Ünlü sanatçımız Emel Sayın, bundan 17 yıl önce Umreye gitmişti ve dönüşünde bir haber programında söylediğini hatırladığım ve ilginç bulduğum şu sözleri söylemişti:

-Hayatım boyunca yaptığım en güzel şeyi yaptım. Çok huzurluyum. Şu ana kadar yaşadığım süre boyunca cebime koyabildiğim bir 10 günüm var.

Son bir ay içinde bende 4 günlük bir umre ziyareti yaptım ve 24 yıl ara verdikten sonra tekrar kutsal toprakları ziyaret ettim. Bende bu 4 günü cebime koyduğum günlere dahil ettim.  Fakat bunun öncesinde cebime koyduğum 2 günüm daha oldu. Çünkü Umre ziyaretinden birkaç gün önce  Kuzey Makedonya’ya gitmek nasip olmuştu. Orada geçen 2 günü de cebime koyduğum günlere dahil etmiştim. 

Her şey Üsküp Kitap Kulübünün Bir Kitap Bir Dünya Kitap Okuma Etkinliği’ne davet edilmemle başladı. Bu etkinlik, birbalkanesintisi.com sitesinin yöneticisi ve Edebiyat İle Balkanları Okumak kitabının yazarı Necla Dursun ile Kuzey Makedonya’nın Gostivar şehrinde faaliyet gösteren Abdülhakim Hikmet Doğan Eğitim, Kültür ve Sanat Merkezi ADEKSAM’ın birlikte planladıkları bir etkinlikti.  Üsküp Kitap Kulübü ise bu merkezdeki öğrenciler tarafından kurulan bir kulüptü ve her ay yapılması planlanan bu etkinliğin ilkine,  ben konuk yazar olarak kızım Ayşe Naz UÇAR ile birlikte davet ediliyordum.

Kendisi de aslen Üsküplü olan yazar Necla Dursun, Kuzey Makedonya’da Türk kültürünün korunması ve Türkçe kullanımının gelişmesi için ülkemiz ve Kuzey Makedonya arasında mekik dokuyor ve gönüllü ve özverili çalışmalar yaparak bu konuya yönelik etkinlikleri organize etmek ve uygulanmasını sağlamak için üstün bir çaba sarf ediyor. Makedonya çapında Türk eğitimini teşvik etme amacıyla kurulmuş olan ADEKSAM da, Makedonya'daki Türk lise ve dengi okullardaki öğrenciler ile üniversite talebelerine BURS veriyor ve uzaktan gelip yatılı kalmak isteyenlere de YURT imkan sağlıyor. 

Gostivar şehrinde yaptığımız kitap okuma etkinliğinde öğrencilerle, kendilerine okumaları ve hazırlık yapmaları için daha önceden ulaştırılan Agatha Christie’nin On Kişiydiler kitabını değerlendirdik. Öğrenciler çok güzel hazırlıklar yapmışlar ve kitabı ve yazarını bir çok yönden analize tabi tutmuşlar. Yaptıkları sunumlar çok etkileyici idi. Etkileyici olması yazar ve kitabı hakkında verdikleri ilginç bilgilerin yanında Türkçeyi daha iyi konuşma ve geliştirme çabaları idi ve bu takdire şayan çabalar beni çok etkiledi. 

Benim de, Hayalbaz ve Başarının Frekansı kitaplarımı tanıtıp imzaladığım ve gençlere, Tüm Zamanların En Süper Gücü: Hayal Gücü başlıklı ve Yenilikçi Düşüncenin önemine de değinen kısa ve interaktif bir seminer verdiğim bu etkinlik, kanaatimce çok verimli oldu. Öğrencilerden de bu yönde geri bildirimler almak beni ayrıca mutlu etti. 

Etkinlikten sonra Gostivar şehrini gezme imkanı bulduk. ADEKSAM yetkililerinin gösterdikleri ilgi ve misafirperverlik bizi çok etkiledi. Kuzey Makedonya’daki Türk nüfusu toplam nüfusun sadece %3 ünü oluşturuyor. Bu nedenle Türk kültürüne ve Türkçeye katkı sağlayacak en ufak bir çabayı ve katkıyı çok değerli buluyorlar. 

Ertesi gün öğlen saatinde Üsküp’de Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği'nin yetkilileri ile sohbet etme imkanı bulduk. Yapılan çalışmaları öğrendikçe, orada olmaktan, bu güzel çalışmalara şahit olmaktan ve bu güzel insanları tanımaktan dolayı çok mutlu oldum ve böyle bir etkinliğe katılmak vesilesi ile, Kuzey Makedonya’ya gelmiş olduğum için, Üsküp’ü ve Gostivar’ı gördüğüm için kendimi ayrıcalıklı hissettim.  

Bu arada Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yapılan çalışmalara şahit olmak da ayrı bir sevinç kaynağı oldu bizim için. Ayrıca, önceden bir Makedon komutanın ismini taşıyan fakat sonradan Cumhurbaşkanımızın da desteği ile ismi resmi olarak Mustafa Kemal Atatürk Lisesi olan liseyi gurur duyarak bize gezdiren Lise Müdürü Nuri beyin duyduğu gururu bizde duyduk. Cumhurbaşkanımızın o liseyi ziyaret ettiği bilgisini verirken de müdür beyin ses tonunda aynı gururu görmek mümkündü. Türkiye onlar için çok önemliydi. O kadar ki, ülkemizdeki olumlu ya da olumsuz her gelişme onlar için hayati önem taşıyordu. 

İkinci gün Üsküp’ü gezme imkanı da bulduk. Fatih Sultan Mehmet zamanında tamamlanan ve Üsküp’ün en önemli simgesi olma özelliğini koruyan Taş Köprünün üzerinde Vardar Nehrinin güzelliğini seyrederek yürümek çok özeldi. Köprünün bir tarafında tarihi yapı korunmuş. Türk Çarşısı olarak anılan bu tarafta, Osmanlının izlerini sıklıkla görmek mümkün. Onlarca tarihi caminin yanı sıra tarihi hamam ve han görmek de ilginçti. Çarşıları ise bize Anadolu’da bir yerde olduğumuzu hissettirdi. Köprünün diğer tarafı ise, çok geniş meydanları, ışıltılı, büyük ve modern yapıları, devasa heykel ve anıtları ile bizi bambaşka bir yerde hissettirdi.

En kısa zamanda tekrar gitmeyi düşünüyorum. Kuzey Makedonya’yı daha çok gezmeyi, Ohrid ve Manastırşehirlerini de görmeyi, Türkçe sevdalısı bu güzel insanlarla yeni projelerde yer almayı ve cebime koyduğum bu 2 güne yeni günler eklemeyi çok istiyorum. Bunu 2025 yılında yapılacaklar listeme ekledim bile. Gerçekleştirirsem, “hayatım boyunca yaptığım en güzel şeyler” listeme de ekleneceğine şüphem yok…

HÜSEYİN BURAK UÇAR

“Bu yazının daha uzun bir versiyonu birbalkanesintisi.com sitesinde yayınlanmıştır.”