Eskiden bu ülkede ailedeki şiddet ve geçimsizlikten söz edilirken,
Şimdilerde, sokakta, trafikte, toplu taşıma araçlarında insanlara dokunsanız patlamaya hazır bomba gibi elektrik yayması, futursuzca tepki vermeleri oldukça çoğalmış , bir birine tahammül etmeyen, bireylere dönüşmüş olmaları oldukça düşündürücü bir durum.
Gün geçmiyor ki;
Kriminal bir haber okumayalım..!
Biz böyle bir toplum değildik. Ne ara bu denli yozlaştık diye sormadan edemedim.
Ekonominin kötü gidişatı, gelecek kaygısı, denetimsiz temel gıda satıcıları, söz geçirilemeyen market sahipleri, ahlak yoksunu tüccarlara kadar bir çok etken faktör sıralamak
Daha bilimsel bir düzlemde bu durumu analiz etmek istedim.
Nedenler ve Çözüm Önerileri;
Şiddetli Geçimsizlik Nedir?
Şiddetli geçimsizlik, bireyler veya gruplar arasında uzun süreli ve ciddi anlaşmazlıkları tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
Bu durum, genellikle bireyler arasındaki uyumsuzluk, karşılıklı anlayışsızlık, ve iletişim eksikliği gibi faktörlerden kaynaklanır.
Toplumsal düzeyde şiddetli geçimsizlik, aile, işyeri, arkadaş grupları, ya da toplumun daha geniş kesimleri arasında görülebilir.
Nedenleri;
İletişim Eksikliği
İnsanlar arasındaki yetersiz veya yanlış iletişim, anlaşmazlıklara ve yanlış anlamalara yol açabilir. Bu durum, zamanla şiddetli geçimsizliğe dönüşebilir.
Kültürel ve Sosyal Farklılıklar
Farklı değerler, inançlar ve yaşam tarzlarına sahip bireyler arasında anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu farklılıklar, toplumsal barışı bozabilir.
Ekonomik Faktörler
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik, ve ekonomik sıkıntılar, bireyler arasında gerilimi artırarak şiddetli geçimsizliğe yol açabilir.
Psikolojik Faktörler
Stres, depresyon ve diğer psikolojik problemler, bireylerin toplumsal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve şiddetli geçimsizlik oluşturabilir.
Eğitim Eksikliği
Eğitim düzeyinin düşüklüğü, bireylerin empati yapma ve farklı bakış açılarını anlama yetilerini kısıtlayabilir.
Bu da toplumsal anlaşmazlıklara zemin hazırlayabilir.
Çözüm Önerileri;
Eğitim ve Farkındalık
Toplumun farklı kesimlerinde, iletişim ve empati yeteneklerinin geliştirilmesine yönelik eğitim programları düzenlenebilir.
Bu programlar, şiddetli geçimsizliğin nedenlerini anlamaya ve bu sorunları çözmeye yardımcı olabilir.
İletişim Kanallarını Geliştirmek
Toplumda etkili ve açık iletişim kanallarının oluşturulması, yanlış anlamaların önüne geçebilir ve bireyler arasındaki uyumu artırabilir.
Psikolojik Destek
Şiddetli geçimsizlik yaşayan bireyler için psikolojik danışmanlık ve destek hizmetleri sunulabilir.
Bu, bireylerin kendi sorunlarını daha sağlıklı bir şekilde ele almasına yardımcı olabilir.
Ekonomik Reformlar
Toplumsal adaleti ve eşitliği sağlayacak ekonomik politikaların uygulanması, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri azaltarak geçimsizliğin önüne geçebilir.
Her daim Denetlenen ticari yaşamın oluşması, devlet organizasyonunun ciddiyetle varlığını hissettirmesi.
Ekonomik düzeyi bozulan vatandaşlara kulak verilmemesi bu sıkıntı sarmalının öznesini oluşturmaktadır.
Kültürel Çeşitliliğe Saygı
Toplumun farklı kültürel ve sosyal gruplarına karşı saygıyı artıracak politikalar geliştirilmelidir.
Bu, toplumdaki farklılıkları zenginlik olarak görmeye ve şiddetli geçimsizliğin azalmasına katkı sağlayabilir.
Toplumda şiddetli geçimsizlik, çözülemeyecek bir sorun değil; ancak bu sorunun üstesinden gelmek için toplumsal farkındalık, eğitim ve sosyal politikalar gereklidir.
Gelir adaletsizliği, kısa süre içerisinde mantar gibi türeyen, sonradan görme tiplerin futursuz davranışları.
Olmayanları, ulaşmakta sıkıntı çekenleri ziyadesiyle agresif, depresif bir yapıya itmektedir.
Biran önce halkın içine düştüğü bu olumsuz, derin travmaya yol açan ekonomik buhran ortamının iyileştirilmesi elzemdir.
Aksi taktirde, hiç birimizin okuduğumuzda mutlu olmayacağımız, gazete üçüncü sayfalarında, intihar, gasp, talan, yağmalama haberleri canımızı sıkmaya devam eder.
Moral, motivasyon ve umut veren sözleri duymaya hasret, yarınından ciddi endişe duyan bir topluma doğru, koşar adım gitmekteyiz
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
“toplum üzerinde din olgusunu afyonlaştırmadığımızda”.