'Yazmasam deli olacaktım' (Sait Faik)
Yazmak, yazılı konuşmak, yazıyla konuşmak, yazıdan konuşmaktır.
Ben de varım bu dünyada demenin öteki adıdır yazmak. Varoluş nedenimizi, varoluş öykümüzü, varoluş felsefemizi ortaya koymaktır.
Yazmak not düşmektir. Not düşülmektir.
İçini dökmesidir insanın. İçine yönelmesi, içinde derinleşmesidir.
Şifadır, huzurdur, varlığımızı hissetmek ve hissettirmektir yazmak.
Yazmak paylaşmak dayanışmak yardımlaşmaktır.
Yazmak - yazabilmek, bize verilmiş en büyük bir nimet, en büyük bir armağan, en büyük bir ihsandır. Bu armağan için Rabbimize şükretmenin / teşekkür etmenin tek yoludur eser, eserler bırakmak. Minnet borcumuzdur bir bakıma. Minnet borcumuzu ödemektir.
Yazmak kalıcılığa, geleceğe, istikbâle talip olmaktır. İstiklâle talip olmaktır.
Yazmak özgürlüktür, özgünlüktür, özerkliktir de.
Yazmak söyleyecek sözü olmaktır.
Yazmak okumak ve yaşamak, günbegün dolmak, güngelip dolup taşmak, sonra da taşanları hece hece, kelime kelime, satır satır, yazı yazı, kitap kitap armağanlar sunmaktır insanlığa. Bundan hiç kuşkum yok.
Yazmak dünü ve bugünü bir edip yarınlara aktarmak demektir diğer yönüyle de.
Ta Türkistan’da, Hoca Ahmet Yesevi'nin ocağından getirdiğimiz ana sütü kadar temiz, ana sütü kadar şifalı, ana sütü kadar bereketli bin yıllık Türkçemize, bu kutlu mirasa sahip çıkmaktır yazmak. Bin yıl, binlerce yıl daha yaşatma çabasının adıdır. Adı, yadı, hatrı. Türkçeyi yaşamak ve yaşatmaktır, kısacası. Anadolu ve Rumeli coğrafyasında seda, vefa ve beka öyküsüne sahip çıkmak demektir ses bayrağımız Türkçenin.
Merhamete ihsana iyiliğe sahip çıkmak demektir de yazmak. İyiye doğruya güzele sahip çıkmaktır. Kardeşliğe sahip çıkmaktır. Bizim Yunus'un diliyle söyleyecek olursak, yetmiş iki milleti bir görmek ve cümle yaratılmışı sevmektir, Yaradan'dan ötürü.
Yazdıklarımızı kutsallaştırmamalıyız, evet. Ama yazabilmek Allah'ın ancak bin kişiden birine hediye ettiği kutsal bir özelliktir, güzelliktir, zenginliktir. Bunu da aklımızdan çıkartmamalıyız hiçbir zaman.
Yazmasak olmaz mı? Olmaz. Neden? Yazma yeteneğini / yazma nimetini bize armağan eden Rabbimize nankörlüktür bir kere yazmamak. Saygısızlıktır. Vefasızlıktır. Görevden kaçıştır, misyondan kaçıştır. İnsandan, özden, özümüzden vaz geçiştir.
Yazmak, yazabilmek bir ibadettir, hiç kuşkusuz. İbadetin bir diğer adıdır yazmak.
Dünyayı güzellik kurtaracak! İnanıyorum ben buna. Tüm kalbimle hem de. Ve bu güzellik, bu kurtuluş, ancak edebiyatla sanatla müzikle estetikle olur, olabilir. Olacaktır!
Lütfen yazmayı ihmal etmeyiniz.
Yazınız ki yaşayınız, yaşatınız, yaşatılınız.
Unutmayınız: Yazdığınız kadar varsınız bu fani dünyada. Yoksa yoksunuz!