Klasik bir giriş olacak ama önce savaşların bitmesini diliyorum. Bitmeyeceğini de biliyorum. Çünkü insanoğlu var olduğundan beri savaşıyor. Kendini savaşmanın gerekliliğine de inandırıyor üstelik. 2. Dünya Savaşı’nı, bütün savaşları bitirecek savaş diye başlatmışlar. Düşünsenize ne ulvi bir amaç! Ne ikna edici bir söz! 60 milyondan fazla insanın öldüğü ve milyonlarca insanın sakat kaldığı savaş ne işe yaradı peki? Savaşlar bitti mi? Kesinlikle hayır. Tüm kalbimle Gazze’deki, Ukrayna’daki, Doğu Türkistan’daki zulmün bitmesini diliyorum. Savaşın bir bahanesi, mazereti hatta kazananı olmuyor zira.
Dünya nüfusunun yarısı azalmalı görüşü, önce filmlere konu olmadı mı? Avengers filmlerinin kötü karakteri Thanos, tüm dünya nüfusunun yarısını yok etmesi gerektiğini savunuyordu filmde. Sonra pandemi başladı, o bitti savaşlar başladı. Umutsuz bir umutla insanların artık kendini ve bizi kandırmamasını diliyorum.
Barışın olduğu ülkemde ne kadınların ne çocukların güvende olması çok manidar geliyor bana. Ülkemdeki kadınların güvenle gezdiği, eşinden- sevdiğinden ayrıldı diye vurulmadığı, yaralanmadığı bir ülke istiyorum. Kadınların Koca Adam gibi şarkıların sözlerini dinlerken hüzünlenmediği; küçücük çocukların güvendiği dağlara yağan karlar tarafından buz kesmediği bir memleket bekliyorum.
Rezonans kanunu, evrendeki her şeyin titreşimler aracılığı ile iletişim halinde olduğunu söyler. Bu yüzden dünyanın bilmediğimiz yerindeki zulmünün veya ülkemizdeki şiddetin bizim huzurumuza kastı vardır. Bunca hüznün içinde beyhude yere huzur ararız. Vücudunda minicik bir yer ağrısa bütününde hissetmez misiniz? Evrenin bize sunduğu da budur. Montesquieu der ki: “Bir kişiye yapılmış haksızlık bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir.” İnsanoğlunun savaşa ayırdığı para, zaman ve enerjiyle dünyanın kaç derdine çözüm bulunur, kaç yarası sarılırdı kim bilir?
Yine de yaşadığımız sürece umut hep vardır. Lotus çiçeği, bataklıkta açar. Gökyüzünün mavi olduğunu gece olduğunda da biliriz. Bu yüzden kendim için bir şeyler isteme cesaretine de sahibim.
Evvela sağlık diliyorum. Bütün sıfırların başındaki 1 gibi o olmadan olmaz. Bir değil birçok gönle dokunabilmeyi diliyorum. Görgülü, ilgili, bilgili, sevgi dolu insanlarla tanışmayı, konuşmayı hayal ediyorum. Gezmeyi, görmeyi, öğrenmeyi, başarmayı ve hepsinden çok da hissetmeyi diliyorum. Geçmişin anılardan, geleceğin hayallerden ibaret olduğunu ve anda kalmanın önemini görebilmeyi umuyor ve hayatın, bize sunulmuş bir hediyeden ibaret olduğunu duyumsamayı diliyorum. Başarı kadar başarısız olmanın da olası olduğunu, mükemmellik diye bir şeyin insan doğasına çok da uymadığını hatırlayabilmeyi diliyorum. Hayatın mucizelerine tanık olmayı, karanlığa inat aydınlıkta kalmayı, temiz sayfalar açmayı, kara kalemlerle aydınlık şeyler yazabilmeyi umuyorum.
Tüm bunları sizin için de diliyorum. Böylece mutlu titreşimlerimiz dünyada birleşip bir şeyleri iyileştirebilir belki de. Ne dersiniz?