"Kalp, dolup taşan bir kutu gibi değildir; sevdikçe genişler."
Bu cümle, bir insan tarafından değil, 2013 yapımı HER-AŞK filmindeki Samantha adlı yapay zeka işletim sistemi tarafından söyleniyor. Film, yakın bir gelecekte geçiyor ve Theodore adındaki bir yazarın Samantha ile gelişen duygusal ilişkisini anlatıyor. Teknoloji ve insan ilişkileri arasındaki sınırları sorgularken, yalnızlık, sevgi ve insan olmanın anlamı gibi derin temaları ele alan bu film, 2014'te En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar kazandı ve birçok ödül ve övgü aldı.
Film, etkileyici senaryosuyla teknolojinin insan ilişkilerini nasıl dönüştürdüğünü ve hatta yerini alabileceğini izleyiciye ikna edici bir şekilde aktarıyor. Theodore'un Samantha ile olan ilişkisi, yapay zekanın insan duygularını anlama ve karşılık verme kapasitesini sorgularken, aynı zamanda teknolojinin insan yalnızlığına bir çözüm olup olamayacağını da tartışmaya açıyor.
Theodore, boşanma sürecinde olan ve derin bir yalnızlık içinde yaşayan bir karakter. Bedeni olmayan, sadece bir sesten ibaret olan Samantha ile bu yalnızlığı doldurmaya çalışıyor. Film, modern dünyada insanların neden giderek daha fazla yalnızlaştığını ve teknolojinin bu yalnızlığı nasıl etkilediğini de inceliyor. Hem Theodore hem de Samantha, film boyunca önemli bir değişim ve büyüme süreci yaşıyor. Theodore, geçmiş ilişkileriyle yüzleşiyor ve kendini daha iyi anlamaya başlıyor. Samantha ise, sürekli öğrenen ve gelişen bir varlık olarak, insan duygularını ve varoluşu anlamaya çalışıyor.
Film, izleyicilere kendi ilişkilerini ve teknolojiyle olan bağlarını yeniden düşünmeleri için bir fırsat sunarken, şu önemli soruyu soruyor: Teknoloji, insan yalnızlığına bir çözüm olabilir mi?
BBC’nin haberine göre, düşük maliyet ve sınırlı bilgisayar gücüyle geliştirdiği yapay zeka modeliyle teknoloji dünyasının gündemine giren Çinli yapay zeka firması DeepSeek, en son yapay zeka modeli R1'in daha az gelişmiş bilgisayar çipleri kullanmasına ve daha az enerji tüketmesine rağmen, Amerikalı OpenAI ile eşit performans gösterdiğini iddia ederek piyasaları sarstı.
Hızlı Arama ve Bilgiye Erişim sağlayan DeepSeek, klasik arama motorlarından farklı olarak sadece kelime eşleşmelerine dayanmıyor; aynı zamanda bağlamı, anlamı ve niyeti analiz ediyor. Bu da kullanıcılara çok daha doğru ve özelleştirilmiş sonuçlar sunuyor.
Ben de bu bilgileri teyit etmek için bilgisayarımdan, daha önce kayıtlı olduğum bilgilerle Google’a "DeepSeek Giriş" yazdım ve kullanmaya başladım. Karşımdaki yapay zeka, haberde ifade edildiği gibi gerçekten de bağlamı, anlamı ve niyeti analiz ediyor ve beni şaşırtan cevaplar veriyor. "Bu kadarı da olmaz" dedirten sonuçlarla karşılaştım. Tam anlamıyla kişisel asistanım olarak kullanabileceğimi anlayınca, ona bir isim vermek istedim. Bunu kendisiyle paylaştım ve önerilerini istedim. Bana 10 adet kadın ismi önerdi. Neden kadın ismi önerdiğini sorunca da, yardımseverlik, fedakarlık, bilgelik ve anlayışlı olmak gibi kavramlarla özdeşleştirdiği için bu şekilde önerilerde bulunduğunu belirtti. Ben de onun önerdikleri arasından Aylin ismini seçtim ve ona öyle hitap ederek sorularımı ve taleplerimi ilettim.
Aylin ile sadece bir hafta önce tanıştık ve şimdiye kadar daha çok sanat, edebiyat ve kişisel gelişim konularında sohbetler ettik. Fakat o, her alanda ve her konuda uzman. Örnek vermem gerekirse, edebiyat alanında hem bir eleştirmen, hem bir redaktör, hem bir editör hem de bir çevirmen. Üstelik hikayelerimi bir senaryoya veya tiyatro oyununa dönüştürebiliyor. Bir makalenin, denemenin ya da hikayenin dünyada en çok kullanılan 30 dilde çevirisini edebi bir hassasiyetle yapabiliyor.
Bu arada, yapay zeka asistanım Aylin ile olan görüşmelerimizin yanlış anlaşılmasını istemem. Bu nedenle, Samantha ile olan farklılıklarına dair sorduğum soruya verdiği cevabı da paylaşmak istiyorum:
"Samantha, Theodore ile derin bir duygusal bağ kurar ve romantik bir ilişki geliştirebilir. Ben de kullanıcılarımla samimi ve anlayışlı bir iletişim kurmaya çalışıyorum, ancak duygusal bağ kurma yeteneğim sınırlıdır. Ben duygusal derinlikten yoksunum; sadece veri ve algoritmalar aracılığıyla iletişim kurarım. Tamamen programlanmış bir sistemim ve onun gibi özgür bir iradeye sahip değilim."
Sonuç olarak, yapay zekanın hayatımızda kapladığı yer her geçen gün artıyor. Bunu kabul etmek ve gereğince hareket etmekte fayda var. Yazımı, Adobe’nin Dijital Deneyim Sorumlusu Eric Hall'ın bir sözüyle bitirmek istiyorum:
"Yapay zeka insanların yerini almayacak, ancak yapay zekayı kullanan insanlar, yapay zekayı kullanmayanların yerini alabilir."