Sakarya’da OSB kurulması fikrine ya da sanayinin büyümesine itiraz etmiyorum, benim itiraz ettiğim verimli tarım topraklarının feda edilmesi fikridir. Havasını soluduğumuz ve en önemli değeri olan havası, suyu, doğası korunsun istiyorum.
Bu da benim yurttaşlık vazifem, kente olan aidiyetim. Dün olduğu gibi yarında burada yaşayacak, geleceği bu şehirde kurgulayan her yurttaşında üzerine düşen görev ve sorumluluk.
Geçtiğimiz günlerde Yenikent bölgesinde, Selmanlı Göleti, Işıklar, Örentepe ve Kışla Köyleri sınırları içerisinde OSB kurulma çalışmaları olduğu yönünde bilgi paylaşılmış ve bunun yanlışlığı üzerine başta bölge yaşayanları olmak üzere itirazlar yükselmişti.
Yenikent Yardımlaşma ve Dayanışma Deneği yönetim kurulunun Valilik ziyareti sonrası bir açıklama geldi ancak “Sakarya’ya kirletici sanayi giremez” diye bir açıklama yapıldı.
Vali Kaldırım “Devir sanayi devri ancak doğru yerde ve doğru zamanda sanayi kurulmasından yanayım. Sanayi lazım ama tarıma zarar vermeden, doğaya zarar vermeden yapılmalı. Tarım arazilerini işlemeli ve kullanmamız lazım. Kimyasal olan yerde biz kesinlikle yokuz. Kimyasal OSB kesinlikle olmayacak” dedi.
Açıklamadan anladığım kadarıyla bölgede OSB kurulacak ancak kimyasal üretim yapılacağı sanayi kuruluşları olmayacak. Bu ise ki doğru değil, bacasız sanayi dâhil olmak üzere en küçük sanayi tesisine izin verilmemeli.
Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği öğretim üyesi Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu “Bu OSB’ler sadece tarım arazileri açısından tehdit oluşturmuyor. Hava kirliliği açısından da Adapazarı ve Serdivan şehir merkezlerine bir tehdit oluşturuyor.” Diyerek durumun vahametine dikkat çekti.
Kaynarca Taşoluk ve Okçular, Adapazarı Selmanlı Köylerinde kurulması planlanan OSB’lerle ilgili Yenikent Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinde bir toplantı düzenlendi. Gümrükçüoğlu Sakarya’nın verimli tarım arazilerine sahip çıkılması gerektiğini vurgularken “Bu araziler dünyada Nil Deltası’ndan sonra en verimli ve değerli tarım arazileridir. Mutlaka korunmalıdır.” dedi.
Böylesi bir tespitten sonra hiçbir haklılık gerekçesi olamaz bölgede OSB kurmak fikri, ister kimyasal isterse bacasız sanayi olsun. En küçük sanayi tesisinin kurulması düşünülmemeli, maksadı aşmadan belirtmekte fayda var ki durum net anlaşılsın aksi hal toprağa araziye cinayettir, katletmektir.
Sakarya şehri geçmişte benzeri hadiselerle karşılaştı maalesef bu hususta tüm sınavları veremedik, her seferinde kazanan sermaye oldu. Hemen hemen kurulan tüm OSB’ler şehrin en verimli tarım arazilerine kuruldu, sanayi tesisleri ile büyüyeceğimiz, şehir ekonomisine sunacağı katkı ve istihdama sağlayacağı katkı ile faydalarına ikna edildik.
OSB kuruluşuna karşıtlık gibi bir tutum sergilemek istemem, verimli tarım arazileri feda edilmeden ve yerleşim yerlerinin hemen yanı başında kurulma fikrinedir itirazım.
Bahse konu planlanan OSB’lerde tam da taşıdığım kaygının merkezinde yer alıyor, verimli tarım arazileri ve yerleşim yerlerinin hemen yanı başında.
Yılda iki kez ürün alınan ve dünyada en verimli tarım arazileri sınıflandırılmasında ikinci sıradan bulunan Sakarya Ovası’na bu yapılamaz, yapılmamalı da. OSB’ler marifeti ile kazanacağımızı zannettiğimiz, gelişmenin ve büyümenin tek yol haritasının sanayi tesislerinden geçtiği gibi yanlış fikre kapılmanın bedelleri uzunca yıllar sonra ödenmekte.
En büyük sorumluluk Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım’da, bugün alınacak hatalı kararlar atılacak yanlış adımlar geleceğimiz adına tehdit unsuru olacaktır. Telafisi de olmayacaktır, ağır bedeller ödenecektir.
Hiçbir sanayi tesisi toprağın verdiğinden daha kıymetli ürün vermez.
ki bölgeye sağlık yatırımları yapılırken, şehrin sağlık merkezi diye planlanan ve büyük yatırımlar yapılırken hangi akıl bu durumu yok sayarak akla uygun düşmeyecek OSB fikrini ortaya atar, anlamakta güçlük çekiyorum. Nasıl bir rant kaygısıdır ki bir şehrin geleceği tehdit edilmek istenir.