Tartışmanın merkezinde kazınım var ise sonuçlarından ve tartışmaktan kaçınmamalı. Özelliklede konu kamusal alanı ilgilendiriyor ise.
Son günlerde karşılıklı söz yarışı yaşındı ki neresinden bakarsan özlenen tablo, uzunca yıllardır siyaset bu alışkanlığından ödün vermişti
Bir başka deyişle tek kale maç oynanmakta idi.
İktidar ve temsilcileri denetime, eleştiriye kapalı bu tarafı ile kulakları da tıkalı sorgulanmaktan öte tutum sergilemekteler, bu alışkanlıklarından vaz geçmiş değiller ancak güçlü itiraz sesi yükseldi.
İlk önce Unkapanı Meydanı düzenleme projesi ile başlayan tartışma daha sonrasında SGK kavşak projesi ile devam etmekte, anlaşılan bu tartışmalara biraz daha tanıklığımız olacak.
CHP il başkanı Ecevit Keleş ve arkadaşları Un Kapanı meydan düzenleme projesi incelemek ve bölge esnafının sorunlarını dinlemek üzere temaslarda bulunmuşlar, ardından da ihale süresinde bitirilmeyen çalışmalar hakkında büyükşehir belediyeye aksaklık ve uğranılan ekonomik kayba ilişkin sorular yöneltti.
Keleş “Yapılan işi kontrol ettik, 6 ay içerisinde bitirileceği söylenen meydan tam 1 yılı aşkın bitirilemedi. Bu gidişle belki aylar sonra bitirilebilir. Paranız yoksa niye ihaleye çıkıyorsunuz” esnaf mağdur, minibüsçü mağdur, halk mağdur diyerek yaşanılan mağduriyeti işaret etti.
Siyasi yaşamın, demokrasiye olan inancımız gereği denetlemenin ve eleştiri getirmenin tartışılabilir hiçbir tarafı yok ve yaşamın en doğal akışlarından olan bir hakkı kullandı Keleş ve arkadaşları.
Buraya kadar siyasi nezaketi zorlayan, maksadı aşan bir söz ve davranışa tanıklık etmedik.
Büyükşehir belediye başkanı Ekrem Yüce meclis toplantısında Keleş’in açıklamalarına cevap verdi ki bu tarafını anlamak güç.
Yüce “Bir gerçeği paylaşıyorum, ben yaptım oldu yok artık. Herkes dediğinin hesabını verecek. Allah Allah. Benim paranın hesabını sen mi yapıyorsun. Benim paranın hesabını sen mi biliyorsun. Ben attığım her kuruşu planlayan bir mühendisim. Yılların proje adamıyım” diye son derece öfkeli bir dil ile cevap verdi.
İşte tamda sorun burada, bu denli öfkeye yol açacak bir durum yok iken bu gerilim niçin doğdu, böylesi öfke dilene niçin ihtiyaç doğar.
Açıkçası karşılıklı tartışma ve cevap vermeye ilişkin, gerilimin tırmanmadığı bir duruma özlemimiz varmış bu sayede hatırlamış olduk.
O kadar sessiz geçmiş ki geçen yıllar, iktidar ve temsilcileri eleştirilmemiş ya da eleştirilere kulağını tıkamış, yaptım oldu sessizliği içinde geçiştirilmiş.
Yüce’yi bu denli öfkelendiren nedir bilemiyorum doğrusu, ortada yaşanan mağduriyet, gecikme var mı ve bölge esnafının isyanı var mı, var.
Ve zamanında bitirilemeyen bir proje var mı, var.
Bu durumda öfke ve itiraz niçin?
Benzeri durum da SGK kavşak projesinde yaşanmakta Keleş “2020 yılı Ekim ayında çalışmalara başlanan ve ihalesinde 240 gün içerisinde bitirilmesi gereken SGK köprülü kavşağı ilan edilen tarih üzerinden çok zaman geçmiş olmasına rağmen hala tamamlanmadı. Bölge esnafı mağdur ediliyor” diye bir açıklamada bulundu.
Her iki açıklamadan da anlaşılacağı üzere ihale şartlarına ve ilan edilen zamana uygun bitirilmeyen projeler kamuoyuna paylaşılmış.
Yani tartışmanın merkezi zamanında bitirilemeyen projeler ve verilmesi gereken cevapta gecikmenin gerekçesi olacakken, öfkeye teslim olunmuş anlamsız bir yere taşınan bir hal almış.
Oysaki Yüce daha sakin değerlendirip, sonuç odaklı cevap verebilirdi, henüz geç kalınmış bir durum söz konusu değil.
Keleş’in bu hususta” canlı yayında bir araya gelelim Sakarya’nın sorun ve sıkıntılarını konuşur, neler yapılmasını gerektiğini istişare etmiş oluruz” diye çağrısı var ki değerlendirilmeli ve son yıllarda özlemini duyduğumuz, karşıt fikirlerin tartışıldığı bir platforma tanıklık etmiş oluruz.
Esasen ülke demokrasisinin gereği ve geleneğidir.
Her ne kadar AKP eliyle terk edilmiş bir geleneğimiz olsa da, yeniden başlatılabilir.
Kim bilir belki de yeni dönemin başlangıcıda örnek teşkil edecek ilk adımı Yüce ve arkadaşları atmış olur...