Ülke olarak özgürlüğün nirvanasındayız.
Gelişmiş ülkelerde, 18 yaşın altındakilere, bazı ülkelerde 21 yaşındakilere içki satılmaz.
Bu yasak asla özgürlüklede tarif edilmez.
Amerika’daki en ünlü organizasyonlarda bile, katılımcılara 21 yaşını doldurduğuna dair bileklik verilir.
Organizasyonda ise bir içki içmesine müsade edilir.
İçki içtikleri alanlar çevrili, içmeyenlere saygıdan izole altındadır.
Bu partiler genelde elbise varlığı ile yokluğu arasında bir haldeyken içki içip toplumu rahatsız edenlere fırsat verilmez, bahse konu ülkelerin demokrasi beşiği olduğu bizlere bolca pazarlanırken,
Gelin görün ki bizdeki haller, ülke olarak acınası durumdadır.
Yine gelişmiş ülkelerde eline bira kutusu alıp, içerek, sokaklarda dolaşamazken, bizde durum fecaat boyutundadır.
Ülkemizde , kanun tanımazlığın dayanılmaz hafifliğini sergileyenlere dur deme vakti geldide geçiyor.
İnsanın aklına, bizi mi özgürlüğün en yüksek seviyesindeyiz ?
Yoksa bize özgür diye yutturulan ülkeler gerici mi diye sormadan edemiyoruz.
Ülkemizde ahlak ve maneviyatın bitme noktasına geldiği gerçeğiyle ne zaman yüzleşeceğiz?
Gelişmişlik adına yapılanlara eyvallah..!
Lakin;
Keşke bu gelişmişlik diye tarif edilenlerin hiç biri olmasaydıda ahlak ve maneviyatımız, bu denli bozulmasaydı.
Kültür emperyalizmi toplum değerlerimizi mahvetmekte..!
Ruhsuz, hissiz bir gelecek bizleri ve toplumumuzu beklemekte.
Şehirleri, kentleri imar ettik, çokça hizmet halkın emrine amade edildi, gel gör ki, gençlik elden gidiyor.
Parklarda aleni sevişmeye kalkan çocuklardan, toplumun uğrak yerlerinde içki içmenin, ahlaken, edepten, kanunlarla yasak olmadığını zanneden eblek bir gençlikle yüz yüzeyiz.
Uyuşturucu kullanımının onlu yaşlarla telafuz edildiği hiçbir il güvenli değildir.
Özgürlüklerin sınırsız olmadığını anlatacak bir dile, yaptırımlara acilen ihtiyaç duyulan bir döneme geldik.
Aileler çocuklarının eğitiminde çaresizler, kanuni yaptırımlar yetersiz..!
Ekonomik sıkıntılar, toplumun asıl sorunlarından halkı maalesef ki uzaklaştırmış.
Adam sendecilik, görmezden gelme toplumun tüm katmanlarını etkisi altına almış.
Oto kontrol ortadan kalkmış, mahalle kültürü, delikanlı başlığı,abiliği sananeciliğe verilmiş.
Gençlerin herbirinin belinde silah, kiminde bıçak, kiminle tabanca, sonu nereye varacak anlamakta güçlük çekiyoruz.
Kolluk kuvvetlerinin parklar ve mesire alanlarını mutat şekilde denetlemesi emin olun elzemdir.
Son dönem, tüm pislikler mesire ve park alanlarında dönmektedir.
Toplum aile yapımız hızla dejenere olmaktadır.
Çocuklarına, saat 24 den sonra neredesin diye soramayan aile babaları farkında olmadan toplumun ve kendi başına bela sarmaktadırlar.
Aile bilinçinin tesis edilmesi için ortak tavır geliştirilmelidir..!
Bu tavır; yerel belediyeler, kolluk kuvvetleri, diyanet üçlemiyle oluşacak bir komisyonla icra edilmelidir.
Gerekirse hane hane gezilip aile bireyleri bilgilendirilmedir.
Toplumun yararına yapılmış olan park ve mesire alanlarındaki kent mobilyalarının kırılması, zarar verilmemesi, bu mobilyaların kendi baba paralarıyla, yani verdikleri vergilerle konumlandırldığı izah edilmelidir.
Zarar verenlere ciddi yaptırım uygulanmalıdır.
Toplum olarak şiddet eğilimli bir yola girdik.
Bu halin kimseye bir fayda sağlamayacağı, doğru lisanla izah edilmelidir.
Ülke olarak, bilinçli bir kent, halk tarafından topyekun sahiplenmekten geçtiğini izah ve teşvik etmeliyiz.
Dünya iyisi bir şehirde yaşarken, olan bitenden uzak, duyarsızlığı kimse hoş görmemelidir.
Bu şehir bizim, bize hizmet eden belediyeler bizim.
Bu parklar, bu mesire alanları bizim.
Kent aidiyeti ve kentlilik bilinçiyle hareket etmek gibi bir mecburiyetin olduğunu anlamak için daha ne yapmalıyız ,
bilmiyorum..!
Ayrıca, geleceğimiz olan bu gençlikte bizim..!
Islah ve topluma kazandırmak adına, üstümüze ne düşüyorsa, Valilik, Emniyet, Büyükşehir, STK başkanları olarak yapmalı, bedenimizi taşın altına koymaktan çekinmemeliyiz.
İhtiyaç duyulduğunda bilinsinki biz buradayız..!
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
“ Geleceğimiz Olan Bu Gençlere Sahip Çıktığımızda ”