Asrın illetiyle mücadele Bayram’da da devam etti, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nasıl geçtiyse 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nasıl buruk geçtiyse ve içimizi nedenli acıtmışsa aynı acıyı fazlasıyla yaşadık.
Bayramların coşkusu ve ziyaret geleneğinden uzak, hüzünlü birçok sahneye tanıklık ettik. Annemin ve tüm annelerin gözyaşları içimize kazındı, bu tarafıyla da asla unutamayacağımız Bayramı asrın illetiyle birlikte umarım bir daha yaşamamak üzere tarihin derin sayfalarına terk ederiz.
Bayram süresince uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına itiraz ettiğim anlamı çıkmasın, uygulama son derece doğru karardı ve olumlu sonuçlar alındığı gözlemlenmekte.
Kararlı bir şekilde mücadelenin sonuna doğru ilerliyoruz, tedbirli yaşamı elden bırakmadan yeni düzene ayak uyduracağız, sanırım uzunca bir müddet!
Unutmayacağımız sağlık kadrosunun kendi yaşamlarını hiçe sayarak verdiği mücadele, bağlı kurumların görevlerini yerine getirirken sergiledikleri mücadele ve tüm Sivil Toplum Kuruluşlarının hassasiyeti.
Asla unutulmayacak olan görevi olmayan ancak hassasiyet göstermekten geri durmayan, sağlık çalışanlarının barınma ihtiyacına, Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Mehmet Akif Çakar’ın çağrısına tereddüt etmeden Otelini tahsis eden Tuncay Şanlı ve bu uğurda yardımını esirgemeyen tüm yardım severler tarihin gurur sayfalarında yerini aldı.
Asrın illeti, dayanışmanın güzel örneklerini de sundu.
Sosyal mesafeyi gözeterek yeni düzen yaşama alışacağız.
Yaşama olan inanç ve azmini bırakmadan, yaşamaya değer olduğu için, inatla tedbirleri terk etmeden yaşamaya devam edeceğiz.
Böylesi bir tariften sonra dönelim kendi meselelerimize; süreç bir kez daha gösterdi ki hastane yatak kapasitesi, yoğun bakım ünitesi ve hekim, yardımcı personel sayısı çok önemli.
Adı var kendi olmayan bin yataklı hastane, yıllar geçti 2015 Genel seçimleri Kent meydanı dönemin Başbakanı sözü veriyor ve üzerinden geçen bunca süre henüz ortada arsa haricinde bir şey yok.
Her yıl iktidar mensupları tarafından diri tutulan, taahhüt ve sözlere tanıklık etmenin ötesine geçemedik.
2015 yılında sözü verilen ve proje çizim ihalesi ancak 2019 yılında gerçekleştirilen, proje başlama ve bitiminin ne kadar süreyi alacağı sanırım tahmin edilmesi güç olmasa gerek.
4 yıl gibi kısa (!) sürede proje çizim aşamasına gelindiğine göre akıbet malum.
Henüz statüsü belirlenmedi, ilk iddia ortaya atıldığın da Şehir Hastanesi olarak yapılacak ve bu düzende hizmet vereceği söylenmekteydi, bunun yanlış olacağını o günlerden itibaren her fırsatta dile getirmeye çalıştık.
İktidar uygulamaya soktuğu sön dönem hastaneler Kamu-Özel ortaklığı ve “ hasta doluluk garantisi “ ve 25 yıl kira ödemesi modeli ile Şehir Hastaneleri oldu.
Uygulama gösterdi ki Kamu Hazine yerlerini tahsis ediyor, yüklenici firmaya Kamu Bankalarından kredi tahsis ediyor ve maliyetinin çok üzerinde bedeller ödeniyor.
25 yıl süresi içerisinde ödenen bedellerle bir hastane yerine birçok hastane inşa edilebiliyor, bunun yanında işletme esnasında aksaklıklar yaşanıyor.
Sağlık Bakanı bir konuşmasında benzeri durumdan şikâyet etmiş, Şehir Hastanesi uygulamasının doğru olmadığının altını çizmişti.
Sakarya’da yapılacağı söylenen hastane Devlet Hastanesi olmalı, hatalar tekrarlanmamalı.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlar hepimizin malumu, son derece kısıtlı imkanları doğru kullanmalı, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın son dönemlerde birçok ülkeyle swap ( takas ) görüşmeleri yaptığı bilinmekte.
Dış borç stoku ve Merkez Bankası rezervlerinin döviz yetersizliği neler yaşadığımızı gözler önüne seriyor, onun için her kuruş önemli, hata yapma keyfiyetiniz yok.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak ağır bastığından.
Nazım Hikmet