilke uğruna fedakârlık yapmayı gerektirir. 

Gerçek sadakat, menfaat temelli değil, samimiyet temellidir.

Bir iş yerinde çalışanlar yöneticilerine ve şirketin misyonuna sadık olmadığında, ortak bir hedef doğrultusunda ilerlemek zorlaşır. 

Aynı şekilde, bir ülkeyi yönetenler liyakatten kopmadan ama birlikte çalıştığı insanlara güven duyarak hareket ettiğinde, ortaya başarılı bir yönetim modeli çıkar.

Denge Kurulmazsa Ne Olur?

Eğer yalnızca liyakat esas alınır, ancak sadakat göz ardı edilirse, kişiler kısa vadede başarı elde etse de uzun vadede ortak bir amaç etrafında birleşmekte zorlanırlar. 

Bu durumda bireysel başarılar olabilir, ancak toplumsal birliktelik zayıflar.

Öte yandan, sadece sadakate dayalı bir sistem kurulduğunda ise liyakat geri plana atılır, ehil olmayan kişiler önemli pozisyonlara getirilir ve sistem verimsiz hâle gelir. 

Ne yazık ki bu tür düzenler, uzun vadede hem bireylere hem de toplumlara zarar verir.

Liyakat ve Sadakatin Birlikteliği;

Başarılı bir toplum, hem liyakati hem de sadakati dengeli bir şekilde gözeterek hareket eder. 

Ehil olanların önünün açıldığı, ancak aynı zamanda ortak değerlere bağlı bireylerin bir araya geldiği bir sistem inşa edilmelidir.

Unutulmamalıdır ki, liyakat olmadan sadakat kör bir bağlılık, sadakat olmadan liyakat ise yalnızca bireysel kazanımlardan ibarettir. 

Gerçek başarı, bu iki değerin sağlıklı bir sentezini oluşturabilmekte yatar.

Ülkemizde herne kadar işler şirazesinden çıkmış gibi gözüksede, eminim ki;

Dere akıp yolunu bulacak güç ve geçmişe sahiptir.

Ümitsiz olmamak gerekir..!

Zaman aralıklarla bu tip buhranları yaşayan ülkemiz, herdem doğru yolu bulmuş, muktedir olmuştur …

Selam ve Dua İle

Ne Zaman İnsan Oluruz

“ Hak Edenin Hakkını Verdiğimizde”