Büyük bir deprem, tarifi imkânsız büyük acıların yaşandığı günler yaşıyoruz.
Son yüzyılda dünya üzerinde belki de bu genişlikte büyük bir alanı kaplayan çok az deprem yaşandı. Bu tespitimi de günlerdir farklı sosyal mecralarda açıklama yapan bilim adamlarına dayanarak yazıyorum.
Bazı yaşanan olaylar turnusol kâğıdı gibi insanların içyüzünü ortaya çıkardı.
Deprem haberinin alınmasının ardından her fert kendine yakışanı yapmaya başladı. Kendine yakışanı diyorum çünkü yıkılan enkazın altına girme cesareti olanlar kadar klavyelerinin başında ve sosyal medyada tıynetini yansıtan iğrençliklere şahit olduk. Maalesef içimizden çıkan bazı karakter yoksunu, iğrenç, insan müsveddelerinin olduğunu gördük.
Kalplerini böylesi bir felaketin dahi yumuşatmadığı bu çirkefliklere, koca koca siyasetçilerin ve sosyal medya meşhurlarının da katılması ayrıca üzüntü verici bir vaka.
Böyle bir hadise mutlak surette Allah’ın gücü ile olur. Ancak biz birkaç mide bulandıran yaratıklara bakıp üzerine kafa yormaktansa, rengârenk çiçek bahçesinde uçuşan desenli kelebeklere bakmayı tercih edelim.
İlk harekete geçen devlet kurumlarının yanında milletimiz depreme anında yardım refleksi ile karşılık verdi. Sabahın ilk ışıklarıyla tüm il ve ilçelerde belediyelerden Sivil Toplum Kuruluşlarına kadar yardımlaşma duygusuyla hareketlenme başladı.
Gelen afetin Allah’tan geldiğini bilerek hareket eden milletimizin yardımlaşmaya koşar adım gidişi, vefakârlığı ve sarsılmaz imanı övünülmesi gereken hususlardır. İnsanlarımız daha gün ışımadan yurdun dört bir yanından araçlarıyla topladıkları malzemelerle yardıma gittiler. Kurtarma ekipleri ise sevdikleriyle vedalaşmadan bölgeye intikal etmişlerdi. Bölge adeta kıyamet gününü yaşıyordu. Yurt genelinde oluşan birlik havasını bazı siyasilerin çıkar amaçlı açıklamaları bozmaya yetmedi.
Gün ağrıdığında neredeyse 10 ilin hepsinde kurtarma çalışmaları başlamıştı bile. Tabi ki yeterli değildi. Ama başta devlet görevlileri olmak üzere arama kurtarma ekipleri ve gönüllüler çalışmalarını hızlandırdı. İkinci gün ise yurt dışından gelen ekipler de devreye girdi. Neredeyse ulaşılmadık yıkıntı kalmamıştı. Çıkan her cansız beden moralleri bozsa da ilerleyen saatlerde ulaşılan canlar umudumuzu arttırdı.
Niyetimiz ahkâm kesmek değil. Sadece birbirimizle dertleşmek. Bu yazıya onlarca satır daha ilave edebilirim. Ama içimden gelmiyor. Bu yazıyı da sadece kendime ve tarihe not düşmek adına kaleme aldım.
Velhasıl bir deprem bir milleti nasıl kaynaştırıyor gördük. İçimizdeki cahil cühelanın davranış şekillerini gördük. Bir koltuk uğruna acıların hiçe sayıldığına şahit olduk. Bu depremle reklam ve sosyal mecralarda reytinglerini artırma peşinde olanları gördük.
Ama en önemlisi sessiz sedasız, uykusuz, yorgun argın kurtarma çalışmaları yapanları gördük. Bu soğukta sokakta aç açıkta kalanlara sıcak aş vermek için yüzlerce kilometre ötelerden gelip emek harcayanları gördük. Bölgeye gidemeyenlerin lojistik destek vererek nasıl organize olduklarını gördük. Yardımlaşma yapılırken her türlü görüş ayrılıklarını bir kenara koyan milletimizin kaynaşmasını gördük. Büyük bir devletin asil milleti olduğumuzu gördük. Artık omuz omuza verip saflarımızı sıklaştırma zamanı. Bugün de şükredecek ne kadar çok şeyimiz olduğunu gördük elhamdülillah.
İnsan insan dedikleri
İnsan nedir şimdi bildim
Can, can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim
Muhyiddin Abdal