Sabahın seheri günden ileri Ben kimi sevmişim senden ileri Ziyaret olmuşsun kurban istersin Kurban bulamadım candan ileri
(Karacaoğlan)
Ondan ileri kimseyi, kimseleri sevemeyeceğimiz tek kişi/kurum vardır yeryüzünde: - hiç kuşku yok ki - ailemiz.
Kurban bulamayız ona verecek, candan ileri.
El-hak doğrudur. On kere yüz kere bin kere, yüz bin kere doğrudur bu.
Tersi geçicidir. Yaşayan, isteyen tecrübe edebilir. Edilmiş söylenmiştir.
Dedem Korkut’un diliyle gelimli gidimli düyada tek gerçek, bitmez tükenmez sevgi kaynağımız ailedir, ailemizdir. Bunu bilir, bunu söylerim ben.
Nedense aile denince zihnimde yonca canlanır benim. Ama beş yapraklı bir yonca.
Evet, aile beş yapraklı yoncadır bende. Başodanın üst köşesinde, sedirde, kırmızı yeşil sarı oyalı beyaz başörtülü, eli tespihli, yetmişine yaklaşmış, arada torunlarına masallar anlatan, bilmeceler soran, hemen her olayı bir atasözü veya deyimle özetleyen, hayatın pişirdiği bilge yüzlü bir babaanne; kırk beşini henüz geçmiş, hafif seyrelmiş siyah saçlı, gara gaşlı gara gözlü, orta boylu, temiz yüzlü evin erkeği; hamarat mı hamarat, buğday benizli, belirgin kaşlı, ortadan az uzunca, inceye yakın, merhametli evin gelini; lise ikiden üçe geçen on altısında, gözlüklü, kitap okumaya, yazmaya düşkün olduğu bakışlarından belli, ak benizli, zayıfça yüzlü bir genç kız, orta bire yeni geçmiş, henüz on birinde hafif topluca, belli ki iştahlı, çalışkan, buğday benizli bir erkek çocuk.
Benim için aile en çok budur. Buncadır. Bundandır.
Ülke, insandır bana göre, aile ise hücre.
Evet evet, aile denince benim aklıma nedense hücre gelir ilkin. Vücudu oluşturan milyonlarca hücrenin her biri bir ailedir de insan vücudu da ülke. Beyin başkent Ankara, kalp İstanbul, ağız liman şehirleri İzmir, Trabzon, İskenderun, Mersin, İzmit. Boğaz Çanakkale elbette. Mide mi dediniz: Konya ovası, Çukurova, Adapazarı ovası. Akciğer Bolu, Erzurum, Antalya. Karaciğer Edirne, Bodrum, Marmaris.
Bir zamanlar garanti adlı bir banka vardı. Bilmem, hâlâ var mıdır? Bir başka banka da motto (kendisini özetleyen, onunla özdeşleşmiş söz) olarak güveninizin eserini kullanırdı daima. Daha da bir başka banka ikinci adresiniz diye anlatırdı kendisini reklamlarda.
Tam da budur işte aile bende: Güven, garanti ve ikinci adres.
Sürekliliktir, eyvallah. Gen ve gelenek devamlılığıdır, eyvallah. Emanet aktarımıdır, eyvallah.
Aile dünümüzdür. Aile bugünümüzdür. Aile geleceğimizdir. Geleceğini seven, ailesini sever.
Aile hanedir, haneler sokak, sokaklar mahalle, mahalleler yerleşim, yerleşimler şehir, şehirler ülke, ülkeler dünya: Bir hane, bin hane, bir milyon hane, bir milyar hane: Alınız size dünya. Dünya dediğimiz şey, haneden- hanelerden, aileden - ailelerden ibarettir aslında.
Birilerinin ailemizi bozmak istemelerindeki murat, dünyamızı bozmak, geleceğimizi ifsat ve işgal etmek içindir: Bu böyle biline.
Aile birliktir, dirliktir, düzenliktir. Güvendir, güvençtir, güvencedir. Feragat, hamiyet, fedakârlıktır. Hoşgörü, öngörü, songörüdür. Başkasında bin kez reddedeceğiniz, terk edeceğiniz, cezalandıracağınız bir kişi veya olaya; sabır, hoşgörü ve hamiyet ortamında çözüm aramak, çoğu kez de bulmak demektir.
Aile şifadır, aile dermandır, aile mekândır.
Aile faizsiz, karşılıksız, geri ödemesiz borç alınabilen tek bankadır yeryüzünde.
karşılıksız, umarsız, çıkarsız sevgidir.
Yüz kere üzseniz de, iki yüz kere hayal kırıklığına uğratsanız da, üç yüz kere başarısız olsanız da sizi affedip hoş görebilecek tek kurum, tek iklim, tek ortam ailedir, vesselâm.
Sınırlı bir dünyada yaşıyoruz: Ülkelerin sınırları, şehirlerin sınırları, sokakların sınırları var. Hatta ömrümüz, günlerimiz bile sayılı ve sınırlı. Sınıflı da bir dünyadayız aslında: Zengin fakir, kadın erkek, genç yaşlı, okumuş okumamış, işçi patron, kapıcı genel müdür, yöneten yönetilen.
Sınırın ve sınıfın ortadan kalktığı, acıların ve sevinçlerin tek vücut olduğu, şefkat ve sevginin her daim tavan yaptığı tek ülke, ailedir.
Yaşımız, sıramız, görevimiz farklı da olsa, sınıfsız ve sınırsız tek yer, bir ve bütün olunan tek mekân ailemizdir. Etin tırnaktan ayrılmadığı tek kurum.
Sevginin yeşerttiği tek ülkedir orası. Yeşerttiği ve yaşattığı.
Gerisi teferruat. Diyeyim size.
Âh bir ataş ver cigaramı yakayayım Sen salın gel ben boyuna bakayım Uzun olur gemilerin diiiireeğiii Âh yanık olurrr analarınnnn yüüüreği
Fahri Tuna: Biyografi ve portre yazarı. 1959 Sakarya doğumlu. Endüstri mühendisi. Emekli kültür işleri dairesi başkanı. Vali kültür sanat eski danışmanı. Irmak, Abbara ve Balkan Türküsü dergileri genel yayın yönetmeni. On iki senedir değişik şehirlerde yazarlık dersleri verdi, edebiyat akademileri yönetti. Başta ‘Yaşa’yan Portreler’ (2015) ‘Osmanlı Medeniyetinin İzinde 40 Şehir Portresi’ (2019) olmak üzere yayımlanmış on dokuz adet kitabı bulunuyor. Adapazarı’ında ikâmet ediyor.