“Allah, o kadir ki sizi bir za'ftan yaratmakta, sonra za'fın arkasından bir kuvvet yapmakta, sonra da kuvvetin arkasından bir za'f ve bir saç aklığı yapmakta, neyi dilerse halk ediyor, o öyle alîm, öyle kadîr” Rûm suresi, 54
Doğduğunu bilmeden ve anlamadan hayata başlarsın. Annen ve baban ile bir aile olursun. Ağzın ve dilin olsa da konuşmayı bilmezsin, kulağın olsa da duyduğunu anlamlandıramazsın. Ayakların vardır yürüyemezsin. Ellerin hareket etse de istediğine uzanamazsın. Kur’an’ın ifadesiyle “Zayıfsın” Ama zayıflığa mahkûm değilsin. Seni yaratan sana bahşedeceği hayatta ikinci bir durak olarak ”Kuvvet” verecektir. Kelimeler ağzından sözcük olarak dökülecek belki milyonlarca kelimeyi saymadan döküp konuşacaksın. Ayakların on bin değil yüz binlerce adım atacak. Ellerin sadece almayacak, vermeyecek, tutmayacak tüm bunlarla beraber duaya uzanacaksın. Akıl, sadr, gönül, kalp manevi bir mekanizma olarak seni yönetecektir. Onları helal ile beslersen sana temiz bir hayatı göstereceklerdir. Rics ve necis denen pislik ile kirletirsen hayatın karanlık olur. Doğduğun ülke, yaşadığın aile oturduğun mahalle, eğitim aldığın okul, çalıştığın kurum, sevdiğin insanlar seni farkında olmasan da şekillendirir. Sen tüm bunların ortak noktasında bulunursun. Sen aslında ülken, ailen, okulun, çevren ve işinin sana gösterdiği kadar bir insansın. Dünü okusan da bugünü düşünen ve yarına plan yapsan da sen sadece sen değilsin. İyilik ve kötülükte tüm bunların ortağısın. Ne başarı, ne kayıp sadece sana ait değildir.
Önlüğünü giydiğin gün okullusun ve yemin edilen kalem ve oku emri üzerine eğitilirsin. Lakin kalem ve oku emrini “Yaratan” adına değil de nefsin ve dünyan adına yaparsan tek taraflı bir hayat yaşarsın ki bu seni mutlu etmeye yetmez. Yaklaşık 12 yıl çanta taşırsın. İstersen üzerine bir beş yıl daha koşturursun. Çeyrek asırlık bir ömürde kimi üretir kimi ise tüketir. Tek başına çıkılan yolculuk kiminde vazife ve iş, kiminde ise evlilikle taçlanır. İkisini bir arada buluşturan mutluluğun başka bir derecesine yükselir.
Günler birbirini kovalarken bilemediğin çocukluğunu kendi çocuğunda yaşarsın ve “Altıntop” denilen evlat sınavına kayıt olursun. Şimdi bir çeyrek asırda onlar için koşturursun. Derken görev, ömür, aile, hayat tekrar kuvvetten zayıflığa doğru adım atmaya başlarsın. Yaşamın merdivenlerini çocukların için çıkarsın ve onlara da aynı tecrübeyi emanet edersin. Hayat merhaleleri çeşit çeşittir. Dede ve nenesi görenler, ebeveyni ile mülaki olanlar, çocuklarını büyütenler ve torunlarının mutluluğunu görenler olarak beş nesle şahit olanlarımız vardır. Tüm bunlar 50-60 yıllık hayata sığmaktadır. İnsan hayatı kısa ama çok bereketlidir.
Hayatın birçok kariyerleri vardır. Ailede en son kariyer “Dede” olmaktır. Görevde en son kariyer “Emekli” olmaktır. Hayatta ise en son kariyer “Rahmetli” olmaktır. Esselamu Aleykum şimdilik.