Nihayetinde dışardan gelen devşirmeler bu ülkenin en zenginleri olup! Anadolu insanını yaptıkları zulümleriyle teslim aldılar. Savaş sonrası kurtulduk diyerek, yaptıkları "devrimlerle" yarım işlerini tamamladılar...

O gün her türlü zulme uğrayan Anadolu evlatları, bu gün ülkenin her kademesinde yönetici, mebus, başkumandan...

                                                               ***

1927 yılında "İki yüz bin" Yahudi, "Sekiz yüz bin" Ermeni'ye kimsenin ruhu duymadan isim, soy isimleri Türkçe ‘ye çevrilerek Türk kimliği verildi.

Aslında bu pek önemli bir konu değil..

Bundan daha can alıcı olan konu şu ki;

Kripto dediğimiz bu 1milyon Yahudi ve Ermeni kitle hiçbir zaman yırtık elbise giymek zorunda kalmadı...

Hiçbir zaman açlık, susuzluk, yokluk veya yoksulluk çektirilmedi.

Kimisi general yapıldı, ordu idare etti..

Kimisi Müdür yapıldı, okul idare etti.

Kimisi Başhekim yapıldı, hastane idare etti.

Kimisi Hoca yapıldı, cemaat ve tarikatlar idare etti.

Kimisi Hâkim-Savcı yapıldı, nice yiğitlerin ve mübareklerin canına kıydı.

Hepsine de Anadolu insanının üzerinde idareci sıfatı verildi

Tiyatro, edebiyat, müzik, sinema, basın, yayın, gazete, TV hep onların tekelinde bulunduruldu.

Bu kriptolar Anıtkabir yollarında sürekli şu cümleyi kullandılar;

"Biz bu ülkenin asli unsurlarıyız!"

Onlar zeki, bilgili, demokratik, ilerici ve çağdaştılar.

Onlara yandaşlık etmeyenler ise her zaman gerici, yobaz, cahil, karanlık.

Onlar azınlıktı ama gayet zengin ve şatafatlı bir hayat içinde kendilerini efendi, halkı ise köle olarak gördüler.

Cümle âlem araba, uçak,

silah fabrikaları kurarken,

Bu kriptolar halkı suni başörtüsü sorununa, suni Kıbrıs sorununa, suni Kürt sorununa hapsetti.

Yiyecek bir dilim ekmek, bir zeytin dahi bulamaz oldu.

Ta ki, 8 Şubat 2018'e kadar.

Bu tarih, her vatandaşın Soyağacını görebildiği,

Devletin, "Hepinizi tanıyoruz"

Annenizin babanızın, nereden gelip nereye gittiğinizi biliyoruz" dediği önemli bir günün başlangıcıydı.

Kendilerinden olmayan Reis-i Cumhur öyle dengelerini bozdu ki, şoka girdiler, neye uğradıklarını bilemediler, psikolojileri darmadağın oldu.

Kendilerini bu vatanın aslı unsuru olarak gören, devletin dahi kendilerinden haberdar olmadığını zanneden vatan düşmanları.. kabak gibi açılıverdi.

Barolar daha özgür olacak denildiğinde Tabipler odası kapatılmalıdır denildiğinde, Mimar ve Mühendisler odası haddini bilecek

Denildiğinde 93 yıldır kurdukları saltanatı ölümüne savunma derdine düştüler ve düşmanlıklarını alenen yapmaya başladılar.

Siyasette ittifak kuruyorlar..

Sermayede birlik oluyorlar..

Eğitim ve sağlık alanında toplanıp bildiri imzalıyorlar..

Sakın "bunlar kim?" diye sormayın.

Bunlar her yerde, her sıfatta, hatta ve hatta camilerde imam, havrada haham, kilisede papaz, mecliste vekil, adliyede hakim...

Bu günlerde maruz kaldığımız tüm saldırıları işte bu zihniyet,  bu anlayış ifa ediyor...

Bilin isterim.

Selam ve Dua İle

Ne Zaman İnsan Oluruz

’’riyakar ve hainleri, ayrıt edebildiğimizde’’