Sigortalının işyerinde çalışması esnasında meydana gelen ve zarar görme haline, iş kazaları denmekte.
İş kazaları;
*Çalışan sigortalının iş yerinde bulunması ,
*İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, işçinin yürütmekte olduğu iş,
*Görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlar,
*Sigortalının, işverence tahsis edilen servis aracıyla çalışma sahasına gidiş-geliş sırasında meydana gelen ve çalışanı bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaylardır.
Meslek hastalığı; bu faaliyetin yürütümü, bazı işlerde sürekli çalışma sonucunda çalışanda, bu faaliyetlerden doğrudan bağlantılı hastalıklar meydana gelebilir. Sigortalının yerine getirdikleri çalışma esnasında karşılaştıkları üretimden kaynaklanan çeşitli etmenlerle sağlık durumlarının bozulması hali ‘’meslek hastalığı’’ olarak tanımlanmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunu’nun 13. Maddesi İş kazalarını 14. Maddesi de Meslek hastalıklarını tarif etmekte.
Ülkemiz iş kazalarında dünya da ilk sıralarda, ölümlü iş kazalarında ise Avrupa’da birinci sırada yer almaktadır.
Benzeri durumu meslek hastalıklarında da görmek mümkün.
ILO verileri baz alındığında 1.iş kazası sonucu ölüme karşılık 5-6 meslek hastalığı sonucu ölüm olduğu tahmin edilmektedir.
Sakarya kent çalışma derneğinin(SKÇD) düzenlediği ‘’ iş kazaları ve meslek hastalıkları’’ konulu panel göğüs hastalıkları uzmanı Prof.Dr. Zeki Kılıçaslan ve iş hukuku uzmanı Avukat Dr. Murat Özveri’nin katılımıyla gerçekleştirildi.
İstatiksel veriler incelendiğinde her iki mevzuatın hükümleri ve sonuçları dikkate alındığında nedenle iç karartıcı tabloyla karşı karşıya olduğumuzu gözlemlemek mümkün.
Kılıçaslan; işçinin kaybının yüzde 10’un üzerinde olması, işverenin tazminat ödemesine, SGK’nında sürekli iş göremezlik ödemesi yapmasını gerektireceğini vurgulayarak ancak bu ödemeler yapılmak istenmediği için tıbbi tanı konulsa bile yasal tanı konulmadığının altını çizdi.
Özverinin tespitleri daha da çarpıcıydı, işverenin yasal prosedürün emrettiği önlemleri için harcayacağı paranın, kaza sonrasında ödeyeceği cezadan daha az olduğunu işaret ederek ‘’ Türkiye’de her yıl iş kazalarında ölenlerin sayısı Sakarya Meydan Muharebesinde ölenlerin sayısından daha fazladır. İşte bu yüzden iş kazası değil, iş cinayeti diyoruz.’’
Panel esnasında konuşmacıları dinlerken, akla ilk gelen dünya standartlarında kabul görmüş kriterler dikkate alındığında hangi özelliğimiz ile ilk sıralarda yer alırız acaba sorusu takıldı.
İnsan yaşamını tehdit eden her alanda açık ara öncülüğü bırakmıyoruz.
Deprem tehdidi başta olmak üzere, iş kazaları ve meslek hastalıkları takiben ve trafik ölümlü kazalarında ki öncülüğümüz tartışılamaz.
Bilinçli toplumun inşası adına önemli bir paneldi, SKÇD yetkililerini bu hususta kutlamak isterim.
Değerlendirmede görüldüğü üzere Sakarya verileri ülke ortalamasına denk düşmekte.
Her geçen gün sanayisi büyüyen Sakarya yaşanan tablonun göz önüne serilmesi adınada önemli sonuçlar doğuracağını düşünmekteyim.
Panel, umarım tedbirlerin alınmasına katkı koyacaktır.