Bu konuyla alakalı benzer makaleleri üç sene önce iki defa yazmıştım.

Bu günlerde gelişen siyasi durumlar konuyu ve tarihi süreci tekrar dile getirmeye sebep olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde gerçekleştirilen reformlardan biri olan Soyadı Kanunu (1934), bireylerin geleneksel kimliklerinden uzaklaşmasına ve yeni kimliklerle toplum içinde yer edinmesine olanak sağlamıştır.

Bu süreçten en fazla etkilenen gruplardan biri de geçmişte Osmanlı toplumunda "dönme" olarak bilinen topluluklardı.

Başlangıçta gizlilik içinde yaşayan bu gruplar, soyadı kanununun getirdiği fırsatlarla kendilerini topluma daha kolay entegre etme imkânı bulmuş, zamanla Türk ve Müslüman kimliği altında asimile olmuşlardır.

Lakin; zaman içerisinde bu durumu, bir çoğu ülkenin gelişmesine engel olacak bir üstünlük olarak kullanmaya başlamışlardır.

Dönmeler Kimdir?

Dönmeler, tarihsel olarak Osmanlı İmparatorluğu’nda özellikle Selanik bölgesinde yaşayan, Sabatay Sevi’nin (1626-1676) öğretilerini benimseyerek İslam'a geçmiş gibi görünen ancak gizli Yahudi inançlarını sürdüren bir topluluk olarak bilinmektedir.

Osmanlı döneminde çeşitli devlet kademelerinde görev almış, ticaret ve finans alanında güçlü konumlara gelmişlerdir.

Ancak bu grup, zamanla Osmanlı toplumu içinde farklı bir kimlik olarak algılanmış ve "gizli Yahudiler" oldukları yönünde tartışmalara neden olmuştur.

Soyadı Kanunu’nun Sağladığı Fırsatlar

1934 yılında yürürlüğe giren Soyadı Kanunu, her vatandaşın bir soyadı taşımasını zorunlu hale getirmiştir.

Bu süreçte, dönmeler de toplum içinde daha fazla görünmez olabilmek için Türk ve Müslüman kimliğini vurgulayan soyadları tercih etmişlerdir.

Önceden isimleriyle veya lakaplarıyla bilinen bu topluluk, yeni soyadlarıyla Osmanlı’daki geçmişlerini silmiş ve kendilerini tam anlamıyla yeni bir kimlikle inşa etme fırsatı bulmuştur.

Yeni Kimlik ve Topluma Entegrasyon

Soyadı değişikliği ile birlikte dönmeler, daha önceki kimliklerini tamamen terk etmiş gibi görünerek Müslüman toplumu içinde kabul görmeye çalıştılar.

Osmanlı’da belirli alanlarda başarılı olan bu topluluk, soyadı kanunuyla Cumhuriyet döneminde de özellikle bürokrasi, akademi, ticaret ve medya gibi alanlarda etkili oldu.

Yeni soyadları, geçmişlerini gizleme konusunda önemli bir araç haline geldi.

Toplumsal Tepkiler ve Kuşkular

Soyadı Kanunu’nun ardından dönmelerin yeni kimliklerle toplum içinde erimesi, zamanla çeşitli tartışmalara yol açtı. Bazı kesimler, dönmelerin devletin üst kademelerine sızdığını ve kritik noktalarda etkili roller üstlendiklerini öne sürdü.

Gerekçe olarak, bu yetkililer Türk islam gelenekleriyle örtüşmeyen, dikteler, tavırlar sergilemeleri.

Türk halkın bu durumdan ciddiyetle rahatsız olmaları gösterilebilir.

Bu iddialar, özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren çeşitli siyasi ve toplumsal tartışmalara neden olmuştur.

Kültürel ve Dini Kimliğin Değişimi

Zamanla dönmelerin büyük bir kısmı, gerçekten de Müslüman ve Türk kültürü içinde asimile oldu.

Bazıları, geçmişlerine dair bilgileri tamamen reddederken, bazı aileler ise kendi içlerinde eski geleneklerini sürdürmeye devam etti.

Bu süreç, dini ve kültürel kimliğin dönüşümünün nasıl gerçekleştiğini gösteren ilginç bir örnek oluşturmuştur.

Soyadı Kanunu, Türkiye’de bireylerin kimliklerini yeniden şekillendirmeleri için önemli bir fırsat sunmuş, dönmeler gibi grupların topluma daha fazla entegre olmasını sağlamıştır.

Ancak bu entegrasyon, zaman içinde tarihsel geçmişin silinmesine ve kimliklerin dönüşmesine yol açmıştır.

Entegrasyon onlar için ala, ülke için yıkım çalışanı olarak algılanmaktadır.

Bu durum, hem asimilasyonun hem de kimlik inşasının devlet eliyle nasıl şekillendirildiğini gösteren önemli bir tarihi örnektir.

Bu ikircikli durum o insanların çift ruh  çıkmazına, Devlet içinse telafisi olmayan hainliğe sebep gösterilebilir.

Ülke gerçekleri açısından ise ciddi travmalara ve ihanetlere zemin hazırladığı aşikardır.

Devletimiz bu yanlış uygulamaya bir an önce  son vermelidir.

Aksi taktirde orta ve uzun vadede bir çok alanda sıkıntı yaşayacağımız kesindir.

Selam ve Dua İle

Ne Zaman İnsan Oluruz

“Gerçeklerle Yüzleşmekten Korkmadığımızda”