Yaşamımız her alanında problemlerle karşılaşır ve bu problemlere kendimize göre çözümler üretiriz. Bazen de problemli meselelere taraf olmamız ve çözüm üretmemiz gerekebilir. Sıkıntı yaşayan insanların yakınlarından destek istemeleri doğaldır. Dost, arkadaş, aile ve hatta akrabalar arasında yaşanabilen problemlere gerektiğinde dâhil olmamız gerekebilir. 

Öncelikle böyle durumlarda insanın tarafları dinleyerek adil çözümler üretmesi gerekmektedir. Biz buna Sosyal arabuluculukta diyebiliriz. Problemlere karşı çözüm üretmek iki temel ilkeye dayanması, onu etkili kılan en önemli faktörlerden biridir. Tarafsızlık ve ortak noktaların belirlenmesi adil çözümün değişmez ilkeleri olmalıdır. 

Muhataplar arasında karşılaştığımız problemler karşısında herhangi bir tarafın yanında yer almak yerine, her iki tarafın da görüşlerine eşit derecede değer vermek ve tarafsız bir tutum sergilemek adaletin bir parçasıdır. Bu, tarafların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar ve çözüme ulaşma olasılığını artırır.  Her iki tarafı da dikkatle önyargısız dinlemek ve anlamaya çalışmak, bir anlamda karşımızdaki ile empatikurmak ortak noktaları bulmanın ilk adımıdır.

Çatışan taraflar arasında her zaman birtakım ortak noktalar mutlaka bulunur. Bu ortak noktaları bulmak ve üzerine akılcı çözümler inşa etmek, anlaşmazlıkları gidermenin en etkili yoludur. Çünkü insanlar ortak bir zeminde buluştuklarında, daha kolay anlaşabilir ve uzlaşmaya varabilirler.

Unutmamak gerekir ki bir işe samimi yaklaşım her zaman çözümün büyük kısmının halledilmesi anlamına gelir. Karşınızdakilere değer vererek eşit mesafede sorular sorarak ve yönlendirmeler yaparak ihtilafları ortadan kaldıracaktır. 

İnsanlar arasındaki çözümü çok güzel anlatan bir Hint masalı vardır. Hindistan’da ölmek üzere olan bir adam üç oğlunu da yanına çağırarak vasiyetini açıklamış. Bu adamın 17 Fil’i varmış. Büyük oğlum Fillerin yarısını alsın, Üçte birini ortanca oğlum, Dokuzda birini de küçük oğlum alsın demiş. Adamcağız kısa bir süre sonra vefat edince çocuklar 17 Fil’i bölüşmek için oturmuşlar. Fakat 17 ikiye bölünmeyince problem başlamış. Kavga büyümeye ve komşularını rahatsız etmeye başlamış. Komşuları da konuya dahil olmuş ancak onlarda bir çözüm üretememişler. O küçücük köy bir anda huzursuz bir yaşam alanı haline dönüşmüş. O sırada Fil’i ile oradan geçmekte olan bir bilge yükselen seslerden rahatsız olmuş ve kavganın nedenini sormuş. Anlatmışlar. Bilge insan “Benim Fil’imi de alın ve paylaşımı öyle yapın” demiş. Fil sayısı 18 olunca büyük abi 9 Fil’i almış. 18 in üçte biri olan 6 Fil’i de ortanca çocuk almış. 18’in 9’da biri oln 2 Fil’i de küçük çocuk almış. 9+6+2=17 geriye 1 Fil kalınca bilge kendi Fil’ini alarak oradan uzaklaşmış. 

Asıl olan probleni çözmek ve huzursuluğu ortadan kaldırmaktır. 18 Fil bir kıssadan hisse masalıdır. Bazen sen mi ben mi haklıyım diyerek iki çözüm arasında sıkışır gözümüzün önündeki onlarca çözümü göremeyerek kendimizi çaresiz hissederiz. İşte böyle zamanlarda “Her zaman üçüncü bir yol vardır” sözü aklımıza gelmeli. Kalın sağlıcakla