“Sonra biz kullarımızdan seçtiklerimizi o kitaba mirasçı kıldık. Onlardan kimi kendine kötülük eder, kimi orta bir durumdadır, kimi de Allah’ın izniyle hayır işlerinde yarışır; işte büyük lütuf budur.” Fâtır Suresi – 32. Ayet

Yukarıda mealini arz ettiğimiz ayeti kerime için değerli müfessirlerimiz çok geniş ve güzel açıklamalar yapmışlardır. Hatta Hasan Basri Çantay merhumun mealinin dip notunda da özel bahisle genişçe özetlenmiştir. Ayeti kerime seçilmiş ve mirasa nail olmuş toplumu ele almaktadır. Bu seçimin değeri ve özeti, toplumun istenilen kıvamda hareket ettiğimiz müddetçe devam etmektedir. Aslına bakılırsa varlık içinde de insan seçilmiş ve mukerrem bir varlıktır. İnsanı farklı kılan ise irade ve ilim sahibi olmasıdır. Hayatın anlamı maddi mirastan çok manevi mirasta değer bulmasıdır.

Peygamberler, mirasın öncelikle manevi ilim ve hikmet olduğunu öğretmişlerdir. “Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum; karım da kısırdır. Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Ya‘kūb hânedanına da vâris olsun; rabbim, onu rızana erdir!” Meryem, 5-6. Ayetler.  Hz. Peygamber’in, “Biz peygamberler miras bırakmayız, bıraktığımız sadakadır ”anlamındaki hadisi dikkate alındığında peygamberlerin mal ve servetleri için mirasçı istemeyecekleri anlaşılır. Hz. Zekeriyyâ’nın “Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Ya‘kub hânedanına da vâris olsun” ifadesi de bu mânayı destekler.

Konumuza dönecek olursak toplumun üç katmanı zalimler, orta yolu takip edenler ve istikamette öncü olanlardır. Bir toplumun hepsi, içlerinde peygamberleri bile olsa müstakim olmamaktadır. Hayat imtihan vesilesi olduğundan ameller ve niyetler daima değişkenlik gösterebilmektedir. İslam toplumunun en önemli dönemi olan Medine toplumunda da çok sayıda ve etkin gizli kafir olan münafıklar mevcuttur.

Bu ayette dikkatimi çeken husus şudur. Bu zalimler halkın alt katmanı mı yoksa siyasi ve idareci olan üst katmanı mıdır? Bu açıkça belli edilmemiştir. Belki de bunlar zaman içinde yer değiştirmektedirler. Bazen idareciler hayırlı olur, halk şerri tercih eder bazen de aksi olabilir ancak hiç biri uzun zaman sürebilecek bir durum değildir.

"Kendilerine uyarıcı peygamber gönderdiğimiz hiçbir memleket halkı yoktur ki, o memleketin müreffeh şımarıkları, "biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ederiz (tanımayız.)" dediler. Yine dediler ki; "biz, mal ve evlat bakımından (sizden) daha çoğuz, bize azap da edilmeyecektir.” Sebe’, 34/34

Özelde Gazze konusunda zalim olan kim, muktesit kim ve Allah’ın izniyle önde olanlar kimlerdir? Bunun tespiti Gazze’de farklı, komşularında farklı ve bizim ülkemizde ise farklı sonuçlar çıkabilir. Bizim ülkemizde itikaden zalimler Kemalist zihniyet olurken, amelen Müslümanım diyenler de olabilir. Şu soruyu kendimize sormalıyız. Ben zalim miyim? Şu ayet bizi uyarmaktadır. “Sadece içinizden zulmedenlere dokunmakla kalmayacak olan fitneden sakının ve bilin ki Allah’ın cezası şiddetlidir.” Enfâl Suresi – 25

Toplumumuzun içinde ahlaken çok güzel insanlarımız vardır. Bunlar televizyon haberlerine konu olmazlar sessiz ve bereketli yağmur gibi zaman içinde anlaşılırlar. Yüzleri tebessümlüdür, dilleri selamlıdır, şikâyetçi olmazlar, şiddetten yana eğilim göstermezler, yardımseverdirler, insan canlısıdırlar. Bu kesim topluma yön vermez, gelecek plan ve projesi hazırlayamaz ancak toplumsal olarak iç barışın teminatıdır.

Bizim toplumun en büyük eksiği yetki ve güç sahibi, bir de mal ve mülk sahibi olanların duyarsızlığı ve yetersizliğidir. Ülkemizin ve ümmet coğrafyamızın teminatı olabilecek seviyede yetişmiş insanımız azın azıdır. Halk gücü miktarınca hayır ve ilmi faaliyetlere katılmaktadır. Camilerini inşa etmekte ve madden yaşatmaktadır. Esas olan ise ilkokullarının ve diğerlerinin gidişatında aktif olması gerekirken pasif kalmasıdır. Bunun sebebi ise yetişkin ve eğitimli mahalle sakinlerimizin olmayışıdır.

Kendimize soracağımız soru ilk ayette belirtilen toplum katmanlarından hangi gruba dâhil olduğumuzdur.  Toplumsal olarak manevi miras şuurunu yitirenler, maddi miras olan mal ve mülklerinden de gelecekte mahrum olabilirler.