Sakarya Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Sakarya’da yapılması planlanan hayvanat bahçesine ilişkin AKM önünde basın açıklaması yaptı.
Komisyon başkanı Av. Zekiye Güneş Kılıcı “hayvanat bahçesi yatırımının çağın gerisinde kaldığı ve bu yatırıma karşı olduklarını ve Sakarya ilinde yaşayanların oy kullanabileceği sistemde, belediye internet sitesi üzerinden oylayamaya açılmasını istiyoruz” diyerek itirazlarını dile getirmişler.
Bu sayede gündeme gelmiş olması adına önemli bir adım atmış oldu Sakarya Barosu ve Hayvan Hakları Komisyon temsilcileri, umarım bir oldu-bitti tarzı yatırımın önüne geçmiş olsunlar.
Sakarya Büyükşehir Ekim ayı meclis toplantısında Ekrem Yüce tarafından gündeme getirilen “il ormanı tabiat parkı içerisinde bir hayvanat bahçesi yapıyoruz” açıklaması ile bilgi sahibi olundu.
Sakarya Barosu gündeme getirmese belki de dikkat kesilmeyecek, sessiz sedasız geçiştirilecekti.
Benzeri örnekleri geçmişte yaşadık, aklıma geldikçe içim hep yanmış vahlanmışımdır. Çark mesire alanında, asırlık çınarların bulunduğu alanda, ağaçların bir kısmını yok ederek Nikâh Sarayı adı altında bir bina inşa edildi. Son anda bilgi sahibi olduk, ne yapıyorsunuz demeye fırsat kalmadan oldubittiye getirilerek inşaat yapılmaya başlandı.
Gözümüzün önünde adına katliam denecek gelişme, itirazlara aldırış etmeksizin yapıldı.
Günün şartlarında dile getirilen yanlışlık, ben yaptım oldu anlayışı ile uzun ömürlü olmadan Millet Bahçesi çalışmalarında yıkılarak, yerine yenisi yapıldı.
Alışık olduğumuz milli servet kayıpları her iki durumda da yaşandı. Hesap verilebilir vasat oluşmadığından, sorgulanma mekanizması çalışmadığından şahsa uygun yatırım hatalarının sonu gelmeyecektir.
Her defasında bu son olsun diye feryat ediyoruz, umarım bu son olur.
Kılıcı “hayvanat bahçesi televizyonun dahi olmadığı dönemlerde insanların hayvanları tanıması amacıyla kurulmuş yerleşkelerdir. Teknolojinin ilerlemesi ile artık bu yerleşkelere ihtiyaç kalmamıştır” diyerek herkesin anlayabileceği sadelikte dile getirmiş.
Hayat yerinde güzeldir.
Yabani hayvanlar sürekli hareket halindedirler ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için türlerine göre bir coğrafi alana ihtiyaç duymaktalar. Hiçbir hayvanat bahçesi onlara bu imkânı ve alanı sağlamaz.
Günün koşulları gereği hayvanların öldürüldüğü haberlerini dönem dönem izlemekteyiz, gerekçe kimi zaman ekonomik kim zaman da alan yetersizliği. Her iki durumda insanın kendi keyfiyetiyle tayin ettiği durum.
Belgesel yapımlarında örneklerine fazlasıyla rastladığımız, ezberletilmiş, öğretilmiş görevi yerine getirmemesi hali ve buna mukabil cezalandırılmaları.
Hapsedilmiş, dar bir alanda yaşama zorunlu kılınmış olması hali yapılan tüm araştırmalar gösteriyor ki yaşam süresi kısa, doğa da yaşam daha uzun.
Doğaya kıyasla yaşam alanlarının darlığı ve kötü muamele, yaşam sürelerini kısaltıyor. İnsan eliyle yaşam sürelerini tayin etmek gibi, kudret dışı bir davranış sergileniyor.
Hayvanat bahçelerine yapılacak ekonomik yatırımın çok daha azına doğal yaşam alanları desteklenerek yapılacak yatırım, hem ekonomik olacağı gibi hayvan yaşamına da önemli katkı sunacaktır.
Demir kafes ardında doğal ortamlarından uzak olarak hayvanların kapalı bir alanda uzun süreli yaşamaları asla doğru değil.
Hayvanat bahçelerini doğru kılan tek anlayış ise nesli tehlikede olan hayvan türlerinin yaşamlarını sürdürebilmeleri içindir ki modern dünyada örneklerine rastlayacağımız türdendir hayvanat bahçeleri.
Kılıcı “hayvanat bahçeleri modern kölelikten başka bir şey değil” diyerek tarifi herkes tarafından anlaşılacak bir ifadede bulunmuş.
‘’Bu dünya hepimize yeter, bu gök kubbenin altında hep birlikte yaşıyoruz. Nefes alan her canlı bir bireydir ve yaşama hakkı vardır. Bu dünya sadece insanlara ait değil ‘’ fazla söze gerek yok.
Bundan öte Büyükşehir Belediye tüm itirazlara kulak kapatmadan, dikkat kesilerek dinlemesi ve hatalı olduğu gün gibi aşikâr bu yatırımdan vazgeçmeli.
Geçmiş örneklerin aksine bir tutum sergileyerek, ekonomik ve zaman kaybına sebebiyet vermemeli.
Kılıcı ‘’Sakarya Büyükşehir Belediyesi bir oylama yapsın ve halkın genelinin oyuna göre hareket etsin.’’