Çevremde takip edebildiğin insanlar hastalık hakkında çok farklı görüşler serdetmektedirler. Suyun içindeki dalgalar gibi farklılık arz etmektedir.
Birinci dalga, hastalığı önemsemeyen ve komple teori ve yazılarıyla kendilerini savunanlardır. Bu konuda iddia sahipleri geçmiş kitap ve görüşlerle kendilerini ispatlamaya çalışmışlardır.
İkinci görüş ise yaşanan olayların ilahi bir ceza olduğunu ve geleceğin musibet ve belalarla dolu olacağı üzerine görüşler söyleyip yazmaktadırlar. Bu konuda ayet, hadis ve kibarı kelam ile görüşlerini tevsik etmektedirler.
Üçüncü görüş ise her iki guruptan farklı düşünmektedir. Yukarıda arz edilen görüşlerin bir kısmı doğru olsa bile hepsine katılmak mümkün değildir. Şimdi şöyle düşünelim. Bir insan hasta veya yolcu olsa oruç tutmaması bir özürdür ve kınanma sebebi değildir. Diğer ibadetlerde de mazeret durumunda özel fetvalar vardır. Hatta soğan ve sarımsak yiyen için dahi mescidimize gelmesin denmiştir. Şimdi camiler virüs dolayısıyla kapanınca bunun üzerinde ajitasyon/kışkırtma yapmak doğru mudur?
Yaşadığımız ülkede İslam şeriatının uygulanmamış olması, haramların özgürlüğü ve teşviki, hadlerin/cezaların kabul görmemesi vs bela değil mi? Virüsten daha tehlikeli değil mi? Camiye layık olamamışız, kardeşliği bilememişiz gibi yazılar iyi niyeti olsa da gerçeği yansıtmıyor. Sanki virüs yokken çok camiye gidiyorduk da şimdi hasret çeker olduk. Çoğu yazarlar ve konuşanlar özel hayatlarında ne kadar namazı cemaatle kıldı ki şimdi dertli yazıyorlar.
Makul ve mantıki bir düşünüş yerine gizemli söylemler itibar kazanıyor. Hz Ömer’in Şama ziyaretini anlatan hadiste bu bir musibettir denmemiştir. Yapılan hastalığa karşı alınan tedbir olarak hastalıklı bölgeye girmemişlerdir.
Ferdi/bireysel sıkıntılar yaşayan ve toplumsal sıkıntılar yaşayanlar arasında bir fark yoktur. Her gün öldürme, intihar, iş kazası, trafik kazası, terör sebebiyle ölenler sayılsa sanırım çıldırmaya az kalır.
Evet, insanımız bilgi sahibi olmadığı konuda yazmayı ve konuşmayı seviyor. Tıp eğitimin tartışılması gereken yönleri elbette vardır. Ama bunu bugün tartışmak doğru değildir. Ülkemizde cemaatle namaz kılma oranı % 10’nun altındadır. Fakat camiler de cemaat olma meselesini büyütenler ise yüzde olarak daha fazla. Nice camiyle barışık olmayanlar vardı ki camiler kapatılsın dediler. Kapanınca bazıları niye kapatıldı dediler.
Ecel sadece korona virüse bağlı değildir. Ecelden kaçmak mümkün de değildir. Hayat ve sağlık üzerine düşünmek faydalıdır. Herkes hastalık sebebiyle içindekini dökmektedir. Korona herkesin neyi varsa onu ortaya çıkarıyor: Kimi türkü, şarkı yakıyor, kimi muhalefetini, kimi kerametini, kimi din düşmanlığını, kimi bar savunuculuğu, kimi para sevdasını, kimi gıda depolamayı, kimi kaderi, kimi komple teorisini, kimi yenidünya düzeni, kimi ölüm korkusu saymakla bitmez sırlar.
Şimdi tartışmak yerine tefekkür, tedbir ve sağlık üzerine yaşamak zamanıdır.