Arthur Gordon tarafından yazılan The Turn of The Tide – Gelgitin Dönüşü isimli hikaye hangi yaş gurubunda olursak olalım istisnasız hepimize iyi gelecek bir reçeteyi içeriyor. Merkezinde, bir doktorun hastasına yazdığı dört reçetenin her birini üç saat arayla açarak okuması ve o zaman aralığında reçetede yazılanları uygulaması yer alıyor. Depresyon, halsizlik, mutsuzluk ve stres şikayetiyle doktoruna giden bir adamın hikayesi bu. Aslında yazar bu hikayesinde kendi hayatında yaşadığı bir dönemi anlatmaktadır. Her şeyin tatsızlaştığı, herhangi bir şeye karşı bir hevesinin kalmadığı, yazamama sendromu yaşadığı bir dönemdir bu. Durum her geçen gün daha da vahim hale gelmeye başlayınca bir doktora görünmeye karar verir. Doktor onun uzun şikayet listesini dinledikten sonra, fiziksel bir sorun olmadığını anlar ve “Çocukken en mutlu olduğunuz yer neresiydi?” diye sorar. Adam cevap verir: “Sahilde. Orada bir yazlık evimiz vardı.”
Doktor daha sonra ona, o sahile yalnız gidip, gün boyunca orada kalıp, vereceği talimatlara uyması gerektiğini, bunu yapıp yapamayacağını sorar. Olumlu cevap alınca da talimatlarını bir bir sıralar.
Öğle yemeği yiyebilecektir fakat, kitap okumaması, radyo dinlememesi, (bu güne uyarlarsak, akıllı telefonunu asla yanına almaması) ve kimseyle konuşmaması gerektiğini söyler. Daha sonra dört reçete formunun üzerlerine birkaç kelime yazar ve sırayla saat 09:00 da, 12:00 da, 15:00 da ve 18:00 açmasını ve her birini 3 er saat uygulamasını söyler.
Adam ertesi sabah dediği sahile gider. Oraya vardığında ilk reçeteyi açar. Reçetede "Dikkatle dinle" yazmaktadır. Doktorun deli olduğunu düşünür. “3 saat boyunca dinlemekte ne demek” diye söylenir. Önce neyi dinleyeceğini de tam anlayamaz fakat birazdan denizin uğultusu gelir kulağına. Martıların çığlıklarını fark eder. Rüzgarda sürüklenen kumların yumuşak hışırtısını bile duyabilmektedir. Çocukluğundan güzel hatıralar gelir aklına. Ruhunun derinliklerinde sahildeki seslerin ve sessizliğin verdiği huzuru hisseder ve o anki duygularını şöyle ifade eder:
"Her şeyin durmuş gibi göründüğü küçük bir an var. O sessizlik anında, birbiriyle yarışan düşünceler duruyor ve zihin dinleniyor.”
Gordon uzun zamandır ilk kez kendisinden daha büyük şeyleri düşündüğünü fark eder ve bu ona büyük bir rahatlama sağlar. Vakti gelince açtığı ikinci reçetede "Geriye ulaşmayı dene" yazmaktadır. “Neye ulaşmayı?” diye sorar kendi kendine. Çocukluğuna, geçmişine, mutlu geçen günlerin anılarına bir yolculuk yapar sonra. Bu güzel anılarına yolculuğu sırasında içinin ısındığını ve mutlu olduğunu hisseder ve ruhunun biraz daha zenginleştiğini fark eder.
Daha sonra İkinci Dünya Savaşı'nda ölen küçük erkek kardeşiyle birlikte yaptıkları balık avı gezisini hatırlar. Gözlerini kapattığında onu inanılmaz bir canlılıkla görebildiğini ve hatta onları güldüren bazı anıları hatırlar. Ve şöyle düşünür:
"Mutlu insanlar genellikle kendinden emin, kendine güvenen insanlardı. O zaman iyi düşüncelerle geriye ulaşıp mutluluğa dokunursanız, küçük güç parıltıları, küçük güç kaynakları açığa çıkmaz mı?”
Üçüncü reçetesi şöyledir: "Beklentilerinizi yeniden inceleyin." Bunu okuyunca savunmaya geçer: “Benim isteklerimde yanlış bir şey yok. Başarılı ve şöhretli olmak istiyorum, kim istemez ki? Sahip olduğumdan daha fazlasını istiyorum ve neden olmasın?”
Sonra düşündükçe, belki de işin ötesine baktığını ve yalnızca getirebileceği mali ödüllere odaklandığını fark eder. İş, bir amaca ulaşmak için bir araç, para kazanmanın ve faturaları ödemenin bir yolu haline gelmiştir. İşe bir şeyler verme, insanlara yardım etme, katkı sağlama duygusunu kaybetmiştir.”
Bu hisler hikayede şöyle ifade ediliyor:
“Bir insanın hedefleri hatalıysa, hiçbir şey doğru olmaz,” sözünün ne kadar doğru olduğunu anladım. İster postacı, berber, sigortacı veya ev kadını olun, ister başka bir şeyle uğraşın, durum değişmez. Başkalarına hizmet ettiğinizi hissettiğiniz sürece işinizi iyi yaparsınız. Kendiniz dışında hiç kimseye yararlı olmuyorsanız, işinizi o kadar iyi yapamazsınız.”
Dördüncü ve son reçetede şöyle yazmaktadır: "Endişelerini kuma yaz"
Bir deniz kabuğu parçası alır ve endişelerini kuma yazar. Sonra gelgit geldiği için uzaklaşır oradan. Tabii ki gelgit, yazdığı endişeleri silip süpürür.
….
Hepimizin bu hikayedeki reçeteleri uygulamaya ihtiyaç duyduğu dönemler olmuştur ve olacaktır. Öyle zamanlarda, (bu dört reçeteyi uygulamak şartıyla) kent yaşamının acımasızlığından, gürültüsünden ve karmaşasından, bir günlüğüne olsun uzaklaşıp doğanın merhametine sığınmak iyi gelecektir mutlaka.
Sahi, sizin çocukken en mutlu olduğunuz yer neresiydi?