Son dönem, Türkiye’nin bölgesel güç olma yolundaki hamlelerini incelediğimizde, etki alanımızda bulunan ülkelerdeki siyasi gelişmeler, yeniden karılmaya çalışılan siyasi ortaklıklar, yanı başımızdaki komşumuz Yunanistan’ın talihsiz açıklamaları.
Yunan'dan tarihi itiraf: Türkiye’yi engellememiz imkânsız demeleri.
Amerikalıların Dedeağaç ve diğer adalara kurdukları askeri üsler.
Turkovac aşısını ürettikten sonra DSÖ’nün pandemi kurallarındaki esnekliğe gitmesi.
Türk Devletler Teşkilatının kurulduğu şu günlerde, Kazakistan’ın başına örülmek istenen çoraplar,
Eminiz ki;
Ekonomik olarak Kazakistan'da Rusya ve Çin rekabet halinde olacak. Rusya, Çin'i tek başına dengeleyemez.
Burada Türkiye faktörünün Rusya ile ilişkilerde özellikle Kazakistan ve Orta Asya'da bir iş birliği geliştirebileceğini tahmin ediyorum.
Bu süreçte Türk Devletleri Teşkilatı da Türkiye ile Rusya arasındaki iş birliği sürecinin bir parçası olarak devreye girebilir.
Kriz şunu gösterdi, TDT'nin kurumsallığının daha da geliştirilmesine ihtiyaç var. Özellikle kriz dönemlerinde acil müdahale edebilecek mekanizmaların devreye girmesi lazım.
TDT bu tür kriz anlarında acil müdahale edebilecek bir politik veya güvenlik yapısını oluşturmalıdır.
Biliyor ve görüyoruz ki; bu ülkelere abilik yapacak tek ülke, Türkiye’dir
Yunanistan’ın korkak açıklamaları,
Amerikalıların Dedeağaç ve etrafındaki adalara askeri üs kurup, sözde Ukrayna’yı korumak amaçlı gibi gözükse de,
Hedef ülke Türkiye’dir.
DSÖ’ye göre, Pandemi'de artık son döneme girdik.
Türkiye Turcovac aşısını bulup, aşıya ulaşamayan ülkelere yollayacağını ve bunun anlaşmalarını yaptığını beyan ettikten sonra ne hikmetse tüm Avrupa ve ABD pandemi ile alakalı kısıtlamaları kaldırmaya başladı.
Turcovac aşısınında 50'den fazla ülkeye yollanacağı ve Biontek aşısına karşı bir durum da olacağını düşündüğümüzde covit 19'un tarih deki yerini alacak olmasına şaşırmıyoruz.
Sadece pandemi konusunda değil Dünya'nın ilgilendiği birçok mevzuda öncü adımlar atmamız yenidünya düzeninin kurulmasında öncülük eden küresel çetenin planlarına ciddi sekte vurmakta.
Bu yüzden Erdoğan'ı masaya çekip birlikte hareket etme noktasında uyarı (tehdit) etmelerine karşın, devlet aklının o masaya belli kriterler koyması, mevcut konjonktürdeki yaşanan savaşın bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Muhtemelen bu karşılıklı çatışma süreci birçok alanda 2023'e kadar devam edecek ve olası bir karşılıklı uzlaşma noktasında anlaşma da söz konusu olmayacak.
Küresel çete her ne kadar 2023'de Erdoğan'sız bir dünya düzeni hayal edip bu manada çalışsa bile,
Onların düşündükleri manada bir seçim sonucu olmayacağından, 2023 sonrasında Türkiye'de bu çetenin birçok uzantısının tasfiye edilerek,
Türkiye'nin yenidünya düzeninde, kendi kriterleri ile yer alıp masada eşit manada söz sahibi olacağı gerçeği en büyük korkuları.
"Dünya 5'den büyüktür" söyleminin 2023 sonrasında adım, adım gerçeğe dönüşecek olması bunların en büyük kâbusları olmuş durumda.
İş de bu yüzden Türkiye'de 2023 öncesi olası bir illegal oluşuma müsaade etmeyecek bir duruş ve kararlılık ile her türlü platformda mücadelemizi en üst perdeden devam ettirmek zorundayız.
2023 seçimleri sadece bizim için bir dönüm noktası olmayacak, aynı zamanda yeni dünya düzeninin kurulması yolunda adalet, barış ve istikrarın gerçekleşmesi açısından kritik bir eşik olacaktır.
2023 seçimleri yine, aynı zamanda küresel çetenin hâkimiyetinin de bir nevi bitmesi manasında da kazanılması gereken bir seçim olarak önem arz etmektedir.
2000 yıllık kadim Türk Devlet aklı elbette geleceği dizayn etmektedir.
Bize düşen, tencere, tava kaygılarına kapılıp, bu güne dek göstermiş olduğumuz birliğimize helal getirtmemektir.
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
’’görelim Mevlam neyler, neyler ise güzel eyler’’ sözünü anımsadığımızda