İnsan ölümlü varlıktır. Ölümsüz olan yegâne canlı ise Allah Teâlâ’dır. “Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et.” 25/58. İnsanoğlunun ölüm sebepleri farklı farklıdır. Kimi anne karnında ölümle tanışır, kim bebekliğinde, kimi maden ocağında, kimi eşinin şiddetiyle, kimi hastanede, kimi kardeş katliyle, kimi afetlerde, kişi savaşlarda ve kimi ise iş kazalarıyla ve trafik kazalarında ölümle karşılaşırlar.
Ömür ve ecel mezhepler tarafından farklı yorumlanmıştır. Eceli kaza ve müsemma diye de sınıflandırılmıştır. Kısacası ölümün tarifi, zamanı ve şekli insanoğlunu daima meşgul etmiştir. Lakin nihayetinde ölüm hayat gibi yaratılmış bir husustur. Öldürülen insanın ecel konusu ayrı değerlendirilirken, öldüren ve ölüme sebep olanlar ise ayrı değerlendirilmiştir. Bu sebepledir ki katile çeşitli cezalar takdir edilmiştir.
Benim üzerinde duracağım husus ölüm sebeplerinden daha çok ölüm ve sonrasını konuşmak olacaktır. İman esaslarımızdan biri de öldükten sonra dirilişe inanmaktır. İşte bu diriliş gününe çeşitli isimlerle beraber kısaca ahiret günü denmektedir. Yani “yarınki gün” veya “aldanış günü de” denmektedir. Toplumsal ölümler, cemiyette etki bakımından daha güçlüdürler. Afetler olmadan da ölümler devam etmekteydi, şimdi ise toplu ölüm ile dünyamızın yıkımına da şahit olmaktayız. Ölüm ister hastanede, ister afette ve ister ibrişim yatakta olsun ölen için farklı bir gerçektir. İnsanlığın ölüm tarihine baktığımızda cesedin dahi ortadan kaldırılması için bir karganın yol göstermesine işaret vardır. Belki de ilk ölüm oluşu sebebiyle bu tatbikat sonradan devam etmiştir.
Önemli olan ölüm bizim için ne ifade ediyor. Ölüm ve sonrası için ne düşünüyor ve inanıyoruz. Ölümün hayatımıza tesiri nedir. Ölüm kötü bir şey midir? Her acı şey zararlı mıdır? Ölüm kaçınılabilecek bir olgu mudur? “Sayıca binleri buldukları halde ölüm korkusuyla yurtlarından çıkanları görmedin mi? Bunun üzerine Allah onlara “ölün!” dedi. Sonra kendilerine hayat verdi. Şüphesiz Allah’ın insanlar üzerinde büyük lütufları vardır ama insanların çoğu şükretmezler.” 2/243 Bu ayeti kerime ölümden kaçınmanın faydası olmadığını da öğretmektedir. “Şöyle de: “Biliniz ki, kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelip size çatacaktır. Sonra akıl ve duyularla idrak edilemeyeni de edileni de bilen Allah’a döndürüleceksiniz, O da size yapıp etmiş olduklarınızı bildirecektir.”62/8.
İnsan hayatının önemini de anlatan birçok ayetten biride şudur. “İşte bundan dolayı İsrâiloğulları’na şöyle yazmıştık: “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.” 5/32
Ölüm sonrasına inanmak sorumluluk ve mesuliyet ister. Bu mesuliyetin mekânı dünyadır. Dünyada da istenen ise önce bizi, ölümü ve hayatı yaratana ve ahiret gününe de inanmaktır. Bu inanmak bize ahlaki bir yaşam emretmektedir. Yaratan bizlere bazı şeyleri emrederken bazı şeyleri de yasaklamıştır. Bu emir ve nehiylerin faydası insanlaradır. Bu emirleri ve nehiyleri ise öncelikle öğrenmek ve öğretmek gerekir.
Ahiret şaka değildir. Ciddi bir ayırım günüdür. Zalimleri ve adilleri ayırma günüdür. Kısacası sebep ne olursa olsun ölüme hazır olmalıyız. Ölüme hazırlanmak ise bizi yaratan ve diriltecek olan rabbimizi tanıyıp, elçisine tabi olup toptan İslam’a sarılmaktır. Bir ayette “Allaha sarılmak” denirken diğer bir ayette ise “Allah’ın ipine” denmektedir. Buda bize gösteriyor ki önce Allaha şirksiz bir iman sonra onun emrettiği salih amele gayret etmektir. İşte ayet. “De ki: “Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım. Şu var ki bana, ilâhınızın, sadece bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim rabbine kavuşmayı bekliyorsa dünya ve âhirete yararlı iş yapsın ve rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” 18/110
Belki insan olarak ölüme hazırız dememiz zordur. Ancak rabbimize hüsnü zan ile salih amele tutunmamız gerekir. Ölmek ama nasıl ölmek önemli olduğu gibi, dirilmek ama nasıl dirilmek ve neyle karşılaşmak istiyoruz bu ise daha önemlidir. Meleklerin müjdeyle karşıladığı bir ölüm çok önemlidir. “Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin! Biz, dünya hayatında da âhirette de sizin dostunuzuz. Orada, çok bağışlayıcı, çok merhametli olan Allah’tan bir ikram olarak sizin için canınızın çektiği her şey bulunacak, yine orada umduğunuz her şeyi elde edeceksiniz.” Fussilet Suresi - 30-32
“Ey îman edenler, Allahtan nasıl korkmak lazımsa öylece korkun. Sakın siz, müslümanlar (olmak)dan başka (bir sıfatla) can vermeyin.” 3/102
Rabbim deprem dolayısıyla vefat eden ehli imana rahmet eylesin, yakınlarına sabır ve bizlere de af ve afiyet ihsan eylesin. El-fatiha