Seneler önce “Bir Kedim Bile Yok” başlıklı bir yazı yazmıştım. Merak eden olursa gazetenin arşiv yazılarında bulabilir. Hayatımın ilk “evcil hayvan” deneyimi, benim için tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Sevgi pıtırcığı halimden, elleri titreyen nevrotik bir hale dönüşmem için sekiz ay yetmişti. Kendi kendime karar aldım. Bir daha “asla” bir evcil hayvanla yaşamayacaktım.
Siz de bilirsiniz ki “asla” lı cümleler tehlikelidir. O “asla”nın kapısı, “zor ama imkansız değil” ile aralanır. Derken “bir ihtimal, belki, acaba?”... cümleleri peşi sıra ağzından dökülüverir. Bir bakarsın ortalarda ”Neden olmasın?” diye dolaşıyorsun.
Kızım, balkonumuzun hemen önündeki yediveren güllerinin altına her hıdrellezde dilek olarak “KEDİLER” yazmaya başladı. Ben “asla” dedim. Ne istersin diyoruz: Kedi, diyor. Yok olmaz diyorum. Kandilde dua ediyor. Ne istedin diyorum. Kedi, diyor. Ben Erol Taş misali müstehzi, yamuk bir gülümseme ile “Olmayacak duaya amin diyor.” diyorum.
İki sene evvel, sitemize bir kedi dadandı. Site güvenliği ne yapsa uzaklaştıramadı. Meğer doğum yapacakmış. Bir batında çok yavru olur ya yok bu, tek bir yavru doğurdu. Sonra da ortadan kayboldu. Yavru, ağacın dibinde üç gün miyavladı. Kızımın “Eve alalım.” sözlerine siteden konu komşunun “Yazıktır. Sevaba girersin.” sözleri de eklendi. Dedim ki “zor ama imkansız değil.”
Arkadaşlarım için yaptığım kek vardı, bir lokma verelim aç herhalde dedik, onu da ham ham yedi. Dedim ki “bir ihtimal, belki”
Site yönetimi “Sizin evde biraz büyüsün, sonra dışarı salarsınız. Alın, yoksa ölecek.” dedi. Gözlerim dolu dolu bir görseniz. Çaresiz kaldım. Aldım eve. Garibim bir mutlu ki anlatamam. Eve bir mutluluk geldi, sormayın. Dedim ki “acaba?”
Arkadaşım dedi ki “Bir sizde, bir bizde büyütelim işte.” Bir iki gitti geldi. Sonra temelli yerleşti. Dedim ki “Neden olmasın?”
Sonuçta iki senedir bizle yaşıyor. Kızımın en yakın arkadaşı ve belki inanmazsınız ama benim de “kedi kızım” Göbeğini sevdirmeye, kaloriferde uyumaya, kardeşleriyle bahçede oynamaya bayılıyor. Canı sıkılan herkes (eşim, kızım ve ben) gidip gelip onu öpüyor. Kızım ona çizgi roman karakterlerinden bir prensesin ismini verdi. Adı Yona. Tam bir prenses. İyi ki var.
Bir hayvanla yaşayınca onların dilini, halini, ruhunu anlamaya başlıyorsunuz. Daha önce sizde olmayan bir şeyler aktive oluyor sanki. Bu yüzden sokak hayvanlarına çok üzülüyorum. Onları anlıyorum. Sokakta olmalarını istemiyorum. Zarar görmelerine ise gönlüm hiç razı değil. Onlar Allah’ın sessiz kulları.
Sizden tek bir şey istiyorum: Asla evime hayvan almam, deyin. Çünkü biliyorum, asla’lı cümleler tehlikelidir. Her an her şey olabilir.
Not: Sizin için bir fotoğraf ekliyorum.