Toplumlar arası ilişkilerin temelini güven, güvenin temelini ise verilen sözler oluşturur. Bir insana söz vermek, onunla aramızda bir bağ kurmak ve sorumluluk almayı kabul etmektir. Ancak verilen sözlerin yerine getirilmemesi, insanlar arasında güvenin sarsılmasına, ilişkilerin zedelenmesine ve sosyal hayatta ciddi sorunlara yol açabilir. Aynı şekilde, zamana saygısızlık da bu tür sorunların başka bir boyutudur.
Söz vermenin üzerimizde ahlaki bir zorunluluk olduğu bilicini idrak etmek gerekir. Söz, yalnızca bir vaatte bulunmak değil, aynı zamanda bir ahlaki duruştur. Bu, kişinin karakterini ve güvenilirliğini yansıtır. İnsanlar, verdikleri sözleri yerine getirdiğinde, çevresindeki kişilerde güven ve saygı uyandırır. Ancak, verilen sözlerin tutulmaması hem kişisel itibar kaybına neden olur hem de toplumdaki bağların zayıflamasına yol açar. Örneğin, arkadaşlar arasında planlanan bir buluşmaya uyulmaması ya da iş hayatında verilen bir teslim tarihine uymamak diğer tarafın beklentilerini boşa çıkarır. Bu durum, güven kaybına yol açarken, ilişkilerdeki samimiyeti de zedeler. Bu konu Müslümanlar için ayrı bir hassasiyete sahiptir. Sözünde durmamak münafıklığın alameti olarak kabul edilir. Ebu Hureyre Resulullah (asm)'ın şöyle buyurduğunu aktarmıştır: “Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, emin görüldüğü zaman / kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder, söz verdiğinde ise sözünden cayar.” (Buharî, İman, 24).
Zamana Saygı da aynı derecede önem arz etmektedir. Zamana saygı, başkalarının zamanını kendi zamanımız kadar değerli görmeyi gerektirir. Randevulara geç kalmak, bir işi belirtilen sürede tamamlamamak ya da beklenilenden uzun süre oyalamak, (Ciddi bir gerekçe olmadıkça) sadece bireysel bir hata değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Çünkü zaman, telafisi olmayan bir kaynaktır. Zamana saygısızlık, güven ve verimlilik kaybına yol açar. Örneğin, bir toplantıya geç kalan bir kişi, diğer kişilerin zamanını boşa harcadığı gibi, onların programlarını da aksatır. Bu durum, insanların birlikte çalışabilirliklerini olumsuz etkiler ve sonuçta daha büyük kayıplara neden olabilir.
Öyleyse verilen sözleri yerine getirmek ve zamana saygılı olmak hayatımızı iyi bir planlamadan geçer. Çünkü zaman en önemli hazinemizdir. Verimli geçiremediğimiz her saniye ömrümüzün kayıp zamanıdır. Her anımızı değerlendirmeyi kendimize şiar edinmeliyiz. Hayatımızı verdiğimiz sözlerle ve iyi planlanmış zaman ile geçirmeye azami dikkat etmeliyiz. Hayatımız hakkında planlama yaparken öncelik sırası konulmalı ve bu sıraya uygun hareket edilmeliyiz. Unutmamak gerekir ki, bir söz yerine getirilemeyecekse, bunu erkenden karşı tarafa bildirmek, hem güven kaybını önler hem de karşılıklı anlayışı güçlendirir. Müslüman bir insan zaman yönetimini ve sorumluluk bilincini geliştirmek zorundadır.
Söz vermek ve zamana saygılı olmak, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Bu değerlere önem veren bir toplum, daha güçlü ilişkiler ve daha sağlıklı bir sosyal yapı oluşturur. Herkesin kendi sözünün arkasında durduğu ve zamana saygı duyduğu bir dünya, hem insanın kendisi hem de toplumlar için daha yaşanabilir bir yer olacaktır. Kalın sağlıcakla.
Abdülkadir ŞEN